Kadına yönelik şiddet ve töre cinayetlerinin tartışıldığı bir ortamda Yargıtay, töre mağdurlarının sadece kadın değil erkek de olabileceğine hükmetti. Yerel mahkeme, kurbanın erkek olması nedeniyle cinayetin töre cinayeti olmadığını belirtirken, Yargıtay bu karara karşı çıktı. 
 
Bir yalanın kurbanı 
Ağrı’nın Tutak ilçesi Güneşgören Köyü’nde yaşayan Gülçin B., yeğeni Emrah B.’den hamile kaldı. Gülçin, aile içi ilişkisini gizlemek için köyden İstanbul’da inşaatlarda çalışmaya gelen İsmet Kotan’dan hamile kaldığını ailesine söyledi. Bunun üzerine Gülçin’in ağabeyi Abdullah B. ve olay tarihinde 18 yaşından küçük olan Ercan B. ile İstanbul’a geldi. İki kardeş İsmet Kotan’ın çalıştığı inşaata geldi. Dava dosyasındaki belgelere göre, İsmet Kotan çalıştığı inşaatta çay molasından dönerken, inşaatın ikinci katında küçük kardeş Ercan tarafından kurşun yağmuruna tutuldu. 
 
Olayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Abdullah B. olaydan sonra Ağrı’ya dönerken aile bireyleri ile yaptığı telefon konuşmasında “İsmet’in işi tamam” dediği tespit edildi. Abdullah B. yakalanmasına rağmen, küçük kardeş Ercan bir türlü yakalanamadı. Abdullah B. hakkında Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılırken, yakalanmayan küçük kardeş Ercan için Bakırköy Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Ancak iki dava daha sonra Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde birleştirildi. Yapılan yargılama sırasında alınan Adli Tıp raporunda Gülçin’in öz yeğeni Emrah B.’den hamile kaldığı raporlarla belgelendi. 
 
Töre cinayetine fazla ceza 
Töre cinayetlerinin engellenmesi için Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmış ve töre saikıyla işlenen cinayetlerin cezası arttırılmıştı. Mahkeme öldürülenin erkek olması nedeniyle suçu ağırlaştırılan bu maddenin uygulanıp uygulanmayacağını gündeme getirdi. 
 
Mahkeme, küçük kardeş Ercan’ın bir türlü yakalanmaması nedeniyle, Abdullah B. hakkında davayı sonuçlandırdı. Mahkeme sanığı ‘tasarlayarak adam öldürme suçuna azmettirmek’ten müebbet hapis cezasıyla cezalandırmaya karar verdi. Yerel mahkeme sanığa ‘töre saikıyla adam öldürme’ suçundan ceza vermemesini ise şöyle açıkladı: “Bu olayda töre saikından çok cezalandırma anlayışı söz konusudur. Sanığın kendi kız kardeşine karşı suç işlemesi durumunda töre saikı düşünülebilir. Kaldı ki amacın daha çok ilkel şekilde namus temizleme olduğu ancak Gülçin B.’nin namus ile maktulün bir ilgisi bulunmadığı, töre saikı ile işlenen suçlarda daha çok kadınların yakın akrabalarınca hedef alındığı görülmüş ve bu madde sanık hakkında uygulanmıştır.” 
 
Kararın temyiz incelemesi Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından yapıldı. Daire, yerel mahkemenin sanığı sadece ‘tasarlayarak adam öldürmeye azmettirmek’ten cezalandırılmasının yeterli olmadığını, ayrıca Abdullah B.’ye ‘Töre saikıyla öldürmeye azmettirme’ suçundan ceza verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Daire, yerel mahkemenin kararını düzelterek onadı. Daire, yaşanılan cinayet olayının töre nedeniyle gerçekleştiğini, töre cinayeti nitelemesi yapılabilmesi için kurbanın kadın olmasının şart olmadığını belirtti. Kararda “Abdullah’ın, namus ve şerefini kurtarmak için olaydan habersiz olan ve hedef seçilen İsmet’in öldürülmesi eylemine azmettiren olarak katıldığı anlaşılmıştır ve töre saikıyla işlenen suçlarda öldürülenin kadın olması zorunluluğu bulunmaktadır” denildi. 
 
Aile meclisi şartı var mı? 
Dairenin kararına Yargıtay Başsavcılığı itiraz etti. Başsavcılık sanığın sadece tasarlayarak adam öldürme suçuna azmettirmeden ceza alması gerektiğini, çünkü dosyada maktul İsmet Kotan’ın öldürülmesi için bir aile meclisi kararı bulunmadığını bu nedenle cinayetin töre cinayeti olmayacağını vurguladı. Bu itiraz nedeniyle dava dosyası Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine geldi. Nihai kararı kurul adli tatil sonrasında yapacağı toplantılarda verecek.