Ankara Cumhuriyet Savcısı Murat Demir’in, 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer hakkında başlattığı soruşturmaya, darbe sürecinde kurulan Sıkıyönetim Mahkemeleri’nde görevli yargı mensuplarından da destek geldi.
İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nde görev yapan askeri savcı yardımcılarından Faik Tarımcıoğlu ile Cavit Çalış, soruşturmayla ilgili olarak Milliyet’e şunları söyledi:
 
Darbe başlı başına bir suç
FAİK TARIMCIOĞLU: Ben o dönemde İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nde savcı yardımcısıydım. Hâkim Binbaşıydım. O dönemde verilen kararların hepsinin kanunsuz olduğu söylenemez. Terör suçları vardı. Birbirlerini öldüren insanlar vardı. Ben sağ dosyalara da baktım. Ülkücülerin dosyalarına baktım. Bir sürü sol, kendisine devrimci diyen ama adam öldürmüş, banka soymuş, bomba atmış suçlara da baktım.
Gitmiş banka önündeki askeri arkadan vurmuş. Külliyen bunların suç olmaması ihtimali söz konusu değil. Önemli olan, darbe başlı başına bir suçtur. Açıkça söylüyorum, darbe yapmak bir suçtur. Yıllardır benim söylediğim budur. Darbeye teşebbüs etmek mutlaka kovuşturulmalı ki, bir daha kimse darbe düşünmesin. Mani bir hal vardı. O mani hal 12 Eylül referandumu ile kaldırıldı.  Benim şahsi kanaatim zamanaşımı işlemez. Çünkü nihayetinde bir tarihtir bu. Sembolik de olsa darbeyi gerçekleştirenlerin mutlaka yargılanması gerekir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaya el atması tabi hakim ilkesine de uygundur. O zamanlar DGM yoktu, DGM yetkisini kullanan özel yetkili mahkemeler, savcılar da yoktu. O zaman sivil ağır ceza mahkemeleri vardı. Orada görülür. Özel yetkili savcılığın verdiği görevsizlik kararı da doğrudur.
 
Bence soruşturulamaz
CAVİT ÇALIŞ: “12 Eylül öncesi ve sonrası İstanbul Sıkıyönetim’de 1979-1984 başına kadar 1. Ordu Sıkıyönetim Savcı Yardımcısı’ydım. Hâkimlik yapmakta iken DGM’ler kuruldu, Diyarbakır DGM’ye atandım. 1984-1988 arasında da Diyarbakır DGM Savcı Yardımcısı’ydım. Baktığım suçların hepsi terör olaylarıydı. Sıkıyönetim Mahkemesi’nin görevine giren suçlara baktım. Terör eylemleri, kaçakçılık eylemleri.
Sıkıyönetim Komutanlığı’nın ve Milli Güvenlik Konseyi’nin aldığı önlemler vardı, bildiriler. Bu bildirilere aykırı harekette bulunanlar, örneğin saat 05.00’e kadar Ankara’da sokağa çıkmak yasak diyor. Gece 3’te Kızılay’da yakalanmışsan, sıkıyönetim bildirilerine aykırı hareketten 3 ay ceza alıyordun. Biz mevcut yasaları uyguladık. Hiçbir hâkime, savcıya kimse ‘bunu asın, kesin, serbest bırakın’ gibi bir emir vermemiştir ve veremez de.
Anayasanın geçici 15. maddesiyle sorumsuzluk getirilmiştir. Hukukta, sonradan çıkarılan yasalar suçun işlendiği zamandaki kanuna tabi kuralı vardır. Lehe olan ceza kanunu uygulanır.
Geçici 15. madde kaldırılmış ama zamanında bir sorumsuzluk getirilmiş. Ben soruşturma açılabileceği kanaatinde değilim. Diyelim ki bir af kanunu çıkarılmış, sonradan kaldırılmış. Tekrar hesap sormak olmaz.”
 
 
‘Çağırırsa gideriz’
Tarımcıoğlu da Çalış da 12 Eylül 1980’de emri verenler kadar emirleri uygulayanların da soruşturulacağı, bu kapsamda o dönemde görevli hâkim ve savcıların da soruşturmaya dahil edilmesinin, ancak kanunsuz bir emri uygulayanlar, işkence, kötü muamele yapanlar açısından mümkün olabileceğini söyledi.
Çalış “Savcılık ihtiyaç duyarsa, askeri hâkim ve savcıları çağırırsa elbette herkes gidecek. Gitmiyorum, ifade vermiyorum gibi bir şey olmaz” dedi.
Tarımcıoğlu da “Bir kanunsuzluk varsa elbette soruştursun. Bir savcılık bir mahkeme çağırırsa gideriz, ifade veririz” dedi.
Milliyet