Dinçkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üniversite bünyesinde 1992 yılında kurulan merkezin, iki yıl önce enstitü haline geldiğini söyledi. Dinçkan, merkezin bugüne kadar imza attığı önemli başarılarla, ismini tıp dünyasına duyurduğunu kaydetti.

Dinçkan, hastane bünyesinde ilk böbrek naklinin 1982 yılında gerçekleştirildiğini, böbreğin yanı sıra karaciğer, pankreas ve kalp nakillerinin de rutin hizmet halini aldığını anlattı. Doç.Dr. Dinçkan, çift kol, yüz ve bacak nakilleri operasyonuyla da merkezin başarısını bir kez daha kanıtladığını vurguladı.

Dünya'da ilk defa yapılan rahim naklinin de Akdeniz Üniversitesi'nde gerçekleştirildiğini bildiren Dinçkan, ''Merkezin yeni hedefi ise vücuttaki tüm iç organları aynı anda nakletmek'' dedi.

Doç.Dr.Ayhan Dinçkan, her türlü iç organ naklini başarılı yapan bir merkez olduklarını anlatarak, ''Dünyada hangi nakiller yapılıyorsa burada bunları da yapmaya aday olduk. Hayal ettiğiniz sürece beyin ve sinirler dışında vücuttaki her organın naklini yapabilirsiniz. Hayal etmek bitmediği sürece daha başka nakiller de düşünebilirsiniz, hayaller sınırlı değilse, organ naklinin de sınırı yoktur'' dedi.

Dinçkan, dünyada gerçekleştirilen yüz naklinin sayısının 20 civarında olduğunu kaydetti. Yapılan deneysel ameliyatların ve ilklerin bilime hizmet ettiğini belirten Dinçkan, ''Yakın zaman sonra yüz nakli, çift kol naklinin de karaciğer, böbrek nakli gibi rutin bir hizmet haline dönüşecektir'' diye konuştu. Dinçkan, dünyada çok nadir yapılan ya da hiç yapılmayan nakillerin, Akdeniz Üniversitesi'nde gerçekleştirilmesi yönünde çalışmaların devam edeceğini bildirdi.

-Hasta çok, organ yok-

Organ nakli konusunda yapılan başarılı operasyonların organ bağışını da artırdığına işaret eden Enstitü Müdürü Doç. Dr. Dinçkan, vatandaşların daha duyarlı hale geldiğini bildirdi.

Organ bağışı konusunda Türkiye'nin birçok gelişmiş ülkenin gerisinde yer aldığını bildiren Dinçkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir hasta ve bir organ bulduğumuzda kafamızdaki standart işlemleri gerçekleştiriyoruz. Esas problem, hasta çok organ yok. Organı nereden bulmamız gerekiyor, organı elbette ki kadavra dediğimiz beyin ölümü gerçekleşmiş yoğun bakım hastalarından temin etmemiz gerekiyor. Gelişmiş ülkelere baktığımızda bütün organ nakillerinin yüzde 70,i beyin ölümü gerçekleşmiş kadavra dediğimiz hastalardan elde edilen organları nakil etme yoluyla yapılıyor. Bizim gibi ülkelerde tam tersi durum söz konusu. Yüzde 70'i canlı vericilerden, yüzde 30'u ise kadavra vericilerden organ nakli yapıyoruz ki bu esasında hiç de tasvip edilen bir oran değil.''

Doç.Dr. Dinçkan, Türkiye'de tıbbi imkanların yetersiz olmadığını, yoğun bakım yataklarının yeterince bulunduğunu ifade etti. Beyin ölümü gerçekleşmiş hastanın da mevcut olduğunu ifade eden Dinçkan, tek sıkıntının, beyin ölümü gerçekleşmiş insanlardan organ bağışının yeterli düzeyde olmamasından kaynaklandığını bildirdi.

Son bir haftada organ nakli koordinatörlerine başvurarak organ bağış kartı alan kişilerin sayısında artış olduğunu anlatan Dinçkan, ancak kadavradan organ bağışının ise sınırlı olduğunu söyledi. Türk halkının çok duyarlı olduğunu ifade eden Dinçkan, ''Organ bağış kartı alan kişilerin sayısında ciddi bir artış var. Bu artış içinde yüzünü, kolunu, bacağını bağışlayanlarda önemli ölçüde artış var'' dedi.

Dinçkan, Ahmet Kaya gibi örnekler çoğaldıkça insanların da organ bağışına duyarlılığının artacağını bildirdi.

-Organ bağışı kartı vasiyet oluyor-

Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Dinçkan, bir insanın yaşarken organlarını bağışlayabileceğini ancak bunun bugünkü yasalara göre yeterli olmadığını kaydetti.

İnsanların organ nakli merkezlerine ya da Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki koordinatörlerine başvurarak organlarını bağışlayabileceklerini dile getiren Dinçkan, şunları söyledi:

''Bir insan organ bağış kartı aldığında organlarını bağışlamış olmuyor, sadece ailesine vasiyet etmiş oluyor. Siz organlarınızı bağışladığınız zaman 'ben organlarımı bağışladım, bu da benim bağış kartım' dediğinizde siz organ donörü olduğunuzda yakınlarınızın bağışlamasını bir vasiyet bırakmış oluyorsunuz. Yani organ bağış kartı elde etmekle yoğun bakımda bir beyin ölümü gerçekleştiğinde organlarınız doğrudan bağışlanmış olmuyor. Ailenizden en az iki kişinin yasal olarak imzalı onayının alınması gerekiyor.''

AA