Bugün tüm dünyada "incelik takıntısı” gözleniyor. Genellikle kişiler kendi bedenlerine karşı gerçek dışı bir beklentiye giriyor ve "yemiyor". Uzmanlar, yeme bozukluklarının giderek arttığını, ancak sorunun gizlendiğini ve bu durumun nedenlerinin başında sosyo-kültürel etkenlerin geldiğini söylüyor. Araştırmalar, diyetin özellikle ergenlik döneminde ortaya çıktığını ve yeme bozukluklarının bu yaşlarda belirginleştiğini gösteriyor. Diyet konulu makale ve yayınların sayısındaki artış, basın organlarındaki ideal güzellik kriterleri konusundaki baskı önemli rol oynuyor.

Sunulan güzellik kriterleriyle bedenini kıyaslayan kişi kendini yetersiz, çirkin hissedip diyete başlıyor. Kimi durumlarda bu ölümüne girişilen bir zayıflama sürecine dönüşebiliyor. Acıbadem Hastanesi Kadıköy Psikiyatri Konsültanı Doç. Dr. Ece Orhon, birçok ayrıntılı sınıflaması olmakla beraber, en sık rastlanan ve daha fazla tanınan yeme bozukluklarının anoreksiya nervosa, bulumia nervosa ve aşırı yeme bozukluğu olduğunu söylüyor.

ASLINDA DUYGUSAL SORUNLARA ÇÖZÜM ARANIR
Anoreksiya nervosa genellikle 15-19 yaş arası genç kızlarda, az oranda da erkeklerde gözlenebilen bir hastalık. Kilo almaktan korkan anoreksiyalı kişiler, ince kalma fikrine takıntılı olduklarından, normal kilolarının çok altında olmalarına rağmen sürekli daha ince olmayı düşünürler. Bu fikre kendilerine öyle alıştırmışlardır ki, etraftan gelen gerçekçi uyarıları dinlemeye bile tahammül edemeyip kızarlar.

Anoreksiyanın bir yemek ve kilo sorunun dışında, kişinin duygusal problemlerine çözüm aradığı bir yol olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ece Orhon, yeme bozukluklarının erken belirtilerini tanımlamanın pek kolay olmadığını söylüyor. Orhon, bu kişileri tanımayı kolaylaştıracak özellikler konusunda şunları anlatıyor:

KİLO ALMA DÜŞÜNCESİ DEHŞETE DÜŞÜRÜR
“Yaşına ve boyuna göre normal olan kilosunu reddederler ve bu kilonun çok daha altında olmak ister. 1.65 cm boyu olan bir genç kadın 40 kilo olmasını normal görüp 42 kiloya çıktığında fazla kilo aldığını ve yağlandığını söyleyebilir. Çok düşük kiloda olsalar da kilo alma fikri onları dehşete düşürür. Beden algıları bozulmuş, çarpıtılmıştır, tartılmaktan hoşlanmazlar. Genç kız henüz adet görmemişse adet gecikir. Kadınlarda anoreksiya yerleşirse adetler durur, erkeklerde ise sex hormonları azalır. Kendilerine göre iyi (güvenli), kötü (zararlı) olmak üzere yemekleri ayırırlar. Genellikle depresif ve huzursuzdur.”

YAĞ DOKUSUNUN KAYBOLMASI SORUNLARA YOL AÇABİLİR
Anoreksiyalı kişilere zamanında müdahale edilmediğinde fiziksel anlamda da ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Uzman Diyetisyen Fatoş Özcan, bu kişilerin karşılaşacağı problemler hakkında şu bilgileri aktarıyor:

“Yağ dokusunun çoğu kaybolur, kas erimesi, adet döngüsünde değişimler, çeşitli vitamin yetersizliği belirtileri, vücuttan su kaybı, tırnaklarda kırılma, saçlarda kuruma ve incelme, üşüme, kabızlık, uykusuzluk ve ödem oluşur. Kalp hastalıkları, aşırı derecede tansiyon düşüklüğü, kolesterol yükselmesi sık görülür ki bu sonuçlar kişiyi ölüme kadar götürebilir. Gebelik söz konusu olduğunda düşük riski artar, bebekte ise gelişme geriliği ve anomali riski artar. Anoreksiya uzun süre devam ettiğinde beyinde ve sinir sisteminin diğer kısımlarında kalıcı hasarlar oluşabilir."

YEMEKTEN DUYULAN SUÇLULUK
Aşırı ve oburca yemek yeme isteği ile kendini gösteren hastalıkta kişinin bütün düşüncelerini yemek doldurur. Ancak, yemekten sonra suçluluk duyarlar ve vücutlarından atmak isterler. Doç. Dr. Ece Orhon, bulimia nervosanın tanısının konması için kişinin tıkınırcasına kriz halinde yemek yeme ve kusma şeklindeki uygun olmayan telafi davranışlarının en az 3 ay süre ile haftada 2 kez tekrarlamış olması gerektiğini söylüyor. Fatoş Özcan ise, ortaya çıkabilecek sağlık problemlerine ilişkin şu bilgileri veriyor:

"Kullanılan ilaçlara bağlı olarak şişkinlik, su tutulması ve vücutta ödemlere sık rastlanır. Aşırı kusmaya bağlı olarak sıvı ve elektrolit kayıpları, halsizlik, mide problemleri, yemek borusunda aşırı kusmaya bağlı fıtıklaşma ve yara, aşırı ishale bağlı rektumda (kalınbarsağın son kısmı) incelme sık görülür.”

AŞIRI YEME BOZUKLUĞU ERKEKLERDE DAHA SIK
Yeme bozuklukları konusunda bahsedilmesi gereken diğer bir sorun ise aşırı yeme bozukluğu. Erkeklerde daha sık rastlanan aşırı yeme bozukluğunun en belirgin özelliği, kişinin kendisini kontrol edemez şekilde yemek yemesidir. Doç. Dr. Ece Orhon hastalığın bulimiadan farklarını, "Bu kişilerin, düzenli kusmaları yoktur, aşırı egzersiz yapmazlar, bağırsak yumuşatıcı kullanmazlar ve genetik olarak kilo almaya eğilimlidirler” diye özetliyor.