Ortadoğu ülkeleri arasında kadınların toplum içinde söz sahibi olduğu az sayıdaki ülkelerden biri olan Suriye'de kadınlar, birçok avantaja karşın yine de bölge genelinde geçerli olan sorunlarla boğuşuyor.

Cumhurbaşkanlığı danışmanından yatırımcıya, bakandan sanatçıya kadar çok sayıda siyasi ve ekonomik yönden güçlü kadın bulunuyor. 1949 yılında oy kullanma hakkına kavuşan kadınlar, halen 250 kişilik parlamentoda 31 sandalyeyle temsil ediliyor.

Kız çocuklarının yüzde 92'si okula giderken, lise öğrenimine devam eden kızların oranı yüzde 67. Öğrenim imkanları açısından erkeklerle neredeyse aynı seviyede olan kızların üniversite öğrenimi yaşına gelmeleriyle birlikte geleneksel anlayış kendini göstermeye başlıyor. Kızların bir kısmı üniversite öğrenimine başlamadan evleniyor, bir kısmı ise öğrenimini yarıda bırakıyor.

Öğrenimine devam edip iş hayatına atılan kadınlar ile erkek çalışanlar arasında kıdem veya ücret farkı bulunmuyor. İş hayatına atılmadan evlenen kadınlar ise geleneksel yapıdan ve günümüz şartlarına uymayan yasalardan kaynaklanan çeşitli sorunlarla yüz yüze kalıyor.

Suriyeli kadınların en sık karşılaştığı sorunlar; erkeklerin dört kadınla evlenebilmelerinin yasal olması, namus cinayetleri, şiddet ve boşananların toplum içinde karşılaştığı zorluklar olarak göze çarpıyor.

Geleneksel yapıdan beslenen ataerkil anlayış da dikkat çekiyor. Erkekler evlendikten sonra ilk erkek çocuklarının adı ile çağrılıyor: Ebu Ali (Ali'nin babası) gibi...

-ERKEKLERİN GEÇERLİ GEREKÇESİ NAMUS-

Suriyeli kadınları en çok mağdur eden unsurların başında namus kavramı geliyor. Bölgelerin yapısına göre farklı şekillerde yorumlanan namus kavramı kadın cinayetlerinde ceza indirimini sağlayan gerekçe olarak sunulduğu gibi, boşanmak isteyen erkeği mahkeme önünde avantajlı duruma getirebiliyor.

Kadınlara yönelik şiddet olayları aciliyet arz ettiği için şimdilik yürütülen çalışmaların tamamı bu kadınlara yardım ve destek amacı içeriyor. Şiddete maruz kalan kadınlara ilişkin faaliyet gösteren az sayıdaki merkez başkent Şam'da faaliyette olduğundan, kırsal kesimdeki vakaları da içeren sağlıklı istatistiki verilere ulaşılamıyor.

Ülkede, şiddet kurbanı kadınların sığınabilecekleri bir adet resmi sığınmaevi bulunuyor. Başkent Şam'daki resmi sığınmaevi ulaşım zorlukları ve kapasite yetersizliği gibi olumsuzluklarla birlikte ihtiyacı karşılayamazken, Kızılay ve gönüllü girişimlerle mağdur olan kadınlara güvenli geçici sığınma mekanları oluşturuluyor.

-"NE YAZIK Kİ KIRSALDAN HABERİMİZ YOK"-

Suriye Kızılayında kadın sorunlarına yönelik çalışmalar yapan Lamia Kasab Hasan, kadına karşı şiddete ilişkin çalışmaların Suriye'de çok yeni olduğunu, Kızılay bünyesinde ise 6-7 yıldır bu alanda çalışma yapıldığını söylüyor.

Hasan, hem sorunun çok boyutlu olması, hem de iyi bir organizasyon ağı gerektirmesi nedeniyle organize olmanın güçlüğüne dikkati çekerek, "Şiddet, zincirin halkaları gibi babadan anneye, anneden çocuklara devam ediyor. Yüksek eğitimli kesimlerden kırsala kadar her kesimde görülüyor" diyor.

Geleneksel anlayışın ve ataerkil kültürün şiddet vakalarını artırdığını belirten Hasan, Şam'daki lise ve üniversitelerde bilinçlendirme çalışmaları yaptıklarını ve öğrencilere kadınların ikinci sınıf olmadığını anlatmaya çalıştıklarını belirtiyor.

