Evin bütçe yönetimi ve iş bölümü daha çift aynı eve gitmeden aralarında konuşulmalı. Ortak bir zeminde buluşulmalı ki çatışmalara yol açmasın, aslına bakarsanız evlilik yeni bir iş kurmaya benzer

Evlilik, insanın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biridir. Bunun öncesinde çocukluk ve ergenliği saymazsak okulu bitirme ve ebeveynlerden bağımsız hayatı oluşturma dönemi vardır. Bu yaşam döngüsündeki en önemli iş bireyin kariyerini oluşturması ve eş/sevgili bulmasıdır. Bu dönemde bir araya gelmiş ve hayatlarını birlikte geçirmeye karar veren çift, evlilik kararı aldığında yeni bir yaşam döngüsüne adım atılır.

Tabii ki her bir yeni yaşam dönemi gibi burada da ilk deneyimlenen stres ve değişime dirençtir. Her ne kadar bu, çiftin çok isteyerek aldığı bir karar da olsa, bir sistem değişmektedir ve yeni sisteme uyum sağlama ihtiyacı vardır; bu da sancılı bir süreçtir. Kişinin hayat tarzı değişecek, yeni sorumluluklar alınacak ve en önemlisi birey ailesinden bağımsızlaşarak kendi ailesini ve hayatını kurmak üzere yeni bir sayfa açacaktır. Bu büyümek demektir aynı zamanda... Büyümek güçlendirir, fakat zorlar da aynı zamanda. Birçok genç ailesinin güvenli ve rahat kanatlarının altından çıkıp uçmaya başlarken büyük içsel gerginlik yaşıyor, hele de çok korumacı ve tüm sorumluluğu alan bir ailesi olmuşsa... Genç kişi gitmek, aile de bırakmakla ilgili olarak zorlanır. Bireyler bu gerginliklerin farkına varıp bir şeyler yapmazlarsa ilişkilerine yansıyabilir.

Aileler sahneye çıkınca

Ayrıca flört ederken çift bu sorumlulukların içine henüz girmemiştir, her zaman ayrılma olasılığı vardır, aileleriyle veya kendi evlerinde daha bağımsız bir hayat sürdürüyordur. Oysa evlilik ile artık bir aile olacak, sorumluluklar ve beklentiler bu doğrultuda değişecektir. Evlilik kararı ile birlikte önceden, flört döneminde olmayan birçok mesele ortaya çıkabilir. Mesela iki tarafın da aileleri sahneye çıkmaya başlar, özellikle iki aile arasında uyuşmazlık veya çatışma varsa ve iyi yönetilemezse bu, çiftin ilişkisine çok yansır. Özellikle nişanlılık dönemi veya düğün hazırlıkları sırasında sorunlar çıktığını çok görüyoruz. Ortak karar almak, güç dengesi, beklentiler, fikir ayrılıkları, para meseleleri, ailelerin kültürel farkları ve bunun gibi birçok sebeple çift çok sorun yaşayabilir.

Yeni evli çiftler en çok hangi nedenlerle çatışır?

 Evlendikten sonra da alışma süreci devam etmektedir. Bu sebeple evliliklerin ilk birkaç yılında boşanmalara çok sık rastlıyoruz. Birbirine ve evlilik hayatına alışamayan, aradaki farklılıkları kabullenip buna uyum sağlamayan çiftler arasında büyük çatışmalar çıkıyor ve bazen bu, ayrılıkla sonuçlanabiliyor. Yeni kurulan bir ev hayatının yeni kuralları ve beklentileri olur. Eğer çiftin arasında sağlıklı bir iletişim yoksa bu konuları önceden konuşmamışlarsa, çatışmaları iyi yönetemiyorlarsa da yine kavgalar kaçınılmazdır.

Evlilik yeni bir iş kurmaya benzer

Ayrıca evliliğin ilk yıllarında özellikle geniş ailelerle de yaşanan sorunlar varsa ve bu durumlarla ilgili uzlaşma ve ilişki yönetimi iyi sağlanamıyorsa bu gerginlik çiftin ilişkisine de çok yansıyor. Özellikle de ailesi (bir aile ferdi) ve eşi arasında kalan kişi bundan en çok etkilenen kişi oluyor.

Evliliklerde en çok çıkan diğer problem alanları ise evin bütçesi yani para meselesi, evdeki iş bölümü, kadın-erkek rolleri ve cinsellik konusunda oluyor. Evin bütçe yönetimi ve iş bölümü daha belki de çift aynı eve gitmeden aralarında konuşulmalıdır. Ortak bir zeminde buluşulmalı ki çatışmalara yol açmasın, aslına bakarsanız evlilik demek yeni bir iş kurmaya benzer. Nasıl yeni bir iş kurarken bütün detaylar düşünülür, uzlaşmaya varılır, kontratlar ve görev tanımları yapılırsa evlilik için de aynı şey geçerlidir. Tabii ki çok teknik bir şeyden bahsetmiyoruz ama sözlü ya da sözsüz anlaşmaların en baştan konuşulması ve uzlaşmaya varılması bu uyum sürecini çok daha kolaylaştırır.

