Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, akaryakıt ürünleri başta olmak üzere Türkiye"de vergi yükünün yüksek olduğu yönünde bir algı olduğuna dikkat çekerek, bu algının dolaysız vergi gelirlerinin düşük olmasından kaynaklandığını, buna karşın Türkiye"de vergi yükünün düşük olduğunu belirtti.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Genel Kurulu"nda 2011 Yılı Bütçe sunuş konuşmasını yaptı. Türkiye"de merkezi yönetim ve mahalli idareler tarafından tahsil edilen vergiler ile sosyal güvenlik primleri toplamının milli gelire oranının, yani vergi yükünün düşük olduğunu söyleyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2008 yılında OECD ortalaması yüzde 35.8 iken Türkiye"de bu oranın yüzde 23.5 olduğunu ifade etti.

Bu oran ile Türkiye"nin OECD ülkeleri arasında vergi yükü sıralamasında Meksika'dan sonra en düşük ikinci ülke olduğunu belirten Bakan Şimşek, “O zaman vergilerin yüksek olduğu algısı nereden kaynaklanıyor? Bu algıya dolaysız vergi gelirlerinin düşük olması, dolayısıyla toplam vergi gelirleri içerisinde dolaylı vergilerin payının yüksek olması neden olmaktadır. Oysa 2008 yılında OECD ülkeleri ortalamasının yüzde 10.9 olduğu dolaylı vergilerin milli gelire oranı ülkemizde yüzde 10.8'dir. Türkiye, bu oranla OECD ülkeleri arasında 15'inci sırada yer almaktadır. Türkiye"de problem dolaysız vergi gelirlerinin düşüklüğüdür. Bunları artırmak için tedbirler aldık. Sonuçları önümüzdeki günlerde göreceksiniz” dedi.

-“AKP HÜKÜMENDE MAKTU VERGİLERDEKİ ARTIŞLAR YENİDEN DEĞERLEMENİN ÇOK ALTINDA TUTULDU”-

Akaryakıt başta olmak üzere, bazı ürünlerdeki vergilerin yüksek oranda artırıldığına dair bir algıya işaret eden Bakan Şimşek, “Bilindiği üzere mal ve hizmetlerden alınan maktu vergilerin yeniden değerleme oranı kadar artırılması normal bir uygulamadır. Buna rağmen, AK Parti Hükümetleri döneminde, maktu vergilerdeki artışlar yeniden değerleme artış oranının çok altında tutulmuştur. Bu dönemde yeniden değerleme oranında yaklaşık yüzde 230 oranında artış olmasına rağmen maktu vergi artışı; birada yüzde 133, motorinde yüzde 120, benzinde yüzde 111, rakıda yüzde 108 ve şarapta yüzde 65 olmuştur. Zira 100 TL"lik benzinin 2002 yılı Aralık ayı itibarıyla yaklaşık 70 TL"si vergi iken bugün yaklaşık 65 TL"si vergidir. Aynı şekilde 100 liralık motorinin 2002 yılı Aralık ayı itibari ile yaklaşık 60 TL"si vergi iken bugün 55 TL"si vergidir. Dolayısıyla biz akaryakıt ürünlerindeki vergi yükünü artırmadık, aşağı çektik. Üstelik 2005-2007 yılları arasında artan petrol fiyatlarına rağmen vergilerde hiçbir artış yapmadık” diye konuştu.

