Değerli okuyucularım Malatyalı Sufi Şair Niyazi Mısri ile İskendiriyeli Şair Kavafis’i aynı yerde buluşturan da budur. ‘’Eyven (acele eden) kişi yol alamaz maksudunu tez bulamaz’’ diyen Mısri’ye şu dizeyle selam gönderir Kavafis; ‘’Dile ki uzun sürsün yolculuğun’’ ikisi de varılacak yeri unutmamak kaydıyla acele etmemeyi ağırdan almayı tavsiye eder.

Devamında ekler Mısri; “Var olmayan yok olamaz, varını dağıtmak gerek”

Varını dağıtabileceği yer ise yoldur, zira derviş olmak yolda olmak demektir. İlginçtir acele eden kişi de yol alamaz Mısri’ye göre. Günümüz insanının da bu kadar hızlı gidebilmesine rağmen yerinde saymasının nedeni acele etmesidir birazda… Hızlı gitmek düşünceyi iptal eder. Var olma için evinden, mevcut düşüncelerden dışarı çıkar insan, kendini inşa etmek için çıkar, yürümek için çıkar, deşarj olmak için çıkar, geçilen yolları, yüzleri, güzellikleri temaşa etmeye imkân vermez. Oysa yolun manevi hazinesi bunlardır. Hayatımıza sızan kötülüklerin büyük kısmı önce yürümeyi, düşünmeyi unutanlarca sıradanlaştırılır. Daha sonra kitleselleşir ve kabul görür. Bu tarih boyunca böyle olmuştur. Yürümeyen bir toplum belki gelişmiş ve kalkınmış olabilir fakat huzursuz bir toplumdur.

yurumek1.jpgEvden çıkarız ve yürümeye başlarız. Dünyaya dokunuruz ayaklarımızla, hafızası olmayan asfaltın dışına çıkarız. Geride kalan işler, eşyalar, sorunlar giderek silinmeye önemini kaybetmeye başlar. Dudaklarımıza bir şarkı ya da şiir yerleşir. Yürümek bedenin dans etmeye başlamasıdır. Yürümek yerine araç kullandığımız da hafifizdir ama tüy gibi, yani kaderimize başkası hükmeder. Yürürken istediğimiz zaman durabilir, hızlanabilir, geri dönebiliriz. Özgürlüğün kalbine doğru inandığımızı anlarız. Yürümek özgürleştirmektir insanı. Kan doğru yere akar. Bütün uzuvlarımıza adaletle dağıtır oksijeni. Yürüyen insan düşünen ve sorgulayan insandır. Bu sırada fark etmez bile onurlandığını, zihninde açılan yaraları yürüyerek kapattığını eve vardığında hissedecektir. Yürüyerek bedenimize merhaba deriz, temize çekmeye başlarız kendimizi. Yürürsen açılırsın derler, sadece o mu? Yürüyen insan açığa da çıkar, açıkta olanı da görmeye başlar. Varlıkta açıkta değil midir? Yürümek bedene önce merhaba demek sonrasında da teşekkür etmektir. Oda bu selam ve teşekküre karşılık bize sağlık vermez, zihin açıklığı, kuş hafifliği verir. Yürümeyi unutanlar, var olmayı unutanlarla aynı yerde buluşur. Bu sadece bir içe yürüyüş çağrısı değil, tabi ki de yaşarken imkânlarımız dâhilinde yürüyüp, gezeceğiz. Yürüdüğünüz yollar hep açık, yürümeniz daim olsun.