Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'de vergi yükünün algılandığı kadar yüksek olmadığını, bu durumun dolaylı vergilerden kaynaklandığını vurgulayan Şimşek, bu durumla ilgili olarak bir de 'temel' fıkrası anlattı.

Şimşek, Türkiye'nin 2002 yılından çok daha farklı bir noktada yer aldığını, vergi yükünün birçok OECD ülkesine göre çok daha gerilerde olduğunu belirtti. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise, Türkiye'nin ekonomi alanında artık Avrupa'ya ders verdiğini söyledi.

Adana'da 'Vergi Rekortmeni' olan işadamları, Seyhan Oteli'nde organize edilen ödül töreniyle onurlandırıldı. Adana'da Seyhan Oteli'nde düzenlenen; 'Vergi Rekortmenleri Ödül Töreni'ne yoğun ilgi gösterilirken, katılımcılar arasında; Maliye Bakanı Mehmet Şahin, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Zihni Aldırmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, AK Parti Adana milletvekileri Necdet Ünüvar, Necati Çetinkaya ve Fatoş Gürkan, CHP Adana Milletvekili Ümit Özgümüş, MHP Adana milletvekilleri Ali Halaman ve Seyfettin Yılmaz ile çok sayıda davetli katıldı.

"TÜRKİYE'DEKİ VERGİ YÜKÜ ALGILANDIĞI KADAR YÜKSEK DEĞİL"

Burada konuşan Bakan Mehmet Şimşek, Türkiye'de vergi yükünün algılandığı kadar yüksek olmadığının altını çizerek, OECD'ye üye 34 ülkeden birinin Türkiye olduğunu hatırlatarak, bugün Türkiye'de toplanan tüm vergilerin GSMH'ye oranı yüzde 26 iken, OECD ülkelerinin ortalamasının yüzde 34 civarında olduğuna dikkat çekti. Şimşek, "Görüldüğü gibi vergi yükü GSMH oranı olarak yüksek değil, tam aksine en düşük ülkeler arasındayız. Türkiye hakikaten birkaç ülke hariç, hemen hemen en düşük ülkeler arasında. Gelir ve kazançlar içindeki vergi yükü OECD ülkelerinde yüzde 20 iken, bu rakam Türkiye'de yüzde 12. Yani neredeyse OECD ortalamasının yarısı kadar vergi topluyoruz. Son 10 yılda Türkiye'de vergi oranları yükseldi mi? Hayır. Aksine vergi oranlarını düşürdük. 2006 yılında Kurumlar Vergisi'ni, yüzde 30'dan yüzde 20'ye düşürdük" dedi.

"ŞİRKETLERİN ÜZERİNDEKİ VERGİ YÜKÜNÜ AZALTIYORUZ"
Geçmişte 100 TL kar elde eden bir şirketin, karının 30 TL'sini devlete 'vergi' olarak verdiğini hatırlatan Şimşek, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Aslında yüzde 33'tü, bir de fon vardı. Şimdi sadece 20 TL'sini devlete 'vergi' olarak veriyor. Karları dağıtırsa ne kadar vergi veriyordu? Yaklaşık olarak yüzde 65 vergi veriyordu. Bugün ne kadar ödüyor? Bugün 34 lirasını ödüyor. Şirketlerimizin dünyadaki rekabet gücünü artırmak için, üzerilerindeki vergi yükünü azaltmak için hakikaten çok ciddi adımlar atmışız. 2002 yılında Türkiye vergi yükünde şirket kazançlarında, OECD ülkeleri arasında birinci sıradayken, şimdi sonlarda yer alıyor. Kurumlar Vergisi'nde de aynı durum söz konusu. Peki ya Gelir Vergisi? Sadece şirketler üzerindekini değil, çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünü de azalttık. Yine OECD ülkeleriyle karşılaştırırsak, 2002 yılında üç dilim itibariyle en yüksek vergi oranına sahip ülkelerden biri Türkiye'ydi, biz bunu indirdik. Şimdi OECD ortalamalarının oldukça altındayız."