-“EMEKLİLERİN MAAŞI YÜKSEK DEMEDİM”-

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Ben hiçbir şekilde emeklilerin maaşı yüksek demedim” dedi. Bugün bazı gazetelerde İspanyol gazetesinde yer alan bir haberin kullanıldığına işaret eden Bakan Şimşek, bu haberle ilgili tekzip yayınlayacağını söyledi. (İspanyol gazetesinin haberinde Bakan Şimşek"in “bazı emekliler son maaşlarının yüzde 106"sına kadar maaş alıyor. Bir çılgınlıktır” şeklindeki sözler söylediğine yönelik açıklamaları yer verilmişti.) Bakan Şimşek, 2011 yılı bütçesinin kamu görevlilerini ve emeklileri gözeten bir bütçe olduğunu söyleyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, açıklamalarında şu noktalara dikkat çekti:
“Geçmişteki popülist yaklaşımlar olmasaydı bugün emeklilerimize daha fazla imkan sağlayabilirdik. Ben hiçbir şekilde emeklilerimizin maaşlarının yüksek olduğunu ifade etmedim. Şu bir gerçek: Keşke imkanlarımız olsa. İmkanlarımız oluşuyor. Emekliler çok daha fazlasını hak ediyorlar. Çok daha fazlasını vereceğiz.”

Çalışan, emekli ve dar gelirli vatandaşlarımızın mali durumlarının 2002 yılına göre iyileştiğini, gelirlerinde reel artışlar olduğunu açıkça ortaya koyduğunu dile getiren Şimşek, Türkiye büyüdükçe memuruma, işçiye, emekliye, esnafa artan refahtan daha fazla pay vereceklerini aktardı.

-“REEL KESİMİ DESTEKLEYEN BİR BÜTÇE”-

2011 yılı bütçesinin reel kesimi destekleyen bir bütçe olduğunu belirten Bakan Şimşek, 2010 yılsonu itibarıyla esnaf ve sanatkara kullandırılan düşük faizli kredi için bütçeden sağlanan 150 milyon TL faiz sübvansiyonu tutarını 2011 yılında yüzde 118 oranında artırarak 327 milyon TL'ye çıkardıklarını söyledi. Esnaf ve sanatkarlara 2002 yılında Halk Bankası aracılıyla kullandırılan kredi tutarının 153 milyon TL iken bu tutarın Eylül sonu itibarıyla 3.3 milyar TL'ye yükseldiğini vurgluadı. Bu dönem içinde verilen kredilerin yaklaşık 22 kat arttığını ifade eden Bakan Şimşek, 2002 yılında 5 bin TL olan kredi limitinin 35 bin ve 50 bin TL'ye yükseldiğini kaydetti. 2002 yılında kredi kullanan esnaf sayısının 63 bin 520 iken 2010 yılında yaklaşık dört kat artarak 237 bine çıktığını ifade eden Bakan Şimşek, “2002 yılında kullandırılan kredilerin faiz oranı yüzde 59 seviyelerindeyken 2010 yılında bu oran yüzde 5'e kadar düşmüştür. Bu hükümetimizin verdiği faiz desteği sayesinde olmuştur. 2010 yılı sonu itibarıyla çiftçilerimize düşük faizli kredi kullandırımı için verdiğimiz 300 milyon TL'lik desteği, yüzde 158 oranında artırarak 2011 yılında 776 milyon TL'ye yükseltiyoruz. Tarımsal kredi faiz desteğimiz sayesinde, Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri çiftçimize yüzde 0'dan yüzde 13'e kadar değişen oranlarda faiz ile kredi kullandırmaktadır. 2010 yılı Eylül sonu itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi toplamı 10.1 milyar TL'ye, tarım kredi kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi toplamı ise 2.2 milyar TL'ye ulaşmış ve söz konusu uygulamadan yaklaşık 1 milyon 128 bin tarımsal üretici faydalanmıştır. 2002 yılında 550 bin çiftçi kredi kullanmışken bu sayı 2010 yılında iki katını aşarak 1 milyon 135 bine ulaşmıştır” diye konuştu.

