Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinde (BEDAŞ) Enerji-Sen’de örgütlendikten sonra atılan 156 işçi BEDAŞ önünde çadır kurdu. Soğuk havaya rağmen çadırda nöbetleşe bekleyen işçilerin yanına sabahın erken saatlerinde gidiyoruz. İşçiler hummalı bir çalışma içinde. Önceki gün rüzgarın yıktığı çadırlarını yeniden yapmaya çalışıyorlar. “Ama bu sefer daha sağlam olacak” diyor işçilerden biri yeri göstererek. Matkapla yeri delip çadırı monte etmeye çalışıyorlar çevreden meraklı bakışlar eşliğinde.

SADECE BİZE DEĞİL

Çadır çalışmaları devam ettiği için tek tek konuşuyoruz işçilerle. Bizimle sohbetini bitiren çadıra yardıma gidiyor, bir diğeri yanımıza geliyor. Serkan Yüksel’le başlıyoruz. İşten atılan diğer işçiler gibi genç bir işçi Serkan. BEDAŞ’ın kedilerine haksızlık yaptığını düşünüyor: “Taşeron firma ‘işiniz bitti haydi’ gidin dedi, ondan buradayız. Biz taşeron işçi olduğumuz için firma bizi istediği zaman işten çıkarıyordu. Cumartesi günü çalışıyoruz, sigortamız eksik yatıyordu. Akşam dokuzlara kadar çalışıyorduk; yani ne zaman iş biterse. Biz bunlara dur deyince, işten attı bizi.” Serkan Yüksel, halkın kendilerine destek olması gerektiğini, çünkü elektriğe yapılan zamlarla BEDAŞ’ın halka da haksızlık yaptığını ifade ediyor.

HAKKIMIZI İSTEYİNCE...

Murat Canikli de eylemdeki işçilerden. ‘Murat Abi’ diyor işçiler ona. “Ne zaman tazminat istedik, o zaman sorunlar başladı” diyen Canikli “Üzerimize geldiler, denetimler sıklaştı. Bizi çıkartmak için baskı yaptılar ve işimizi sonlandırdılar. Sendikalı olduk diye işe de almıyorlar. Sendikalı olmayanları alacaklarmış bayramdan sonra. Tazminat hakkımızı da vermiyorlar şimdi, gidin BEDAŞ’tan alın o zaman diyorlar” diyerek bir çırpıda özetliyor yaşadıklarını.

Murat Canikli işsiz kaldıktan sonra gelen zamların kendilerini zor durumu soktuğunu ifade ederek “Resmen kirayı veremez olduk. Elektriğimi, suyumu ödeyemez oldum. Buraya gelirken yol parasını bile borç alıyorum. Maaş yok işsizlik maaşı da almadık. Sigarayı bıraktım valla. Milletimiz ses çıkarmıyor alıştı artık ses çıkaranların da kafasına biniyorlar sorun kalmıyor bunlar güncellemeymiş zaten zam da yok.” diyerek durumunu anlatıyor.

İKİ ELİN SESİ VAR

Savaş Sarıgül de direnen işçilerden. Evli ve 1.5 yaşında bir kızı var. İşsizlik onun için çok zor, ev kirası, elektrik, su, doğalgaz parası derken çok zorlandığını ifade eden Sarıgül “Ya biz güvencesiz çalışıyoruz; elektrik altında çalışıyoruz. Kendi güvenliğimiz için, ailemiz için güvence istedik. Bir elin nesi var, iki elin sesi var dedik bir araya geldik. Sonra işten atıldık. Ailelerimiz de yanımızda olmasa zor olurdu. Az önce annemle konuştum; kredi kartı borcumu sordu; bu ayı o ödeyecek bakalım. Bu ayı kurtardık, sonraki aya Allah kerim. İstanbul’da yaşamak kira veriyorsanız zor. En az 500 milyon ekside başlıyorsunuz. Benim bir de çocuk var; maması bezi. Valla hastalanmasın diyoruz. Burada yaşamak zor. Şimdi bir de işsizlik ama olsun biz onlar için de mücadele ediyoruz” şeklinde konuştu.

YOL PARASI!

Zamlara da değinen Sarıgül şunları söyledi: “Biz olanları nasıl öderiz diye düşünürken bir de zamlar geldi. Bütün vatandaşları etkiledi bu zamlar ama bizi daha çok etkiledi. Başbakan zamlar kimseyi etkilemedi, lüks arabaya binmeyin diyor valla benim arabam yok, buraya gelirken yol parasını nasıl bulurum diye düşünüyorum. O zaman yıkanmayalım da doktora da gitmeyelim, hastalanmayalım. Böyle olur mu?” Eşinin de çalışmadığını ifade eden Sarıgül, “Eşim sen kızı al çadıra git ben de çalışayım diyor, gırgıra alıyor. Götür arkadaşlarınla çocuğa bakarsınız. Ben yansıtmamaya çalışıyorum ama o da anlıyor durumu. Annede yok babada yok, varlıklı bir ailenin çocukları da değiliz ama mücadeleye devam” diyerek noktalıyor sözlerini.

