Bir yanda galon, diğer yanda litre, bir tarafta mil, diğer tarafta kilometre… Amerika ve kıta Avrupa"sı arasındaki ölçü birimleri dikkate alındığında kendini gösteren fark, söz konusu otomobiller olduğunda da karşımıza çıkıyor. Avrupa ve Amerika pazarlarında satılan ve aynı adı taşıyan otomobiller arasında da geçerli olan değişiklikler, küresel ekonomik kriz sonrasında ortadan kalkmaya aday. Bu hamlenin ilk adımını Fiesta"nın Avrupa versiyonunu çok küçük değişikliklerle Amerika"da satışa sunarak atan Ford, kompakt temsilcisi Focus"un üçüncü neslinde de benzer bir stratejiyi benimsiyor. 2010 Detroit Otomobil Fuarı"nda tanıtılan yeni Focus, hem Avrupa hem de Amerika pazarlarında, motor seçenekleri dışında aynı otomobil olarak satılacak. 1998 yılında yollara çıkan birinci neslinde, sınıfı için radikal olan tasarımına eşlik eden çok sportif sürüş özellikleriyle, rakiplerinden sıyrılan ve Ford"un sportif imajını arttıran Focus, ikinci neslinde daha kabul edilebilir bir tasarıma kavuşurken, Amerika ve Avrupa versiyonları ikinci nesillerinde birbirlerinden kesin çizgilerle ayrılmışlardı. 2011"in ilk çeyreğinde satışa sunulacak olan üçüncü nesil, birbirinden çok farklı olan iki pazar için de ortak hale gelirken, üçüncü nesil Focus, bü yönü ve yıllık 2 milyonluk üretim hedefi yle, Ford için gerçek bir dünya otomobili. Ford"un gözbebeği konumuna gelen ve Amerikalı üreticilerin kompakt sınıfa yönelmelerinde önemli rol oynaması beklenen üçüncü nesil Focus, Ford"un Avrupa"daki merkezi Köln"de geliştirilmiş. Üreticinin “kinetik tasarım” felsefesinin son basamağını yansıtan yeni Focus, her şeyden önce gösterişli ve sportif tasarımıyla insanı etkileyen bir otomobil haline gelmiş. Bunda Türk tasarımcı Murat Güler"in büyük payı var. İlk etapta hatchback ve sedan karoserleriyle tanıtılan yeni Focus, kaslı motor kaputu, üç parçalı tamponu ve dört bir yandaki kat izleriyle kendinden emin ve güçlü bir yüze sahip. Geriye doğru yükselen omuz çizgisine eşlik ederek alçalan tavanıyla coupe"lerden izler taşıyan hatchback versiyon, aynı zamanda küçük kardeş Fiesta"yı hatırlatıyor. İlk iki neslinde D sütunundaki dikey stoplarıyla kendine has bir görünüm sunan Focus Hatchback, üçüncü neslinde çamurluklara taşan stoplarıyla yine çok farklı görünse de, bunun şık olup olmadığı ciddi bir zevk meselesi. Güncel neslinde klasik ve ağırbaşlı bir otomobil portresi çizen sedan versiyon da, yeni nesille birlikte sportif ve radikal bir tasarıma bürünmüş. Güncel modelde üçgen stoplara ev sahipliği yapan düz bagaj bölümü, yerini kıvrımlı ve yüksek bir yapıya bırakırken, çamurluklara taşan iki parçalı stoplar da ağabey Mondeo"dan izler taşıyor. Avrupa"da geliştirilen üçüncü nesilde sportif ruhun korunması için yine dinamik bir yürüyen aksam kullanılacağı bildiren Ford, motor seçeneklerinde ise aşırı beslemeli ve küçük hacimli motorlara yöneliyor. Bu hamlenin ilk adımını 180 HP gücündeki 1.6 lt"lik turbo oluştururken, 100 HP"lik 3 silindirli motorlar da ilerleyen dönemde seçenekler arasına eklenecek. Elektrikli versiyonu Amerika pazarında 2011"in son çeyreğinde satışa sunulacak olan araçta dış tasarım kadar iç mekanda da devrim yapılmış. Sürücü odaklı ve sportif bir tasarımla şekillenen kokpitte, Ford"un yeni kontrol sistemi “My Ford” opsiyonel olarak sunulacak. Menülere ve ayarlara daha hızlı ve konforlu bir ulaşım vadeden sistemde, sürücüye kişiselleştirme imkanı sunuluyor. Selefi yle karşılaştırıldığında çok daha çekici görünen kokpitin genel yapısına bakıldığında, Focus"un en ciddi rakipleri arasında yer alan Opel Astra"dan yoğun izler görmek mümkün./otohaber