-“TÜRKİYE İÇİN TAHMİN EDİLEN YÜZDE 8 CİVARINDA BÜYÜME BÜYÜK BAŞARI”-

Mevcut kırılganlıklara karşın dünya ekonomisinin toparlanmaya devam ettiğini vurgulayan Bakan Şimşek, 2010 yılında gelişmekte olan Asya ülkelerinde yüzde 9.4'lük, Latin Amerika ülkelerinde yüzde 5.7'lik, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 3.7'lik bir büyüme öngörüldüğünü belirtti. Türkiye için IMF'nin 2010 yılı büyüme tahmininin yüzde 7.8, OECD'nin tahmininin ise yüzde 8.2 olduğunu belirten Şimşek, Türkiye ekonomisinin bu performansının asıl olarak gelişmekte olan Avrupa ülkeleri ile kıyaslanmasının daha doğru olacağını bildirdi. Şimşek, bu açıdan Türkiye için tahmin edilen yüzde 8 civarındaki büyümenin büyük bir başarı olduğunu dile getirdi.

-“KRİZE KARŞIN KAMU BİLANÇOLARINDA KALICI BİR TAHRİBAT YAŞANMADI”-

Türkiye kamu borç dinamikleri yönünden dünyadan bir ayrışma içerisinde olduğunu söyleyen Bakan Şimşek, krize rağmen kamu bilançolarında kalıcı bir tahribat yaşanmadığını, hiçbir bankanın batmadığını vurguladı. Genişletici maliye politikasının sınırlı tutulduğunu belirten Şimşek, “Türkiye, 2010'da borç stokunun milli gelire oranını bir önceki yıla göre en fazla azaltan Avrupa ülkesi olacaktır. Hatta Avrupa Komisyonu'nun son raporuna göre İsveç hariç tüm Avrupa'da borç stokları artacaktır. 2010'da Türkiye'de borç stokunun milli gelire oranı yüzde 40 civarında olacaktır” dedi.

-“BAZI ÜLKELERDE BANKACILIK SEKTÖRÜ OLAĞANÜSTÜ KAYNAKLARLA AYAKTA DURUYOR”-

Küresel toparlanmanın önündeki bir başka risk unsurunun da bankacılık ve finans sektörü olduğuna dikkat çeken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bazı ülkelerde bankacılık sektörünün halen merkez bankalarının ve hükümetlerin sağlamış olduğu olağanüstü kaynaklarla ayakta durduğunu, kredi verme konusunda çekingen davrandığını kaydetti. Bazı ülkelerde bankacılık sektöründeki tahribatın hala devam ettiğini ifade eden Bakan Şimşek, ABD'de de 2009 yılında 140 bankanın, 2010 yılı Kasım ayına kadar ise 149 bankanın battığını vurguladı. Bankacılık sektörünün tekrar güçlü bir yapıya ulaşması uzun zaman alacağını söyleyen Bakan Şimşek, yakın zamanda açıklanan Basel III kararlarında 2013-2018 yılları arasında, bankaların sermaye yeterlilik oranlarını kademeli olarak yüzde 8.5'e çıkarmalarının öngörüldüğünü aktardı. Şimşek, Türk bankacılık sisteminde ise mevcut uygulama çerçevesinde sermaye yeterlilik oranının Ekim ayı itibarıyla yüzde 19.6 olduğunu kaydetti. Şimşek, “Türkiye için Basel III çerçevesinde bir hesaplama yapılacak olursa yüzde 17 civarında bir rakam ortaya çıkmaktadır. Bu oran, Türk bankacılık sisteminin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir” diye konuştu.

-“İLK 3 ÇEYREKTE YÜZDE 8.9"LUK BÜYÜMEYLE TÜRKİYE DÜNYADA ÜST SIRALARDA YER ALDI”-

Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye ekonomisinin kriz sürecinde aldığı proaktif önlemlerin de katkısıyla, dünyadan pozitif yönde ayrışarak hızlı bir toparlanma sürecine girdiğini belirtti. Bu ayrışmanın büyümede, istihdamda, kamu finansman dengelerinde, derecelendirme kuruluşlarının verdiği kredi notlarında ve ülke risk primi gibi temel göstergelerde kendini açık bir şekilde gösterdiğini vurgulayan Bakan Şimşek, Türkiye ekonomisinin, bu yılın ilk üç çeyreğinde kaydettiği yüzde 8.9'luk büyüme performansıyla dünyada üst sıralarda yer aldığına dikkat çekti.

