Hükümetin varlık barışı yasası dışında krize karşı elle tutulur bir önlemi yok. Hem de ekonomik altyapının en sağlam olduğu bir dönemde ekonominin hırpalanmasına adeta göz yumuluyor. Sorun teknik kadroda değil, siyasilerde ve ekonomi yönetiminin kurgusunda. Kriz Türk ekonomisini henüz tam olarak etkisi altına almış değil ama şu anda ekonomi yönetimi daha tehlikeli bir krizin eşiğinde bulunuyor: Mehmet Şimşek krizi...

Küresel mali krizin Türk ekonomisi üzerindeki etkileri yavaş yavaş hissedilmeye başladı. Borsada yaşanan dramatik düşüş, döviz kurlarının hızlı yükselişi, iş dünyasını ve bütün toplumu tedirgin ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu"nun son üretim verileri de iç açıcı değil. İmalat sanayii 2001 krizinden sonraki en zor dönemini yaşıyor. Eylül ayında üretimde yüzde 6.4"lük bir düşüş gerçekleşmiş durumda. Geleceğe dönük sinyaller de pek umut vermiyor.

Ve en sonunda kredi değerlendirme kuruluşu Standart and Poor"s Türkiye"nin kredi notunu negatife düşürüyor. Türkiye adım adım küresel kriz dalgasının anaforuna doğru sürükleniyor.

Bu arada hükümetin varlık barışı yasası dışında elle tutulur bir önlemi yok. Hem de ekonomik altyapının en sağlam olduğu, krize karşı en dirençli olduğu bir dönemde ekonominin hırpalanmasına hükümet tarafından adeta göz yumuluyor.

Acaba neden? Ekonomi bürokrasisi, teknik kadro acaba gelişmeleri düzgün okuyamıyor mu?

Hayır. Teknisyen kadro tehlikenin farkında. Sorun teknisyenlerde değil. Sorun siyasilerde ve ekonomi yönetiminin kurgusunda. Bu nedenle de kriz Türk ekonomisini henüz tam olarak etkisi altına almış değil ama şu anda ekonomi yönetimi daha tehlikeli bir krizin eşiğinde bulunuyor: Mehmet Şimşek krizi...

Bugün Ekonomi Koordinasyon Kurulu"na Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren başkanlık ediyor ama ekonominin asıl patronu Hazine"nin bağlı, Merkez Bankası"nın ilgili olduğu Devlet Bakanı. Yani Mehmet Şimşek.

Ve Mehmet Şimşek"in alt kadrosunda başta Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı olmak üzere son derece deneyimli ve yetkin bir teknisyen kadro var.

Ne yapıyor Şimşek? Bu kadro ile oturup gerçekçi durum değerlendirmeleri yaptıktan sonra acilen alınması gerekli önlemleri paket haline getirip Başbakan"a sunabiliyor mu? IMF ile yola nasıl devam edilmesi gerektiği konusunda net bir fikri var mı?

Bugüne kadar verdiği izlenime bakılacak olursa sanki yok gibi...

Muhtemelen IMF konusunda Şimşek"in kafası karışık. TÜSİAD heyetiyle yaptığı bir toplantıda IMF"yle anlaşma önerildiğinde IMF"nin Türkiye"nin ihtiyacı olan yeterli mali desteği veremeyeceğini söylüyor.

Aynı toplantıda bulunan Hazine Müsteşarı Çanakçı ise yanındakine dönüp, Bakan Şimşek"in duyacağı biçimde tam aksini söylüyor. “Olur mu öyle şey? Niye veremesin?” diyor.

Aslında krizin olası olumsuz etkilerine karşı yapılması gerekenleri Hazine Müsteşarı da çok iyi biliyor, Merkez Bankası Başkanı da. Diğer ekonomik birimlerin tepe yöneticilerinin de aylardan beri söyledikleri ortak nokta IMF ile yeni bir stand-by yaparak işe başlamak.

Ancak bunun için Başbakan Erdoğan"ın ikna edilmesi gerekiyor. Bunu Başbakan"a kim anlatacak? Başbakan"ın hoşuna gitmese de gerçek tabloyu ortaya koyup yapılması gerekenleri bir bir anlatıp Başbakan"ı ikna etmek gerekiyor. Ama buna kimsenin cesareti yok. Ya kızar, azarlarsa diye korkuluyor. Geçen dönemde de IMF başta olmak üzere bazı konularda Erdoğan"ı ikna etmenin zorlukları vardı. Ancak o dönemin şansı Abdullah Gül faktörü idi. Bürokratlar ve ilgili bakanlar sorunu Gül"e anlatıyor, Gül de Başbakan"la konuşup gerekli kararların oluşmasını sağlayabiliyordu.

