Ekonomide yaşanan sarsıntının nereye varacağı bilinmezken konu yine vatandaşın ‘yastık altında'ki birikimine uzandı. Ekonomik büyümeyi hızlandırmak isteyen hükümet, bir yandan tüketimi teşvik ederken, diğer yandan da yastık altındaki tasarrufun ekonomiye kazandırılmasının yolunu yapıyor. Kısacası, küresel ekonomideki gidişatın yanı sıra Türkiye'de sürekli hale gelen siyasi gerilim, OHAL ve başkanlık tartışmaları ile Türk Lirası'ndaki değer kaybı hızlanırken gözler yine vatandaşın ‘cebinde'…

 

Maliye Bakanı Naci Ağbal'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kadar siyasiler ‘dövizinizi satın' çağrısı yaparak yastık altındaki birikimlerin ekonomiye kazandırılmasını hedefliyor. Vatandaşın 190 milyar dolar değerinde altını ve 200 milyar dolar değerinde dövizi yastık altında tuttuğu tahmin ediliyor. Vatandaşın ayrıca bankalarda 477 milyar liralık TL mevduatı, 93 milyar dolarlık da döviz mevduatı bulunuyor.

ZOR GÜNLER İÇİN

1984'ten itibaren, ithalat ve üretimden ihracatı düştükten sonra Türkiye'de kalan net altın miktarının yaklaşık 2 bin 200 ton olduğu biliniyor. 1984 yılından önce döviz, fon, mevduat gibi alternatif yatırım araçlarının son derece sınırlı olması nedeniyle tasarruflar genellikle altın olarak değerlendiriliyordu. Bugüne kadar yastık altına giden altınlara, darphanenin bastığı ve ithal edilen altın miktarı da eklendiğinde 5 bin ton altının yastık altında olduğu tahmin ediliyor. Ancak bankacılık sistemi ile ekonomiye aktarılan altın sadece 84 tonda kalıyor. 132 TL'ye ulaşan gram altın fiyatı baz alındığında 660 milyar TL'lik (190 milyar dolar) altının yastık altında bulunduğu ortaya çıkıyor. Bu rakamın büyük bir kısmı uzun yıllar ev almak için ya da başka önemli ihtiyaçlar için kiralık kasalarda, evlerde ya da kuyumcularda atıl olarak duruyor. Bu kapsamda 2010 yılından bu yana hurda altının ekonomiye kazandırılması için bankalar ‘altın günleri' uygulamasıyla yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırmaya çalışıyor.

Bankaların şu ana kadar topladığı altının parasal değeri sadece 11 milyar TL'di kalıyor. Kadir Has Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Zaim, döviz değer kazanırken vatandaşa döviz sattırmanın pek kolay olmadığı belirtirken, altının ise zor günler için saklandığını ve vatandaşın bundan vazgeçmesinin hiç kolay olmayacağını belirtti.

GİZLİ SİLAHI

İstanbul Altın Rafinerisi Altın Bankacılığı Müdürü Evren Yaşar ise, kayıt dışındaki 5 bin ton altının 190 milyar dolarlık bir parasal karşılığı olduğu düşünüldüğünde, bu durumun, mevcutta yüzde 13'ler civarında olan yurtiçi tasarruf oranının 2018'de hedeflenen yüzde 19'a çıkmasına katkı sağlayacağını aktardı. Yastık altında tutulan altının ekonomi için çok büyük bir güç ve gizli bir silah olduğunu ifade eden Yaşar, “Vatandaşların yabancı para yerine bir şekilde iç kaynaklardan altın alması ve alınan altınların bankada tutularak ekonomik sistem içine aktarılması çok önemli bir adım olur” dedi.

BANKALAR BU SERVETİN FARKINDA DEĞİL

Altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, bankaların altın olarak vatandaştan topladığı mevduatı geri verirken Türk Lirası karşılığında ödediğine dikkat çekti.

Yıldırımtürk, “Bu durum insanlara güven vermiyor.  Altın olarak bankaya teslim ettikleri tasarrufu yine altın olarak almak istiyorlar. Bankalar vatandaşın yastık altındaki servetinin farkında değil. Sendikasyon kredisi almak yerine altına yönelik daha cazip kampanyalara imza atabilirler” diye konuştu.

YARISI 3 BÜYÜK ŞEHİRDE BULUNUYOR

BDDK verilerine göre, bankalardaki toplam 11 milyar TL'lik altın mevduatının yarısı İstanbul, Ankara ve İzmir'de bulunuyor. İstanbulluların bankalarda 4 milyar TL'lik, Ankaralıların ise 1 milyar TL altın mevduatı var. Bu iki şehri 505 milyon TL'lik altın mevduatı ile İzmir takip ediyor. Üç büyük şehri 294.3 milyon TL ile Bursa, 266.4 milyon TL ile Kocaeli takip ediyor. Bankaların altın mevduatı hesaplarında Mersinlilerin  256.4 milyon TL, Konyalıların ise 228.1 milyon TL'lik altını bulunuyor.