-"SANAYİNİN ÇARKLARI GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE DÖNÜYOR”-

Türkiye"nin, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkelerden biri olmayı sürdürdüğünü belirten Bakan Şimşek, mevsimsellikten arındırılmış GSYH verilerine bakıldığında Türkiye'nin kriz öncesinden daha iyi bir durumda olduğunu vurguladı. AB'de hala ekonomisi daralan ülkeler bulunduğunu belirten Şimşek, Türkiye'nin yüzde 6 büyüdüğü 2009'un son çeyreğinde 24 AB ülkesinin daraldığını bildirdi. Aynı şekilde Türkiye'nin yüzde 11.8 büyüdüğü 2010'un ilk çeyreğinde 13 AB ülkesinin daraldığını söyleyen Bakan Şimşek şu açıklamalarda bulundu:

“Bizim yüzde 10.2 büyüdüğümüz bu yılın ikinci çeyreğinde ise AB'de daralan ülke sayısı 4'tür. Krizin olumsuz etkilerini büyük ölçüde üzerinden atan Türkiye ekonomisinin 2010 yılını yüzde 6.8'lik bir büyüme oranıyla tamamlayacağını öngörüyoruz. Bu ihtiyatlı bir tahmindir.2010'un dördüncü çeyreğine ilişkin veriler güçlü görünümün devam ettiğini göstermektedir. Sanayi üretim endeksi 2010 yılı Ekim ayında tüm zamanların rekorunu kırarak 128.9 seviyesine ulaşmıştır. Benzer şekilde, imalat sanayi kapasite kullanım oranı 2010 yılı Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 6.1 puan artarak yüzde 75.9 seviyesine ulaşmıştır. Bu oran, krizden bu yana en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu gelişmeler, sanayimizin çarklarının yeniden güçlü bir şekilde döndüğünü göstermektedir.”

-“ENFLASYON DÜŞECEK”-

Yılın ilk aylarında gıda fiyatlarının etkisi ile yükselişe geçen enflasyon son aylardan itibaren düşüş trendine girdiğine dikkat çeken Bakan Şimşek, manşet enflasyonun Kasım ayı itibarıyla yüzde 7.3 düzeyinde gerçekleştiğini hatırlattı. Gıda, tütün, enerji ve altın kategorilerini hariç tutan çekirdek enflasyonun (I endeksi) ise yüzde 2.5 oranı ile en düşük düzeyine indiğinin altını çizen Şimşek, önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüşün devam edeceğinin tahmin edildiğini söyledi.

-"TÜRKİYE, IMF"YE BORÇLARINI 6.5 MİLYAR DOLARA DÜŞÜRDܔ-

Kriz döneminde birçok ülkenin Merkez Bankası kaynaklarına başvururken Türkiye"nin, tam aksine bu dönemde kamu bankalarına ve Merkez Bankasına 2001 krizi sonrası verilen kağıtlar nedeniyle oluşan borçları geri ödediğini hatırlatan Bakan Şimşek, “Yine kriz döneminde birçok ülke hazinesi IMF kaynaklarına başvururken biz IMF'den borç almadık tam aksine geçmişten gelen borçları azalttık. 2002 yılında 22 milyar dolar olan IMF'ye borcumuzu Ekim 2010 itibarıyla 6.5 milyar dolara düşürdük” dedi.

-“KRİZİN FATURASINI HALKA ÇIKARMADIK”-

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Biz krizin faturasını halka çıkarmadık” dedi. Son 60 yılın en büyük krizini aldıkları tedbirlerle atlattıklarını söyleyen Bakan Şimşek, ama daha da önemlisi bu dönemde krizin faturasını halka çıkarmadıklarını bildirdi. Kriz süresince Türkiye'nin ihtiyacı olan öğretmen, doktor, polis alımına devam ettiklerini kaydeden Bakan Şimşek, kamu çalışanlarına ve emeklilere enflasyonun çok üzerinde maaş artışları yaptıklarını, Türkiye"yi karayolları, demiryolları, havalimanları, hastaneler, üniversiteler ve okullar ile donatmaya devam ettiklerini ifade etti.

