STRATEJİK Düşünce Enstitüsü (SDE), hiçbir kırmızı çizgisi olmayan, değiştirilemez maddesi bulunmayan, ordusu Türkiye Silahlı Kuvvetleri olarak tanımlanan, anadilde eğitim hakkı ve vicdani ret hakkı olan bir anayasa önerisinde bulundu. SDE’nin önerdiği anayasa değişikliğinde egemenlik “millet”ten alınarak “halka” verilirken, dini ve etnik gruplar için “tam demokrasi” talebi yer aldı. SDE’nin 6 ay boyunca toplumun farklı kesimlerinin temsilcilerinden 150 kişi ile yaptığı 6 ayrı tematik toplantı sonucunda hazırladığı anayasa teklifi, dün basın toplantısı ile kamuoyuna sunuldu.
 
Yeni bir sosyal barış mukavelesi
 
SDE Başkanı Prof. Dr. Yasin Aktay basın toplantısında yeni TBMM tarafından yapılması planlanan anayasanın “insan onuruna dayanan, vesayetsiz, tam demokratik, hukukun üstünlüğünü tesis eden, çoğulculuğu esas alan özgürlükçü” olmasını istedi. SDE İhtisas Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sacit Adalı da Türkiye’de yeni bir sosyal barış mukavelesi yapılması gerektiğini belirterek Türkiye’de 30 yıldır bir iç mücadele yaşandığına işaret etti. Adalı, “Olan bitenden ders alma zamanı. Çok büyük bedeller ödendi, barış zedelendi. Şimdi bunun revizyonu aşamasındayız” dedi. Prof. Dr. Doğu Ergil de anayasanın özgür olması halinde doğuracağı yasaların da özgürlükçü ve katılımcı olacağını söyledi. Ergil, “Anayasanın üzerinde bir otorite var; devlet. Bizim siyasi kültürümüz devleti baba olarak görür. Bu nedenle anayasanın doğuracağı çocukları (yasaları) devlet belirliyor. Biz baba olmasın, çocukları ana belirlesin istiyoruz” dedi.
 
Türkiye Silahlı Kuvvetleri
 
Yenİ anayasanın, devlet iktidarı karşısında insan haklarını güvence altına alması gerektiği belirtilen taslakta, önceliğin birey ve onun özgürlüğüne verilmesi istendi. Ordunun adının Türkiye Silahlı Kuvvetleri olması önerilirken, “TSK’yı vesayet tartışmalarının dışına çıkaracak düzenlemelere yer vermelidir. Bu çerçevede Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalıdır” dendi. Bireylerin dini inanç ve pratiklerini özgürce yapmasının önemine değinildi ve inanmayanların haklarının da korunması gerektiği ifade edildi. Taslaktaki bazı öneriler özetle şöyle:
 
Vatandaşlık tanımı etnik olmamalı
 
8Herkes, insan onurundan kaynaklanan, kişiliğine bağlı, vazgeçilmez ve devredilmez hak ve özgürlüklere sahiptir.
 
8 Herkesin hak ve özgürlüğünün sınırı, başkalarının hak ve özgürlükleridir.
 
 8Anayasa hükümlerinden hiçbiri devlete, insan haklarını yok etme veya bu anayasada belirtilen ölçülerden daha fazla sınırlandırma yetkisi vermez.
 
 8TC vatandaşlığı, devletle bireyler arasındaki hukuki bağı ifade eder. Vatandaşlık tanımı etnik temele dayanmamalıdır.
 
8Vatandaşlar arasında etnik köken, dil, din, mezhep, cinsiyet, ideolojik düşünce ve benzeri hiç bir ayırım gözetilemez.
 
8Herkes, kendi dini ve inancı doğrultusunda eğitim alma ve verme, eğitim kurumları oluşturma ve müfredatını belirleme hakkına sahiptir.
 
8Vicdani ret vatandaşlar için haktır. Kimse, dini ve felsefi inanç ve tercihlerine aykırı kamu hizmetlerine zorlanamaz.
 
8İfade özgürlüğü güvence altına alınmalıdır. İfade özgürlüğü şiddete çağrı, ırkçı, kin ve nefret söylemi, hakaret, özel yaşamı ihlal nedenleri dışında serbest olmalı.
 
8Yargı bağımsızlığının tesisi için öncelikle devletin ideolojik tarafsızlığının sağlanması gerekir.
 
İdeolojik ifadeler yer almamalı
 
8Askeri bürokrasinin siyasi sistemdeki ağırlığının sonucu olarak, Anayasaya dâhil edilen Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kaldırılması gerekir.
 
8Vesayetçi kurumlara yer verilmemeli. 
 
8Milli Güvenlik Kurulu anayasal kurum olmaktan çıkarılmalı, çalışmalarında siyasi iktidar tek belirleyici olmalıdır. Genelkurmay Başkanı dışında asker üyeye yer verilmemelidir. Dış savunma haricindeki tüm güvenlik birimleri İçişleri Bakanlığı’na bağlanmalıdır.
 
8Devrim Kanunları olarak nitelendirilen düzenlemelere yeni anayasada yer verilmemeli. Anayasada Atatürkçülük, Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk İlke ve İnkılapları gibi ideolojik ifadelere yer verilmemelidir.
 
8Tam demokrasinin kurumsallaşması açısından idari yapıda merkeziyetçiliği azaltacak ve yerel yönetimleri güçlendirecek anayasal ilkelere yer verilmelidir. 
 
8Siyasi parti kapatma sürekli başvurulan bir yöntem olmaktan çıkarılmalı, parti kapatma mümkünse kaldırılmalı ya da en azından zorlaştırılmalıdır.
 
8Herkes kültürel, bilimsel, dini ve sanatsal faaliyetlerinde anadilini kullanma, anadilinde eğitim, öğrenim ve kamu hizmeti görme hakkına sahiptir. Resmi dilin öğrenilmesi ve öğretilmesi, bu hakkın kullanımına engel değildir. 
 
 
star