KARARLIYIZ

Enerji Sen görevlisi Süleyman Keskin de yaşadığı mahallede işçilere dayanışma çalışması yürüttüğünü belirterek “Dört yılık çalışıp izne çıkamayan arkadaşlarım var. Hızlı bir şekilde Enerji-Sen örgütlendi. Biz burada genç işçilerle birlikte önemli bir şeyi yapıyoruz. Nöbetleşe duruluyor. Süreç nereye kadar gider bilmiyoruz, ama biz burada durmakta kararlıyız. Ve mücadele edeceğiz kazanana kadar” diye konuştu.

ÜZÜLME BABA

Son olarak Ercan İşleyen’e soruyoruz. İşsiz olduğu için huzursuz olmuş ailesi. 8 yaşında bir kızı var. Sıkıntılı günler yaşadıklarını söylüyor ve ekliyor: “Ama Allah’tan annesi çalışıyor. Kızım beni teselli ediyor, baba üzülme iş bulursun diyor. Allah’tan kiraz yok babadan kalma ev var. Yoksa ne yapardık. Ama biz kötü bir şey yapmadık ve mücadeleye devam edeceğiz.”

GENÇLER BİR ARAYA GELEBİLİR

Selami Öğretici de işten atılan işçilerden. Ve direnişin de örgütleyicilerinden. Arkada durayım derken bir de baktım en önlerdeyim diyerek başlıyor söze ve anlatıyor yaşadıklarını: “Taşeronun kendisi zaten çok sorunlu. Biz iki senede bir sözleşme imzalıyoruz, bize dediler ki; boş kağıtları imzalayın sonra başlayın. Biz itiraz ettik; 300 TL vermeyi teklif ettiler, sonra 400, sonra 700 TL. Ama bizim hak ettiğimiz 2 bin liranın üstünde. İhale bitti diyerek bizi işten attılar; o yüzden buradayız. İhaleler iki yıllık yapılıyor, bize ihale bitti diyerek kağıt imzalatmak istediler. Boş kağıt. Bize para vermesi gerekiyormuş ama vermediler. 22 kişiyi işten attılar sonra tekrar geri aldı. Bayramda bizi işten attılar, bize dediler 1 ay içinde işbaşı yapacaksınız ama sonra bize dediler ki gelecek firma sendika istemiyor. İşte biz de bir araya geldik, örgütlendik. Biz hepimiz genciz, onlar da zannediyorlar ki; gençler bir araya gelmez. Gençlerin kaybedecek bir şeyi yok, bir de primle rekabet koyunca araya, biter zannediyorlardı. Öyle olmadı. İlk başladığımızda arkadaşlarımız gelmek istemiyordu; ‘Bize terörist derler’ diye. Sonra başlayınca, şimdi onlar arıyor ne zaman eylem yapıyoruz diye.”

İŞÇİLİĞİ ÖĞRENDİM

Mustafa Bozali BEDAŞ’ın en genç işçilerinden; 21 yaşında. “Abla çok sıkıştırma” diyor başlarken. Bundan önce işçiliğin ne olduğunu bilmediğini ifade eden Bozali, “ Geçici bir iş olarak bakıyordum buraya, iş biter ben giderim diyordum. Ama direniş başlayınca işçiliği öğrendik. Arkadaşlarımızla çadıra gelince samimi olduk diğerleriyle arkadaşlığımız yoktu” şeklinde konuşuyor. Çalışma koşullarının da kötü olduğunu belirten Bozali “çalışma koşulları kötü, yıllık izne bile çıkamıyorduk, prim usulü çatlığımız için çalışma arkadaşlarımıza rakip olarak bakıyorduk. Kim daha çok iş yapacak, kim daha çok maaş alacak. İş güvenliği yoktu hâlâ yok. İki sene önce Gazi Osman Paşa’da bir arkadaşımızı elektrik çarptı ve öldü. Biz bunların olmamasını istiyoruz” diyerek özetliyor taleplerini ve yaşadıklarını.
Trabzonlu olan Mustafa Bozali biz kötü bir şey yapmıyoruz ama diyor ve ekliyor: “Ailem çok ön panda olmamı istemiyordu. Ben iki yıl burada çalıştım, BEDAŞ bilsin ki; bizi artık yalanla dolanla kandıramazlar.”

‘YASA DIŞI ÇALIŞTIRMA' DAVASI ERTELENDİ

Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinde (BEDAŞ) 1750 emekçinin yasa dışı çalıştırıldığına ilişkin açılan tespit davasının duruşması Çağlayan Adliyesinde görüldü. Enerji-Sen tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yapılan başvuru sonrasında Bakanlığın işçilerin yasa dışı çalıştırılmasını ifade eden raporuna itiraz için BEDAŞ ve taşeron şirketlerin açtıkları davanın ilk duruşması İstanbul 3. İş Mahkemesinde görüldü. Duruşmada karar çıkmazken 21 Aralık 2011 tarihine ertelendi.

Duruşma sonrası açıklama yapan Enerji-Sen Genel Başkanı Kamil Kartal, “Eğer Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bunu rapor ediyor ve BEDAŞ bu rapora duyarsız kalıp uygulamalarına devam ediyorsa burada hukuktan adaletten bahsetmek mümkün değildir” dedi.

Meltem Akyol - EVRENSEL