12 Eylül askeri darbesi döneminde gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürülen yayıncı İlhan Erdost’un katillerine ait fotoğraflar ilk defa gün yüzüne çıktı. Söz konusu fotoğraflar dün Ankara’da açılan ‘Utanç Müzesi’nde sergilenmeye başlandı. Bir mahkeme salonunda çekilen fotoğraflarda Astsubay Şükrü Bal ve dört er görülüyor.
 
Erdost 1980’de ‘yasak yayın bulundurduğu ve yayımladığı’ gerekçesiyle kardeşi Muzaffer Erdost’la birlikte gözaltına alınarak Mamak Askeri Cezaevi’ne konuldu. İki kardeş yoğun işkence gördü. İlhan Erdost kardeşinin gözleri önünde hayatını kaybetti. Askerler Astsubay Şükrü Bal, Çavuş Ahmet Şeker, erler Metin Gündoğan, İbrahim Keskin ve Kısmet Çağlar yargılandı ve çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Darbe döneminin bu korkunç hikâyesinin fotoğrafları dün Devrimci 78’liler Federasyonu tarafından bu yıl ikincisi açılan Utanç Müzesi’nde yer aldı.
 
Sergide İlhan Erdost için özel bir bölüm hazırlandı. Ailesi tarafından yıllardır saklanan, İlhan Erdost’un hâlâ üzerinde kan lekeleri bulunan pantolonu, kırık saati ve içinde 1030 lira bulunan cüzdanı sergilendi. Müzede Erdost’u öldüren askerlerin fotoğrafları da ilk defa kamuoyuna açıldı. Federasyon yetkililerinden Mehmet Özer, askerlerin fotoğraflarının bulunduğu zarfın üzerinde Erdost ailesi tarafından ‘Biz yaşadığımız sürece bu zarf açılmasın’ diye not düşüldüğünü belirterek şunları söyledi: “Fotoğraflar çekildiği tarihten bu yana bir zarfa konularak saklandı. Aile bir kan davası güttüğü mesajı vermemek için yıllardır bu zarfı açmadı.” Özer, Erdost’un, kardeşi Muzaffer Erdost’un darbenin gerçek yüzünün anlaşılması için fotoğrafların müzede sergilenmesine izin verdiğini belirtti. 
 
ABDULLAH ÇATLI'NIN KİRLİ ALTINLARI
Ankara’da dün akşam saatlerinde düzenlenen törenle açılan ‘Utanç Müzesi’nde 12 Eylül yargılamalarına ilişkin dava dosyaları da yer alıyor. Akademisyen Orhan Yavuz’un öldürülmesi olayıyla ilgili dava dosyasında idam edilen ilk ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’nun, asılmadan önce verdiği son ifade de bulunuyor. Pehlivanoğlu ifadesinde o dönemde yaptıkları eylemler, ve Abdullah Çatlı’nın rolüne ilişkin de çarpıcı açıklamalarda bulunuyor. Pehlivanoğlu, Balgat olayının ardından yakalandıktan sonra cezaevine düştüklerini anlatarak şimdiye kadar bilinmeyen şu bilgileri veriyor:
 
“İsmini bilmediğim İsa Armağan’ın bir arkadaşı o tarihlerde yine nereden bulduğunu bilmediğim 3.5 milyon lira parayı Abdullah Çatlı’ya götürerek bizim serbest bırakılmamız yolunda girişimlerde bulunmasını istemiş, ancak Abdullah Çatlı Bahçelievler olayından sonra kaçarak İstanbul’a yerleşiyor ve o parayla da bir kuyumcu dükkânı açıyor. Bu durumu bizim arkadaşlardan herkes biliyor.” Pehlivanoğlu, eylemlerde polisin rolünü de şöyle anlatıyor: “Biz bu polislerle mahallede komünist olarak tanıdığımız şahısların evlerini aramaya giderdik. Polisler yaptığımız aramalarda ele geçirilen silahları bize verirlerdi. Silahın sahibi suçlu duruma düştüğünden hiç sesini çıkaramazdı.” (Radikal)