Ancak dünyada birçok ülkenin krizin faturasını doğrudan doğruya vatandaşına çıkardığına dikkat çeken Bakan Şimşek, bu süreçte, birçok ülkede maaşların dondurulduğunu, hatta bazılarında düşürüldüğünü belirterek, emeklilik yaşı ve vergi oranlarının artırıldığını ve yeni vergilerin uygulamaya konulduğunu dile getirdi.

-“HIZLI BÜYÜME VE REEL DÖVİZ KURUNUN DEĞERLENMESİ CARİ AÇIĞI ARTIRIYOR”-

Cari açığın, hızlı büyümenin gerçekleştiği 2010 yılının ilk 9 ayında kümülatif olarak 32.5 milyar dolar seviyesine çıktığını belirten Bakan Şimşek, bu sene cari açığın 40 milyar dolar civarında olmasını ve GSYH'ye oranının yüzde 5.4 olarak gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti. Önümüzdeki dönemde, iç talepteki güçlü toparlanmanın zayıf dış taleple birleşmesini ve emtia fiyatlarındaki olası artışla birlikte cari açığın GSYH'ye oran olarak bu seviyelerde seyretmesini beklediklerini söyleyen Bakan Şimşek, son dönemde yükselen enerji fiyatları, hızlı ekonomik büyüme ve reel döviz kurunun değerlenmesi cari açığın artışında belirleyici olduğunu vurguladı. Bakan Şimşek, bu unsurların yanı sıra, yeterli sermaye birikiminin ve ölçek ekonomilerinin olmaması, düşük verimlilik gibi unsurlar nedeniyle ithal girdi kullanımının ve dolayısıyla cari açık arttığını kaydetti.

-“TÜRKİYE HIZLI BÜYÜDÜĞÜ HER DÖNEMDE CARİ AÇIK VERMİŞTİR”-

Türkiye ekonomisinde büyüme oranları ile cari açık arasında doğrudan ve güçlü bir ilişki de bulunduğunu aktaran Bakan Şimşek, “Türkiye"nin hızlı büyüdüğü her dönemde cari açık vermiştir. Çünkü yurt içi tasarruf oranlarımız düşüktür. Yurt içi tasarrufların yatırımları finanse etmekte yetersiz kalması, yatırımların bir bölümünün yurt dışı tasarruflar ile karşılanmasına, başka bir ifadeyle cari açık verilmesine neden olmaktadır. Orta ve uzun vadede cari açığı daha makul seviyelere düşürmek için Türkiye"nin yurt içi tasarruf oranlarını artırması, enerjide dışa bağımlılığı azaltması, katma değeri yüksek mal ve hizmet üretiminde yoğunlaşması ve beşeri sermayesini güçlendirmesi gerekiyor. Hükümetimiz cari açığı orta ve uzun vadede daha iyi yönetilebilir seviyelere çekmek için ne gerekiyorsa yapmıştır ve yapmaya devam edecektir” dedi. Bakan Şişmek, cari açığa ilişkin olarak şu açıklamalarda bulundu:

“Aslında enerji hariç tutulduğunda en kötü yılımızda bile yüzde 1"ler civarında cari açık verilmiş. Şu son döneme bakıldığında, enerji dışarıda utulduğunda Türkiye"de ödemeler dengesinde bir fazla var. Açık söz konusu değildir.”