Cinselliğe gelince ise çiftin bu konuda uyumlu olması ve yine beklenti ve ihtiyaçların konuşulması çok önemlidir. Çoğu zaman evliliğin ilk zamanlarında yaşanan cinsel uyumsuzluklar hem cinsel hayata, hem de uzun vadede ilişkinin geneline çok yansıyor, çatışma ve birbirinden uzaklaşmalara yol açabiliyor.

Güç savaşının dayanılmaz ağırlığı

Çifti en çok zorlayan davranışlar ve tutumlar öncelikle farklılıklarını nasıl yöneteceklerini düşünmek yerine karşı tarafı değiştirme çabası içine girilmesidir. Oysa herkes şartsız sevilmek ve kabullenilmek ister; varoluşumuzun özünde görülmek ve anlaşılmak vardır. Bunu hisseden kişi zaten uzlaşmaya açık olur. Oysa çiftler bunu yapmadan güç savaşı içinde amansız bir değiştirme çabasına girince gerginlik artıyor, çatışmalar çıkıyor, ümitsizlik, sevilmeme, anlaşılmama hissi artıyor ve ilişki çok zarar görüyor. Bunun yanında:

-Küsmek

-Kendini net ifade etmek yerine dolaylı imalar yapmak

-Birbirine yeterli ve kaliteli zaman ayırmamak

-İlişkiyi garantideymiş gibi düşünüp beslememek

-İlgi, sevgi ve özellikle takdiri yeteri kadar ifade etmemek

-Yeni oluşmuş aile bütünlüğünü göz ardı edip başka kişilerin çok fazla ilişkiye müdahale etmesine izin
vermek

-Birbirinin özel alanlarına saygı göstermemek

-Yeri geldiğinde iki tarafın da alttan almaması, inat yapmak

-Her tartışmada ayrılık lafları edilmesi de çiftleri çok zorlar ve uzun vadede boşanmaya varabilen krizler
yaratmaktadır

Kişisel sınırlar ve özgürlüklerin önemi

Her evlilikte benim önerim hem eşlerin ortak kaliteli paylaşımları, ortak alanları olması hem de bireysel alanları olmasıdır. O zaman ilişki çok daha sağlıklı yaşanır. Farklı kaynaklardan beslenen çift birbirlerini de besleyebilir. Stres daha iyi tolere edilebilir. Dışarıdan gelen stresin ev hayatını etkilemesi azalır. Bunun için de herkesin deşarj olacak alanları olmalıdır ki birbirlerine yansıtmasınlar. Kişisel sınırlara saygı duymak ve bunu korumak da önemlidir. Mesela eve misafir çağırılacaksa diğer eşin de o gün uygun olup olmadığının sorulması, bir taraf çok yorgunken diğerinin normalde yapmadığı şeyler konusunda eşine destek olması, birbirlerini istemedikleri şeylere zorlamamaları fakat diğeri için çok önemli konularda sınırları esnetebilmeleri gibi.

Hayır diyebilmek, ihtiyaç ve beklentileri net ifade edebilmek, rahatsız olunan şeyleri içinde tutmadan uygun bir zamanda yapıcı ve yumuşak bir şekilde ifade etmek de bu sınırları ve özgürlüğü korumak için önemlidir.

Çatışmaları engellemek: Huzurlu bir yaşam

Çiftin arasındaki çatışmaların krize dönüşmemesinin en önemli yollarından biri sağlıklı iletişimi öğrenmektir. Unutmayalım iletişim bir sanattır. Genelde iletişim içinde en sık yapılan hatalar suçlayıcı ve eleştirel ifade tarzı, konular üzerinde soğumadan tüm öfkeyi hemen açığa çıkarmak, sık sık savunmaya geçmek, konuşurken taraflardan birinin duvar örmesi ve diğerinin reddedilmiş hissetmesi ve küçümseme, aşağılamadır. Bu şekilde bir iletişimde kişilerin kendini anlaşılmış hissetmesi, birbirine verilen mesajların yerine ulaşması ve uzlaşmak mümkün değildir.

Bir diğer yol da çiftin arasındaki olumlu etkileşimi arttırması, birlikte geçirilen zamandan keyif alması, birbirine yeteri kadar kaliteli zaman ayırması ve ilgi ve sevgiyi iyi ifade etmesidir; yani çiftin olumlu kaynaklarını güçlendirmesi. Bu ne kadar çok ve sağlam olursa yaşanan gerginliklerin tolere edilmesi, meselelerin halledilmesi ve aradaki güvenli ortamın devamı mümkün olur.