4 ÇOCUKLU VE EŞİ ÇALIŞMAYAN ASGARİ ÜCRETLİ VERGİ ÖDEMİYOR

Türkiye'de çalışanların yüzde 45'ini asgari ücretlilerin oluşturduğu bilgisini veren Şimşek, ortaya konulan çalışmalarla birlikte en düşük vergi diliminde yer alan asgari ücret üzerindeki vergi yükünü azalttıklarını, bu kapsamda da 4 çocuklu ve eşi çalışmayan için vergi oranını yüzde sıfıra indirdiklerini belirtti. Şimşek, "Aslında asgari ücret üzerindeki gelir vergisi yüzde 12.8 oranındaydı. Biz bunu yüzde 0 ile yüzde 5.5 arasında düşürdük. Hem gelir, hem de kazançlar üzerindeki vergileri çok ciddi oranda azalttık. Çalışanlarımız ile birlikte sanayicinin üzerindeki vergi yüklerini aşağıya çektik. Görülüyor ki, vergi yükü özellikle asgari ücret üzerinde çok ciddi oranda azaltıldı" ifadesini kullandı. 2002 yılında Türkiye'de ücretler üzerindeki vergi yükü yüzde 43 iken, bugün bu oranın yüzde 35.9'a gerilediğine dikkat çeken Şimşek, istihdam üzerindeki vergi yükünü düşürme noktasında kararlı olduklarını ifade etti.

"YÜKSEK VERGİ ALGISI DOLAYLI VERGİLERDEN KAYNAKLANIYOR"

Tüm bunların yanında gecikme zammı ve tecil faiz oranlarını da düşürdüklerini kaydeden Şimşek, 2002 yılında gecikme oranı aylık 7, yıllık yüzde 84 iken, bugün bu oranın aylık 1.4, yıllık da 16.8'e gerilerken, tecil faiz oranının da yüzde 60'dan, yüzde 12'ye düşürüldüğünü açıkladı. Türkiye'deki yüksek vergi algısının, dolaylı vergilerden kaynaklandığını savunan Bakan Şimşek, "Şu anda AB üyesi ülkeler arasında en düşük oranlardan bir tanesi. Ama yüzde 18 sadece belli ürünlere uygulanıyor. Türkiye'nin ortalama efektif KDV oranı yüzde 14.4, AB'nin ortalaması yüzde 21. Peki biz KDV'de indirime gittik mi? Gittik. Tekstilde, eğitimde, sağlıkta ve turizmde. Bu önemli 4 temel sektörde yüzde 18'den yüzde 8'e indirdik. AB ülkelerinde KDV oranları yükselirken, Türkiye'de düşük kaldı. Neden peki Türkiye'de verginin yüksek olduğu yönünde yargı var? Türkiye'de dolaylı vergiler nispeten yüksek. Ama bu dolaylı vergilerin çok yüksek olduğundan çok, dolaysız vergilerin düşük kalmasından kaynaklanıyor. Türkiye dolaylı vergilerin toplamında iddia edildiği gibi yüzde 65 değil, yüzde 47.9 civarında bir vergiyle karşı karşıya. Dolaylı vergiler yüzde 60-70 değil. Ama bu da OECD ülkeleri arasında oldukça yüksek bir oran" diye konuştu.

"AKARYAKITTAKİ VERGİLER YÜKSEK AMA VERGİYİ ARTTIRDIĞIMIZ YANLIŞ"

Önümüzdeki dönemde vergiyi tabana yayarak, bu oranları da makul seviyeye getireceklerinin mesajını veren Mehmet Şimşek, Türkiye'de akaryakıttaki vergilerin çok yüksek olduğunu kabul etti, ancak söz konusu vergileri yükselttiklerine yönelik eleştirilerin ise doğru olmadığı uyarısında bulundu. Şimşek, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "2002 yılında 100 liralık benzin alsanız bunun 70 lira 20 kuruşu hazineye geliyordu. Şimdi yaklaşık 58 lirası hazineye geliyor. Bu oran yüksek ama 'vergi yükünün yükseldiği' algısı yanlış. Sadece onu söylemek istiyorum. Motorinde de böyle. Yüzde 59 civarında vergi yüküne sahibiz ve OECD ülkeleri arasında ilk sıradayız. 2002 yılında yüzde 48 civarında. Sigarada vergiyi yükselttik, evet. Ama dikkat edin, birçok ülke tütün ürünlerinde vergiyi yüksek tutuyor. Türkiye'de de artırılması doğru bir politikadır."

"SİGARADA VERGİ YÜKÜNÜ BİZ YÜKSELTTİK"
Benzin ve motorindeki vergi oranlarının 2002-2011 yılları arasındaki değişimini ortaya koyan Şimşek, konuşmasını da şöyle sürdürdü; "Sigarada vergi yükünü biz yükselttik. Hakikaten sigarada yüksek vergi yüküne sahip ülkelerden biriyiz. Dikkat edin, aslında birçok ülke sigaradaki vergi yükünü yüksek tutuyor, Türkiye'de de yüksek tutulması doğru bir yaklaşımdır. Alkollü içkilerde vergi yükü artmıştır, doğrudur." Türkiye'nin her alanda olduğu gibi teknoloji alanında da kendisini geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, bu kapsamda da ortaya konulan çalışmalarla birlikte Özel İletişim Vergisi'ni yüzde 15'ten yüzde 10.5'e düşürdüklerini ifade etti. Cep telefonlarından internete erişimde yüzde 25'iken, bugün yüzde 5 oranına gerilediğini dile getiren Bakan Şimşek, Özel İletişim Vergisi'nde de düşük olduğuna işaret ederek, bunun yanında gerek dolaylı vergiden kurumsala, gerek özel iletişimden gelir vergisine kadar neredeyse hemen her alanda düşüşler yaşandığını vurguladı.

