Mavi Marmara baskınıyla birlikte senaryoda değişiklik yapıldığı açıklanan film, seyircinin dikkatini Filistin meselesine çekerken sloganik diliyle sahte bir tatmin duygusu yaşatıyor.

Önceki macerasında Irak'taki çuval krizinin hesabını soran Polat Alemdar bu kez Mavi Marmara operasyonunu kumanda eden Moşe Ben Eliezer'in peşine düşer. Bu macerada Amerikalı bir Yahudi kadın da Polat'a eşlik edecektir. Bir tür kedi fare oyunu havasında geçen kovalamacada Filistin halkının yaşadığı akıl almaz eziyetler davetsiz misafiri şaşkına çevirecektir.

Kurtlar Vadisi Filistin filmi aylardır kamuoyuna Mavi Marmara baskınını konu aldığı şeklinde lanse edildi. Ancak filmin bu iddiasını çok da inandırıcı bulmadığımı yazının başında belirtmeliyim. Filmin ilk sahnelerinde baskının canlandırıldığı birkaç görüntü mevcut olmakla birlikte sanki bu sahneler gündemi yakalama adına filme zoraki eklemlenmiş gibi bir hava bırakıyor. Yine de bu sahnelerin gerçeğini -henüz unutmadığımız için -son derece etkili ve duygusal olduğunu itiraf etmeliyim.

KEŞKE MOŞE ÖLÜNCE SORUN ÇÖZÜLSE

Geri kalan maceranın tamamı ille de Moşe'yi öldürme üzerine kurulu. Sanki Moşe ölünce tüm mesele hallolacakmış gibi bir akış var filmde. Final sahnesinde Moşe'nin işinin bitmesinin hemen ardından kameranın alelacele olay mahallinden uzaklaşması biraz da bu mantelitenin eseri... Moşe ölünce yönetmenin artık ne söyleyeceğini bilmezmiş gibi bir hali var. Ayrıca finalin Irak filmiyle neredeyse birebir aynı olduğunu da belirtmeliyiz. Senaryodaki mantık problemleri görmezden gelinecek gibi değil. Adım başı arama ve soruşturma yapılan Filistin topraklarında Polat'ın elini kolunu sallaya sallaya ortalıkta gezinmesi, helikopterle havalanıp karakol basması, üç kişinin dünyanın en güçlü ordularından İsrail'i duman etmesi filmdeki gerçeklik duygusunu yerle bir ediyor. Film sayesinde kanayan yaramız Filistin meselesi Rombovari bir sinema cümbüşüne dönüşüyor.

Filmde pek çok seyircinin en zevk aldığı kısımlar hiç şüphesiz Polat'ın düşmana ağzının payını verdiği ve kafa göz giriştiği sahneler. Ancak bu sahnelerin yan etkilerinin uyandırdığı etkiden daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Seyirci düşmana inen her darbede yaşadığı sahte tatmin duygusuyla sinemadan halinden memnun bir şekilde ayrılırken, olayın gerçekliğini bir kenara bıraktığının farkına varmıyor. Aynı şekilde filmde bol miktarda yer alan çatışma sahneleri de benzer bir hasara sebebiyet veriyor. Çekim zorlukları açısından değerlendirildiğinde yönetmen için başarı denilebilecek bu sahnelerde şahit olduğumuz yıkımın ve kıyımın haddi hesabı yok. Sinemasal gösteriş adına yüzlerce Filistinlinin ölümüne şahit olmak seyircinin konuya duyarsızlaşmasına önemli bir katkı sağlıyor. Tıpkı yıllardır seyrettiğimiz haber bültenlerinin yaptığı gibi. Yediğimiz her lokmada Filistin aklımıza gelmiyorsa bunda Filistinlilerin ölümüne fazlaca alışmamızın etkisi fazladır bence. Mavi Marmara biraz da bu yüzden önemli. Verdiğimiz şehitler yoluyla giden canların birer rakam değil, birer insan olduğunu bu olayla hatırlamış olduk.

Bana kalırsa filmin en güzel sahnesi şehit edilen bir annenin yüzüne düşen şehadet tebessümüydü. Ardından gelen zikir sahnesi şık bir görüntü sergilemekle birlikte senaryo için çok da gerekli değil. Gerçeklik açısından değerlendirdiğimizde ise bu tarz bir zikir biçimine Filistin'de pek rastlamayız. Kostümünden ibadet şekline kadar her şeyiyle Türk tarzı bir ifade söz konusu. Hassas dengeler üzerine kurulu filmde Yahudilik dini ile İsrail Devleti politikalarının ayrıştırılması da son derece isabetli bir karar olmuş.

HEPİMİZİN ACISI

Kurtlar Vadisi'nin önce Irak'ı, şimdi de Filistin'i konu alan iki film yapmasını son derece önemsiyorum. Her ne kadar meselenin ticari bir yönü olsa da, yine de söz konusu toprakların acısı hepimizin acısı. Türk sinemasının yüzünü farklı yönlere çevirmesi sinema açısından kayda değer bir açılım olacaktır. Sayın Ahmet Davutoğlu'yla birlikte dış siyasetteki başarılar, vatan toprağı dışındaki coğrafyaları da kendinden bir parça gibi görme ve sahiplenme mantığının eseri olduğunu unutmamak lazım. Bu mantığın sanatteki yansımaları bizi farklı başarılara taşır. Tüm problemlerine rağmen Kurtlar Vadisi Filistin'i slogan diliyle çekilmiş bir gişe filmi deyip es geçmek istemiyorum. Ayrıca Hollywood sinemasının slogan dili vasıtasıyla tüm dünyada istediği konuda istediği etkiyi uyandırdığını unutmamak lazım. O yüzden bunu bir Filistin ve Mavi Marmara meselesine bir giriş kabul edelim ve konuya daha farklı boyutlarıyla yaklaşacak yeni yapımların gelmesini ümit ve talep edelim.

Kurtlar Vadisi FİLİSTİN

Yönetmen : Zübeyr Şaşmaz

Senaryo : Raci Şaşmaz , Bahadır Özdener , Cüneyt Aysan

Tür : Aksiyon / Macera

Yapım : 2010, Türkiye , 110 dk.

Oyuncular : Necati Şaşmaz , Gürkan Uygun , Kenan Çoban , Erdal Beşikçioğlu ,

Erkan Sever , Zafer Diper , Umut Karadağ , Mustafa Yaşar , Nur Aysan