Emre Altuğ şu sıralar hem yeni filminin hem de yeni doğacak bebeğinin heyecanını bir arada yaşıyor. Filmde sevgilisini aldatan bir erkeği canlandıran Altuğ, gerçek hayatta birkaç kez aldatıldığını söylüyor. Aldatılan bir erkeğin intikam almak yerine fiziksel şiddeti tercih edeceğini düşünen Emre Altuğ, JOY Dergisi'ne verdiği röportajda kıskançlığını da 'görev' icabı belli ettiğini itiraf ediyor.

-18 Eylül'de 'Sizi Seviyorum' vizyona girecek. Buradaki rolünüzü biraz anlatır mısınız?

Film 30"lu yaşların başında genç bir adamın, sevgilisini tatildeyken aldatması ve kızın eve erken dönüşü sonucu basılmasıyla başlıyor. Biraz pişkin bir karakter... Olayın ve kızı ne kadar sevdiğinin farkında değil. Kız evi terk edince gerçek duygularıyla yüzleşiyor.

Siz çapkın bir erkekmisiniz peki?

Değilim. Çapkın olmanın gerekliliklerini yerine getirmeyi beceremem. Çapkın olmak pişkinlik, girişim, cesaret ister. Bende bunlar çok fazla yoktur. Ben ortamın içinde sosyal ilişkisi güçlü olan bir adamım.

-Kadınlar sizi beğenince de kendiliğinden oldu birtakım şeyler yani...

Evet. Bana bir şey belli etmeyen bir kadına hayatımda yaklaştığımı hatırlamam. Korkmuşumdur hep.

-Reddedilmekten mi korkuyordunuz?

Evet. Utangacımdır, ama sonrasında tam tersine dönerim. Bir şey yaşanacaksa çok cesur olabilirim.

-Peki siz hiç aldatıldınız mı?

-Aldatıldım galiba. İlişkinin hangi döneminde
olduğuna, bir de gelen dedikoduların ne kadarının doğru olduğuna bakmak lazım. O dedikodulara bakarsak adatılmışım. Bana itiraf edense olmadı.

-Kimseyi basmadınız yani!

Hayır, hiç. Böyle bir olay başınıza gelse vereceğiniz tepki karşınızdaki ne hissettiklerinizle çok alakalıdır. Kimini hiç takmazsınız, kimini öldürmek isteyebilirsiniz. Genel bir şey söyleyemem.

-İntikam olayına nasıl bakıyorsunuz?

İntikam erkeklere göre değil, kadınlara göre birşeydir. Erkeğin intikamı ya öldürmek ya da dövmektir. Yani fiziksel bir harekettir.

-Çetrefilli düşünceler kadınlara göre diyorsunuz!

Erkek bunu yapamaz, çünkü bu onu tedavi etmez. Gidip intikam için başka bir kadınla birlikte olsa da meseleyi atlatamaz. Atlatması için, ilkel bir beyinse, fiziksel bir tepki verir, değilse zamana bırakıp unutmaya çalışır. İntikam alınca rahatlayan kadındır.

-Kıskanç mısınız?

Tabiiki. Kıskanırım ama çok belli etmem. Belli etmeyi ve bu yüzeden tartışma çıkarmayı sevmem.

-Neleri kıskanırsınız?

Herşeyi kıskanırım. Mesela yeni bir şey almışsa kendine, “Banane aldın?” diye sorarım. Elbette karşı cinsten de kıskanırım. Ama bu olay çıkartmamı gerektirmez. Hiç bir zamanda yapmamışımdır. Bir kaç defa dile getirmişimir,
çünkü kadınlar bunu seviyor. Ben kıskançlık yüzünden kavga etmedim hiç, ama kıskanmıyorum diye kavga ettiğim oldu. Bunu öğrendikten sonra da arada sırada dile getireyim demeye başladım. Görev icabı yani (gülüyor)... Çünkü kadınlar bu şekilde önemsendiklerini hissetmek istiyorlar. Ben de bozmuyorum, söyleyi vereyim ne olacak?

"ÇAĞLA EVLİLİĞİ KAFASINA KOYMUŞTU"

-Şimdi biraz Çağla Hanım"la olan ilişkinizden bahsede im. Çok fırtınalı bir aşktı...

Hakikaten öyle oldu. Medyada söylendiği kadar ayrılıp, barışmasak da birbirimizin ruhuna epey zarar vermişizdir.

-Peki, nasıl oldu, nasıl karar verdiniz birbirinizden vazgeçmemeye?

Çağla çok daha erken uyandı meseleye. Ben Çağla kadar cesur davranamadım açıkçası. O çok evvel koydu kafaya ve meseleyi kapattı zaten.

-Kadının kafaya koyması daha mı önemli?

Kadın yönlendirebiliyor evet, ama burada benim hissettiğim duygularda önemli. Bir çok kadın onun yaptıklarını yapabilirdi ama beni ikna edemezdi. Ben hâla daha çırpınıyordum, Çağla çoktan evi bile dekore etmişti vallahi.

- Evlilik, hayatınızı nasıl değiştirdi?

Evlenmeden önce Çağla ailesiyle yaşıyordu. Dolayısıyla evlilikle beraber, aynı evde yaşamaya başladık. Bu enteresan oldu. E tabii düşünürken iki kişiyi düşünmeye başlıyorsun. Çağla"yla bu süreci yaşadık ve şimdi artık "biz" olduk.

-Size ne kattı bu süreç?

Şuana kadar beni hep çok iyi, çok huzurlu hissettirdi. İnşallah bozulmaz.

-Evde bir gününüz nasıl geçiyor?

Birbirimizle vakit geçirmeyi çok seviyoruz. Havuza giriyoruz, güneşleniyoruz. Bu yaz daha çok Çeşme"deydik. Çağla aslında Bodrum"cuydu ama ben Çeşme"ci olduğum için, o da benimle olmayı tercih ediyor. Çok seyrek Bodrum"a gittik.

"Kızım olsaydı benden çok çekerdi"

Emre Altuğ baba olmayla ilgili duygularını anlatıyor: “ Kadınlar gibi organik bir bağımız olmadığı için bebekle bir tanışma süreci var. Çok heyecanlıyım, çünkü çok istediğim bir şeydi. Mümkün mertebe yakın durmaya, Çağla"yla paylaşmaya çalışıyorum. Yardımcılarımız olacak tabii ama çocuğumuzu biz büyütmek istiyoruz. Kurs gibi bir şey alacağız. İlkyardım gibi acil durumlarda
ne yapılması gerektiğini öğrenmek istiyoruz. Bir oğlumuz olacak. Kız olsaydı çok çektirebilirdim. Yani, erkek biraz daha rahat edecek. Kızı kısıtlayabilirdim. Ne bileyim, kıskanırmışım gibime geliyor; babalar kızlarını
kıskanır ya... Farklı bir bağ olduğunu söylerler.” HT