Yasaların yeniden düzenlenmesi gereğini dile getiren Hasan'a göre, daha çok kırsal kesimde görülen namus cinayetlerinde tahrik gerekçesiyle cezada indirim yapılıyor. Tecavüz vakalarında ise yasalar, tecavüzcüye ya mağdur ettiği kadın ile evlenmesi ya da 7 yıl hapis yatması seçeneklerini sunuyor. Bu durumu, "ödül gibi" diye değerlendiren Hasan, tecavüze uğrayanların ise genelde aileleri tarafından korumaya alındığını, öldürme hadisesine kesinlikle rastlanmadığını söylüyor.

Lamia Kasab Hasan, çalışma alanlarının Şam ile sınırlı olduğunu belirterek, "Ne yazık ki kırsal kesimden haberimiz yok, ancak telefon hattımıza çok fazla talep geliyor" diyor.

Şiddete maruz kalan kadınlar için bir telefon hatlarının bulunduğunu ve günlük ortalama 5-6 çağrı aldıklarını anlatan Hasan, gönüllü doktorlar, avukatlar ve psikologların kendilerine başvuran kadınlara hizmet verdiğini belirtiyor.

Hasan, kendilerine başvuran kadınların ilk aşamada psikolojik rehabilitasyonunu yaptıklarını, mümkünse ailesi veya eşiyle barıştırmaya çalıştıklarını, ancak eğer kadının geri dönmesi mümkün değilse çocuklarıyla birlikte güvenli bir yere yerleştirdiklerini söylüyor. Buralarda kadınların 2 günden 6 aya kadar kalabildiklerini belirten Hasan, kadınları kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için meslek edinme kurslarına gönderdiklerini ve çocuklarıyla birlikte yeni bir hayat kurabilmelerine destek verdiklerini anlatıyor.

-"YILDA ORTALAMA 200 KADIN CİNAYETİ İŞLENİYOR"-

Kadın sorunlarına ilişkin bir gözlem ve takip organizasyonunda yer alan Besam El Kadı'ya göre, Suriyeli kadınların yüzde 49'u fiziksel, psikolojik veya cinsel şiddete maruz kalıyor.

Yılda ortalama 200 kadın cinayetinin işlendiğini anlatan El Kadı, resmi verilere göre geçen yıl 57 kadının namus cinayetine kurban gittiğini, ancak gerçek rakamın bunun çok üstünde olduğunu söylüyor.

El Kadı, "Yasalar kaç kadının şiddet gördüğünü ortaya çıkaracak nitelikte değil. Eğer yasalar buna müsait olsaydı, o zaman kadınlar cesaretlenecek ve gerçek rakamlar ortaya çıkacak" diye konuşuyor.

Şiddet gören kadınların sığınacakları mekanların çok kısıtlı olduğuna dikkati çeken El Kadı, şiddet olgusunun çok yönlü bir biçimde ele alınmasını savunuyor.

-"ALMANYA'DAKİ TÜRKLERDEN DE ARAYAN VAR"-

Şam'da bulunan bir sığınmaevinin yetkilisi, kendilerini "1945'ten beri 70 ülkede faaliyet gösteren rahibe kadınlar grubu" şeklinde tanımlıyor.

Suriye'de 1980 yılından beri çalışmalarını sürdüren grubun başkent Şam'daki sığınmaevini Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın eşi Esma Esad da sık sık ziyaret ediyor.

Hiç kimseye adreslerini vermediklerini anlatan yetkili, mağdur kadınların hepsi özel eğitimli 35 personelin çalıştığı bir çağrı merkezi üzerinden kendilerine ulaştıklarını belirtiyor.

Yetkili, 00963119219 numarayı arayan bütün çağrılarla ilgilendiklerini, "Almanya'daki Türklerden ve Diyarbakır gibi kentlerden de kendilerine çok sayıda çağrı geldiğini" söylüyor.

Suriyeli üst düzey yetkililer ve iş dünyası içindeki bazı hayırseverlerin destek ve bağışlarıyla faaliyetlerini sürdürdüklerini kaydeden yetkili, kendilerine başvuran kadınlara tıbbi ve psikolojik destek sağladıklarını, 6 aya kadar sığınmaevinde kalabildiklerini ifade ediyor.

Yetkili, sığınmaevinde din, dil ve ırk ayrımı yapılmadığını, erkek doktora muayene olmak istemeyen kadınlara kadın doktor temin edilmesine kadar birçok konuda hassas davrandıklarını belirtiyor.

A.A