Şimdi ekonomi ile ilgili sorunu anlatma görevi Mehmet Şimşek"te. Ama Başbakan “IMF"ye ümüğümüzü sıktırmayız” diye meydan okuduktan sonra, Şimşek çıkıp, “Efendim IMF ile anlaşma kaçınılmaz” diyebiliyor mu?

Hayır.

Hatta Başbakan Erdoğan"ın “Hamdolsun iyiyiz”, “Bize bir şey olmaz, ekonomimiz sağlam”, “Kriz bizi teğet geçti” açıklamalarını Mehmet Şimşek"ten aldığı iyimser bilgi ve izlenimlerin sonucu yaptığı öne sürülüyor.

Şimşek, Hazine Müsteşarı ile küs mü?

Bu arada Ankara kulislerinde konuşulanlara bakılırsa Mehmet Şimşek ile Hazine Müsteşarı Çanakçı"nın yıldızları bir türlü barışmıyor. Aralarında soğuk rüzgarlar esiyor. Ekonomik kriz riski gündeme gelmemiş olsaydı belki de Çanakçı şimdiye kadar görevden ayrılmıştı.

Hazine koridorlarında söylendiğine göre Şimşek, Londra"da Merrill Lynch"te çalıştığı dönemde Türk ekonomisi ile ilgili bilgi aldığı, görüştüğü bazı orta düzey bürokratları bakan olduktan sonra ödüllendirmek istemiş. Hazine"de daire başkanı, genel müdür yardımcısı düzeyindeki bir iki ismi, müsteşar yardımcısı atamak istemiş. Fakat bu hem Hazine"nin teamüllerine hem de kamu yönetiminin atama usullerine aykırı. Müsteşar"la aralarındaki soğukluk bu yüzden başlamış ve halen de devam ediyor.

Bir-iki bankanın canını yaksana Tevfik!

Yine bürokrasi koridorlarında anlatılanlara göre Koordinasyon Kurulu toplantılarındaki bazı çıkışları da Şimşek"in bürokratlar nezdindeki saygınlığını önemli ölçüde aşındırmış durumda. Bu noktada verilen bir örnek son derece çarpıcı:

Nazım Ekren başkanlığındaki bir toplantıda bankaların durumu ve reel sektör kredileri görüşülürken Şimşek birden söze giriyor:

- Tevfik (BDDK Başkanı Tevfik Bilgin) niye bir iki bankanın canını yakmıyorsun?

“Anlamadım efendim” diyor şaşıran BDDK Başkanı.

Devam ediyor Mehmet Şimşek:

- Canım Başbakan söyledi ya, yakıver bir iki bankanın canını bak hepsi nasıl yola gelir...

Eğer bu anlatılanlar doğruysa ekonomiyi yönetenlerin durumu gerçekten küresel krizin rüzgarından daha büyük tehlike arzediyor.


Erdoğan: IMF"yle birkaç başlıkta sorun var, yoksa karşı değiliz

BaŞbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik krizin ülkelerin kendi içlerinde birbirleriyle iş birliği içinde alacakları önlemlerle er ya da geç atlatılacağını söyledi. Columbia Üniversitesi"nde küresel krizi değerlendiren Erdoğan, “Süreç neler getiriyor, neler götürüyor, hepsi ortada. Sürekli olarak piyasalara enjekte edilen 6 trilyon doları aşkın para bile piyasaları rahatlatamadı. Yapılacak ilk iş uluslararası finans piyasalarını düzene kavuşturacak acil tedbirlerin devreye sokulmasıdır” diye konuştu.

IMF"yle ilgili gelen soruyu da yanıtlayan Başbakan Erdoğan, büyüyen Türkiye"nin altyapı yatırımlarını azaltmayacağını, Fon"un ise belediyelere aktarılacak bütçeye karşı çıktığını söyledi. Erdoğan, “IMF"yle bir kaç başlıkta anlaşmazlığımız var. Yoksa IMF"ye karşı değiliz. Ancak sorunları çözemezsek, olmaz” dedi.
VATAN