"VATANDAŞIN VERDİĞİ VERGİNİN HESABINI SORMASI DOĞRU"

Şimşek, "Türkiye'de vergi yükünün çok yüksek olduğu algısı doğru değil. Verginin nerede harcandığını iyi bilmemiz gerekiyor. Bu konuda vatandaşın ödediği verginin hesabını sorması doğru. Yakında Meclis'e tasarı götüreceğiz. 'Vatandaş Bütçe Rehberi', 'Vatandaş Bütçe Harcama Rehberi' gibi raporlar üretmek istiyoruz. Bu vergiler nereden toplanıyor, nerelere harcanıyor, bunları hazırlayacağız. Şimdi yapıyoruz ve paylaşıyoruz ama daha sağlıklısını yapacağız. Ben bunu çok önemsiyorum. Vatandaş hesabını sorabilmeli. İcracı bakanlıklar içerisinde en fazla para, Milli Eğitim Bakanlığı'na gidiyor. 56 milyon lira ile. Diğeri ise Sağlık Bakanlığı. Eğitim geleceğe yatırım, sağlık çok önemli. Son yıllarda alt yapı yatırımları ön plana çıktı. Çok ciddi kaynak ayırıyoruz. Türkiye'de eğitimi ve sağlığı, yatırımlarda öncelendirdik. Verdiğiniz vergiler doğru yerlere gidiyor, hakikaten. 2011'de biz 100 lira vergi toplamışız, yüzde 16.6 lirasını faize ödemişiz, gerisini ise millete harcamışız" dedi.

BAKAN ŞİMŞEK'TEN VERGİYE 'TEMEL' FIKRALI ÖRNEK

Türkiye'deki vergilerle ilgili olarak bir fıkrada anlatan Şimşek, "Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır. Devletin topladığı vergi dağılımını tartışırlar. Konuşmacılardan biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel. Ortaya bir fikir atılır. Halktan toplanan vergiler nasıl dağıtılacak? Amerikan vatandaşı söz alır; 'Bizim Amerika'da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız. Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız' derken, Avrupalı söz alır ve; 'Bizim Avrupa'da başka ama ona benzer bir uygulama yaparız. Önce yere bir daire çizeriz. Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarında kullanırız' der. Sıra bizim Temel'e gelir ve başlar anlatmaya; 'Ula uşaklar ne güzel anlattınız. Keşke biz de sizin bu çalışkanlığınızı alsak. Bizim öyle bir uygulamamız yok. Bizde daha kısa oluyor. Bir kere öyle yere çizgi çizmeyiz. Biz de hükümet halktan vergileri toplar; atar havaya, yere düşenleri kendilerine harcama yaparlar. Havaya kalanlar halka hizmet olarak geri döner.' Temel'in o fıkrası bugünün Türkiye'sinde artık geçerli değil. Artık bunun değişmesi lazım. 2002 yılında Türkiye'de kazanılan her 100 liranın 86'sı vergi olarak ödenirken, 2011 yılında bu rakam 16.5 liraya düştü" diye konuştu.

"CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK VERGİ İNDİRİMİNİ YAPTIK"

