Bilindiği gibi, Milli Parkı’n uzantısı olan ve Karina olarak da bilinen deniz kıyısındaki bölgede sazlık alanda başlayan yangın ağaçlara sıçramadan söndürülmüş, ancak 10 hektarlık sazlık alan ve yarım hektarlık da ormanlık alan yanarak kül olmuştu. Yangının ardından bölgede doğayı ve çevreyi korumadaki çalışmalarıyla tanınan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) tarafından çevresel boyutlu bir inceleme yapıldı. İncelemede yangının bir çok hayvanın ölümüne yol açtığı belirlenirken, ortaya da yürek burkan görüntüler çıktı.

İnceleme sonucu bir açıklama yapan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “ Neden kaynaklandığı bilinmeyen yangının, dikkatsizce yapılan bir hareketten meydana geldiği tahmin edilmektedir. Alana gelen ziyaretçilerin içtikleri sigaraların izmaritlerini araçlarının küllüğü yerine bilinçsizce yola attıkları, bu yanlış hareketin yangını çıkardığı yöre insanlarınca söylenmektedir. Balçık ve yanan yerlerin sıcak olması nedeniyle sadece girebildiğimiz alanlarda yaptığımız incelemelerde, bölge ekosistemin önemli bir yara aldığını gördük. Görgü tanıklarının ifadelerine göre; domuz, porsuk, tilki, sansar gibi birçok yaban hayvanının yangın sırasında hızla dağa kaçtıklarını, bazı mozaların ise yanarak ormana doğru gittiklerini belirtmişlerdir. Hızlı kaçma kabiliyeti bulunmayan hayvanların sonunun ise çok kötü olduğunu gördük. Alevlerin arasından kurtulabilmek için kendi kabuğunun içinden fırlamak isteyen tosbağa da bu canlılardan birisiydi “ dedi.

Ekosistem içinde yer alan birçok küçük canlının ölüleriyle karşılaştıklarını kaydeden EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “ Bitki örtüsüyle birlikte içinde yaşayan tüm canlıların tamamen yandığını gördük. Yangında yanan hayvanların bazılarından geriye birkaç kemik parçasının kaldığını tespit ettik. Alanda sazlıklar içinde barınan ve bazı ağaçcıklarda yuva yapan kuşlardan birçoğunun telef olduğunu, kaçamayan canların hepsinin yandığını gördük. Levrek ve çipura balıklarının üreme amacıyla kullandığı ülkemizdeki iki alandan biri olması nedeniyle ender rezerv alanlarından bir tanesi olan Büyük Menderes Deltası’nda, tatlı su azmaklarının içindeki birçok küçük balığın öldüğünü tespit ettik. Azmaklarda bulunan birçok yılan balığını kömürleşmiş halde bulduk. Bazı yılan balıklarının kendilerini kurtarmak için karaya attıklarını ve bazılarının baygın şekilde yaşam mücadelesi verdiklerini gördük. Baygın durumda olan yılan balıklarını toplayarak, birkaç km. ötedeki sulak alanlara bıraktık. Bu balıkların kısa bir süre içerisinde canlandıklarını gördük. Yangın alanındaki toprak falezlerde dünyada sadece bu bölgede yetişen endemik çan çiçekleri gibi önemli bitki türleri yetişmekte ve birçok yaban hayvanı yaşamaktadır “ diye konuştu.

- MİLLİ PARK’TA EN BÜYÜK YANGIN 1996’DA OLDU

EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, Türkiye’deki en büyük doğal miraslar arasında yer alan Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın yangın tehlikesine karşı mutlaka daha sıkı korunması gerektiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “En büyük tehdidin yangın olduğu milli parkta, 1996 yılında aynı bölgede çıkan orman yangınında 4500 hektarlık alan tamamen yanarak kül olmuştu. Milli parka olan tehditler için, yöre insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının duyarlı olması ve milli park müdürlüğüyle işbirliği yapması, korunmasını daha da güçlendirecektir. Dilek Yarımadası-Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Türkiye’nin en güzel milli parklarından biridir. Koruyarak kullanılması ve yangın, çevre kirliliği, bitki tahribatları gibi tehditlerle ilgili parka giren her ziyaretçinin duyarlı olması, gördükleri olumsuz durumlarda park görevlilerine haber vermesi gerekir “aydinpost-twitter.png aydinpost-facebook.png