Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, ''Anayasa Mahkemesi'nin kararların kesin olduğunu ve buna herkesin saygı duymak durumunda olduğunu'' ifade etti.

''Ancak, Türk milletinin duygularına tercüman olan bizlerin bu konudaki gerçekleri dile getirmesi de siyasi sorumluluğumuzun bir gereğidir'' diyen Bahçeli, ''Yükseköğretim kurumlarında başörtüsü sorununun toplumsal bir huzursuzluk konusu olarak kanayan bir yara haline geldiğinin bilinen bir gerçek olduğunu'' kaydetti.

TBMM'nin bu sınırlı amaçla Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yaptığı değişikliklerin, bu soruna toplumsal hoşgörü anlayışıyla makul bir çözüm bulunması amacına yönelik samimi bir çaba olduğunu ifade eden Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

''Bunun devletin temel ilkelerine yönelik bir hareket olarak değerlendirilmesi siyasi açıdan kabul edilemez.

Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı, çözümsüzlüğe itilerek kanayan bu toplumsal yarayı derinleştirmiştir. Bu kararla milli vicdan yara almıştır. Sorun bu şekilde hukuki bir sonuca ulaştırılmış olsa da bunun milli vicdanda nasıl çözüleceği konusu açıkta kalmıştır. Bu kararın çok yönlü sonuçları olması kaçınılmazdır.

Bu karar, korkarız ki, Türk toplumunun inanç temelinde bölünmesi ve cepheleşmesi sürecini hızlandıracaktır. Milletle devleti, devletle milleti karşı karşıya gibi gösterecek bu karar, bu yöndeki istismar çabaları için değerli bir zemin teşkil edebilecektir.

Anayasa Mahkemesi'nin kararı hukuki değil siyasidir.

Anayasa Mahkemesi'nin yetkisi, Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceleme ve denetleme ile sınırlıdır. Anayasa'da açık olarak belirlenen bu yetki aşılmış ve konunun esasına girilerek Anayasa değişiklikleri iptal edilmiştir.

Mahkemenin bu kararının AKP'nin kapatılması davası üzerindeki muhtemel etkileri hakkında görüş bildirmek doğru değildir. Ancak, iddianamenin özünü oluşturan başörtüsü konusundaki Anayasa değişiklikleri iptal edildiğine göre, davanın esasının ortadan kalkmış olup olmadığı da üzerinde durulması gereken bir husustur.

Sonuç olarak, MHP, milli vicdanı yaralayan bu siyasi kararı Türkiye'nin geleceği açısından büyük bir üzüntü ve endişe ile karşılamıştır.''