Yeni 'Teşvik Sistemi' hakkında da açıklamalarda bulunan Mehmet Şimşek, yeni sistemle birlikte artık Türkiye'nin dört bir yanına teşvikin gittiğini, ancak burada yeni ve farklı bir sistemle karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Yeni 'Teşvik Sistemi' ile birlikte aynı zamanda da 'Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi indirimini' de onaylamış olduklarını savunan Şimşek, "Teşvik demek aslında vergiden vazgeçmek demektir. İşin özü bu. Başka türlü bu işi yürütemezsiniz. Sayın Başbakanımız tarafından açıklanan yeni teşvik sistemi, Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi indirimidir. Sistem ile birlikte bölgesel farklılıkları tamamen ortadan kaldırırken, sadece emek yoğun ve basit ürünlerde yani plastik gibi alanlarda farklılıklar var. Eğitim ve sağlık alanındaki tüm yatırımları 5. bölgeye alırken, yüzde 50'si ithal girdi ile üretilen ürünleri de 5. bölgeye aldık" ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE ARTIK AVRUPA'YA EKONOMİDE DERS VERİYOR"
Bugün Türkiye'nin bir 'cazibe merkezi' ve 'örnek bir ülke' konumuna geldiğini, bu duruma sağlanan ekonomik ve siyasi istikrarın önemli bir etkisi olduğunu kaydeden Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da, "Türkiye, sağlanan siyasi istikrarın ardından itibarlı bir ülke konumuna geldi. Türkiye gelişen ekonomisi, siyasi istikrarı ile tarihi ve kültürel bağlantıları ve coğrafi konumu itibariyle önemli bir kavşak. Bu neyi sağladı? Dünyanın ekonomik krizle boğuştuğu bir dönemde Türkiye ekonomisinin, geçtiğimiz 2011 yılında yüzde 8.5 gibi rekor seviyesinde büyümesini sağladı. Bugün baktığımızda Türkiye'deki bütçe açığı yüzde 1.3. Bu oranla birçok Avrupa Birliği ülkesinden çok daha iyi bir konumdayız. Ekonomi alanında adeta Avrupa'ya ders veriyoruz. Performansımızın artmasında mali disiplinin önemi büyük" diye konuştu.

"ONLAR 10 YIL SONRASINI BİLMEZKEN, BİZ 2023'E HAZIRLIK YAPIYORUZ"

Türkiye'de işsizliğin azaltılması, bunun yanında istihdamın da arttırılması gerektiğinin altını çizen Çağlayan, bunu sağlayacak siyasi ve ekonomik istikrarın da olduğunu anlattı. Yunanistan'da yaşananları örnek veren Çağlayan, Yunanistan başta olmak üzere İtalya ve İspanya gibi ülkelerde yaşanan ekonomik krizin ardından gelecek 10 yılda neler olacağı ya da ne yapılacağını hiç kimsenin kestiremediğini, ancak Türkiye'de tam tersi bir tablonun öne çıktığını söyledi. Bakan Çağlayan, Türkiye'de gelecek 10 yılın değil, 2023 yılının Türkiye'sini inşa etmeye çalıştıklarını, bu noktada da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılına denk gelen 2023 yılı için; dünyanın en büyük 10 ekonomisi olma gibi birçok hedefin ortaya konulduğunu ve söz konusu hedeflerin gerçekleştirilmesi adına ardı ardına adımlar atıldığını dile getirdi. Çağlayan, Türkiye'yi 'küresel bir güç' haline getirirken, demokrasisini güçlendirmek, siyasi ve ekonomik alanda sağlanan istikrarını sürdürmeye çalıştıklarını, bu konuda da yeni teşvik sisteminin önemli bir noktada yer aldığını vurguladı.

"BUGÜNE KADAR UYGULANAN TEŞVİK SİSTEMLERİ YANLIŞTI"
Tükiye'de bugüne kadar uygulanan teşvik sistemlerinin yanlış olduğu gibi kaynakların doğru yerde kullanılmayarak, paranın çarçur edildiği yorumunda bulunan Zafer Çağlayan, bu duruma bir son verip, Türkiye'nin hangi alanda neye ihtiyacı varsa ona teşvik vermeye gayret ettiklerini belirtti. Türkiye'deki enerji sisteminde de bir takım hata ve yanlışların olduğu yorumunda bulunan Zafer Çağlayan, Türkiye'nin bugün doğalgazda dışa bağımlı hale getirildiğini, bu duruma son verme noktasında da çaba ve girişimler içinde olduklarını belirterek, Mersin ve Sinop'a kurulacağı açıklanan nükleer santralleri savundu.

"YATIRIMCININ HER ZAMAN YANINDAYIZ"

Reel sektöre her türlü yardımı yapabilme adına, devletin tüm imkanlarını yatırımcılar için seferber ederken, onlara her türlü yardım ve desteği vermeye çalıştıklarını kaydeden Vali Hüseyin Avni Coş, kentteki büyük firmaların merkezlerinin Adana dışında olduğunu, bu nedenle de önemli bir vergi kaybı yaşandığını, söz konusu firmaların merkezlerinin Adana olması konusunda ortak bir çalışma ortaya koyduklarını anlattı. Adana Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Gizer de, dünyadaki birçok ülke ekonomik krizle boğuşurken, Türkiye'nin bu alandaki başarısının önemli olduğunu ifade ederek, bu alanda yapılan çalışmaların asla son nokta olarak görülmemesi uyarısında bulundu. Konuşmaların ardından 'Vergi Rekortmenleri Ödül Töreni'ne geçildi.