“Countdown to the next crisis is already under way” başlıklı makalesinde, küresel sermaye piyasalarının uzun bir süredir yeni bir balona sürüklendiği bilmek için, Dow Jones Sanayi Ortalaması"nın 10.000 puanı bulmasını beklemek zorunda olunmadığını söyleyen Münchau, yaşanan şeylerin bir önceki gayrimenkul, kredi, emtia ve sermaye balonlarının oluşmaya başladığı ve düşük gösterge faizleri ve enflasyon eksikliğiyle tetiklenen 2003 ve 2004 yıllarını andırdığını söyledi.

Münchau bu seferki balon riskinde farkı ise daha kısa zamanda patlayacak olmasında gördü.

Bu gelişmelerin bir balon olduğu ise borsa değerlemesinde kullanılan Cape ve Q adındaki iki ölçütü kullanarak bilinebileceğin söyleyen yazar, Cape ile enflasyon değerlemesine tabi tutulmuş fiyat/ kazanç oranın 10 yıllık hareketli ortalamasını ölçüldüğünü, Q ile ise piyasa değerinin net kaynağa bölünmüş halinin gösterildiğini ifade etti.

Eylül ayının ortalarında, iki ölçüt de ABD borsasının yüzde 35 ile yüzde 40 arasında daha fazla değerlendiğini ortaya koydu. Piyasalar o tarihten bu yana getirilerin hareketli ortalamasından çok daha fazla artış gösterdi.

TEMEL NEDEN DÜŞÜK FAİZ
Münchau, yenilenen balonun arkasındaki tek nedenin, insanları her türlü riskli varlığa yöneltebilen, oldukça düşük seviyedeki gösterge faiz oranları olduğu söylerken, konut fiyatlarında da yeniden bir artış olduğu gözlendiğinin altını çizdi.

Ancak bundan beş yıl önce gerçekleşen şeylerin aksine, merkez bankaları şimdilerde hem para akışı sağlama hem de finansal istikrar sağlama gibi bir görev üstlendi. Son zamanlarda yeniden ortaya çıktığı gibi, bu iki görev kolay bir şekilde birbiriyle ters düşebiliyor. Örneğin, Avrupa"da, Avrupa merkez bankasının normal şartlar altında faiz oranlarını yükseltmeye başlardı. Merkez bankasının hareketsiz kalmasının nedeni, Avrupa"nın her zaman sermaye eksikliği yaşayan bankacılık sistemine zarar vermek istememesi.

Yazar, aynı şeyin az çok dünyanın her yerinde geçerli olduğunu söyleyerek, gelecek bir yıl içinde enflasyonda önemli bir yükselme beklenmese de değişikliklerin 2010"dan sonra etkisini fazlasıyla hissettirmesi beklendiğine işaret etti.

ENFLASYON BALONU TETİKLEYEBİLİR
Yükselen enflasyon beklentilerinin yeniden başlamasının ardından, merkez bankaları daha hızlı bir şekilde agresif para politikalarına yönelebileceğini kaydeden yazar, kısa süreli bir enflasyon balonu yeni bir ekonomik durgunluk yaratabilir, yeni bir bankacılık krizine neden olup, deflasyona sebep olabilir dedi.

Makalesinde, ekonomist Hyman Minksy"nin mali istikrarsızlık hipotezinde tam olarak böyle bir senaryodan bahsettiğini belirten Münchau, “Minsky, geniş bir mali sektöre sahip olan ve yatırım mallarına fazla odaklanan bir dünyanın hem ürün hem de fiyat açısından istikrarsızlık yaratacağını iddia ediyor” dedi.

SUÇ HÜKÜMETLERDE
Yazar, Minsky"e göre bunların istikrarsızlığın derin sebepleri olsa da istikrasızlığın ortaya çıkış şekli aslında şimdilerde hükümetlerin krizlere cevap veriş şekli olduğuna da dikkat çekti.

“Dünya birçok finans balonu gördü ve aynı süreçte büyük ekonomik istikrarsızlıklar yaşadı. Yaşanan bu ekonomik istikrarsızlıkların hiçbiri de köklü makroekonomik modellerle anlatılamadı. Minsky sahip olduğumuz her şeyi anlatıyor” diyen Münchau, dünya liderlerini krize cevap verirken, ikramiyelere ve diğer ilgili konulara odaklandığı için eleştirdi.

İKİ SENARYO
Minsky haklı çıkarsa, istikrarsızlık devam edip çok daha kötü boyutlara ulaşabilir uyarısı yapan yazar, şu anki durumun iki önemli senaryoyu ortaya çıkardığını belirtti.

Senaryolardan ilki, merkez bankalarının 2010"dan korkmaya başlaması ki bu riskli varlıkların fiyatlarında başka bir düşüşün yaşanmasına neden olabilir. Normal para politikalarına yaşanacak herhangi bir geri dönüşün, önüne geçilmeyecek bir şekilde şu anda oldukça ucuz mortgage kredileriyle desteklenen gayrimenkul piyasasında yine bir düşüş yaratabilir.

Yazar alternatif senaryo için ise, “Merkez bankaları finansal istikrarı, fiyat istikrarına tercih edebilir ve para akışları için kapıları elinden geldiği kadar açık tutabilir. Bu şekilde bütün finansal krizlerin babası olabilecek bir krizi ortaya çıkabilir. Tahvil piyasalarında yaşanacak herhangi bir çöküş, ekonomik durgunluk ve deflasyona davetiye çıkarır” dedi.

Münchau, Merkez bankaları nasıl hareket ederse etsin, ortada büyük bir tehlike olduğunun da altını çizerken, başarılı para politikası tehlikeli bir tepede yürümeye benzediğini ve hangi yönün daha güvenilir olacağının bilinemediğini kaydetti. Yazar makalesini, "Şimdilik emin olacağımız şey, güvenli bir yolun olmadığı" ifadesiyle sonlandırdı./hürriyet