Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, İnsan Hakları Derneği (İHD) eski Genel Başkanı ve eski milletvekili Akın Birdal'a yönelik silahlı saldırıya ilişkin "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında hazırladığı iddianame, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
 
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Savcısı Sadık Bayındır'ın hazırladığı iddianamede, Birdal'ın 12 Mayıs 1998'de İHD Genel Merkezi'nde uğradığı saldırı suç tarihi olarak kabul edilirken, Birdal'ın ifadesinin yeniden alınmasına gerek görülmedi. 
 
Nüfus kayıtlarına göre hayatta olduğu belirtilen Yıldırım hakkında "kasten tasarlayarak adam öldürmeye tam teşebbüse azmettirme" suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, Yıldırım'ın, Semih Tufan Günaltay ve Cengiz Ersever ile birlikte PKK ve bölücü faaliyetlere karşı 1996'da Türk İntikam Tugayı (TİT) adlı teşekkülü kurdukları ve Birdal başta olmak üzere PKK'yla bağlantılı olduğunu düşündükleri kişilere yönelik eylem yapmayı amaçladıkları kaydedildi.
 
EYLEMİ YEŞİL PLANLADI
 
TİT kurucularının amaçlarını gerçekleştirebilmek için Silivri-Çatalca arasında bir arazide Bahri Eken ve Kerem Deretarla ile kimlikleri tespit edilemeyen bazı kişileri eğittikleri belirtilen iddianamede, Birdal'a yönelik saldırıyı "Yeşil" kod adlı Yıldırım ve "Fırat" kod adlı Ersever'in planlandığı, eylemi organize etme görevinin ise Günaltay'a ait olduğuna yer verildi.
 
İddianamede, Eken ve Deretarla'nın olay tarihinde Tunalı Hilmi Caddesi'ndeki İHD Genel Merkezi'ne gelerek Birdal ile görüştüğü, arkadaşlarının İstanbul'daki 1 Mayıs gösterilerinde polis tarafından gözaltına alındığını belirterek yardım istedikleri kaydedildi.
 
Birdal'ın hukuki ve tıbbi yardım yapacaklarını bildirdiği kaydedilen iddianamede, Birdal'ın "Arkadaşlarımız gelecek" demesi üzerine Eken ve Deretarla'nın daha önce planladıkları şekilde silahlarını çıkartarak Birdal'a 13 el ateş ettikleri anlatıldı.
 
İddianamede, olayla ilgili aralarında Ersever, Günaltay, Eken ve Deretarla'nın da bulunduğu 11 kişi hakkında daha önce Ankara DGM Savcılığınca "adam öldürmeye teşebbüs, siyasi ve sosyal görüşten kaynaklanan amaçla suç işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" suçlamasıyla dava açıldığı hatırlatıldı.
 
Birdal'ın kendisini vuran kişileri yüzleştirme ile teşhis ettiği belirtilen iddianamede, suikast girişiminin azmettiricisi olduğu öne sürülen Yıldırım ile kimlikleri tespit edilemeyen 13 kişi hakkındaki dosyanın ise bulunamadıkları gerekçesiyle ana dosyadan ayrıldığına yer verildi.
 
TALİMATI YEŞİL VERDİ
 
"Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım hakkında gıyabi yakalama kararı bulunduğu hatırlatılan iddianamede, Jandarma Uzman Çavuş Ersever'in, DGM savcılığına verdiği ifadedeki, Yıldırım'la Tunceli'de görev yaparken bir kahvehanede tanıştığı ve Birdal'a saldırı talimatını Yıldırım'dan aldığına ilişkin beyanları aktarıldı.
 
İddianamede, Ankara 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesindeki yargılama sonucu sanıkların çeşitli cezalara çarptırıldığı ve bu cezaların da Yargıtay tarafından onandığı ifade edilerek, şu değerlendirme yapıldı:
 
"Türk İntikam Tugayı isimli oluşumun, Semih Tufan Günaltay, Cengiz Ersever ve Mahmut Yıldırım tarafından PKK ve bölücü faaliyetlere karşı mücadele amacıyla 1996 yılında kurulan bir çete olduğu anlaşılmaktadır. Akın Birdal'a yönelik 'adam öldürmeye teşebbüs' eyleminin azmettiricisi ve planlayıcısı konumunda olan Mahmut Yıldırım'ın suç tarihinden bu yana kaçak olduğu, hakkında gıyabi yakalama kararı çıkarıldığı, nüfus kayıtlarında sağ olarak görünen şüphelinin bulunduğu yerin bilinmediği, şüphelinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı ve ifadesinin alınamadığı, ancak şüpheli hakkında dava açmak için tüm delillerin toplandığı, şüphelinin savunmasının kovuşturma aşamasında alınabileceği değerlendirilmiş ve dava zamanaşımı süresi de dikkate alınarak şüpheli yönünden dava açılmıştır."
 
ÖRGÜT SUÇUNA ZAMANAŞIMI
 
Savcılık ayrıca, Yıldırım ile kimlikleri tespit edilemeyen 9 kişi hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçundan zaman aşımı süresi dolduğu gerekçesiyle ek takipsizlik kararı verdi.
 
Takipsizlik kararında, Ankara 1 Nolu DGM'deki yargılama sonucunda, "TİT'in terör örgütü değil siyasi ve sosyal amaçla cürüm işlemek için oluşturulan bir teşekkül olduğunun" kabul edildiği, bunun da Yargıtay tarafından onandığı belirtilerek, örgüt suçu yönünden 8 yıl olan zaman aşımı süresinin dolduğu belirtildi.