-“TOPARLANMANIN KALICI OLMASINI SAĞLAYACAĞIZ”-

Gerçekleştirdikleri yapısal reformlar ve uygulanan proaktif maliye politikaları sayesinde, ekonomide başlayan toparlanmanın kalıcı olmasını sağlayacaklarını söyleyen Bakan Şimşek, “Biz, ülkemizin sorunlarına uzun vadeli çözümler üretiyoruz. Popülist politikalar ve seçim ekonomisi uygulamıyoruz. Makroekonomik istikrar ve mali disiplin önümüzdeki dönemde temel önceliğimiz olmaya devam edecektir.Bu anlayışla, 2011 yılı bütçesini de, dünyada oluşan yeni ekonomik konjonktürü dikkate alan, reel ekonomiyi destekleyen ve aynı zamanda sosyal yönü güçlü bir bütçe olarak hazırladık” şeklinde konuştu.

-“EN DÜŞÜK DEVLET MEMURU MAAŞIYLA 51 KİLO DANA ETİ ALINIYOR”-

Bakan Şimşek, 2010 yılı Kasım ayı itibarıyla en düşük devlet memuru maaşı ile 2002 Aralık ayına göre daha fazla mal ve hizmet satın alınabildiğini ifade etti. En düşük devlet memuru maaşı ile satın alınabilen bazı ürünlere ilişkin mukayeseli bilgiler veren Bakan Şimşek, 2002 yılı Aralık ayında en düşük devlet memurunun maaşı ile 45 kilo dana eti alırken, 2010 yılı Kasım ayında 51 kilo aldığını ifade etti. Bakan Şimşek"in açıklamaları muhalefetin tepkilerine neden oldu.

-“11 AYLIK BÜTÇE AÇIĞI TAHMİNİMİZDEN DE DÜŞÜK”-

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2009 yılı Kesinhesabı ile 2010 yılı Gerçekleşme Tahmini ve 2011 yılı Bütçesine yönelik açıklamalarda da bulundu. Kesinhesap Kanunu Tasarısı"nın görüşüleceği 2009 yılı bütçesinde, bütçe giderlerinin 268.2 milyar TL, bütçe gelirlerinin 215.5 milyar TL ve bütçe açığının 52.8 milyar TL düzeyinde gerçekleştiğini vurguladı. 2009 yılında faiz giderlerinin 53.2 milyar TL, faiz dışı fazlanın ise 440 milyon TL olarak gerçekleştiğini kaydetti. 2010 yılsonu gerçekleşme tahminlerimiz ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek, “Orta Vadeli Program çalışmaları sırasında 2010 yılsonu itibarıyla bütçe açığının 44.2 milyar TL olacağını tahmin etmiştik. Bu tutar GSYH'nin yüzde 4'ü kadardır. Ancak 11 aylık bütçe sonuçlarına baktığımızda, bütçe açığının tahminimizden de düşük düzeyde gerçekleşmesi mümkün görülmektedir. Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmamda belirttiğim gibi başta ulaştırma olmak üzere yatırımlara ilave ettiğimiz 11 milyar TL olmasaydı 2010 yılı bütçe açığımız daha da aşağılarda gerçekleşecekti. Bu noktada AK Partinin iktidarda bulunduğu 8 yıllık dönemdeki ortalama bütçe açığı ile bu dönemden önceki 8 yıllık bütçe açığını kıyasladığımızda bütçe performansımızı net bir biçimde görmekteyiz. 1995-¬2002 döneminde ortalama bütçe açığı yüzde 8.2 düzeyinde iken 2003-2010 döneminde ise bu oran sadece yüzde 3.6 düzeyindedir” dedi.

-YATIRIMLAR İÇİN BAŞLANGIÇ ÖDENEĞİ 26 MİLYAR TL-

2011 yılında da yatırımlar için başlangıç ödeneği olarak 26 milyar TL kaynak ayırdıklarını belirten Şimşek, “Bu tutar 2010 yılında yaptığımız yatırım harcamalarından düşüktür. Ancak gelir hedefimizi aşmamız durumunda oluşacak imkânları 2010 yılında olduğu gibi vatandaşımızın hizmetine sunmaya devam edeceğiz. Bu noktada şunu da ifade etmeliyim ki vergi ve prim borçlarının yapılandırılmasından gelecek olan gelirler, gelir hedeflerimize dâhil edilmemiştir” diye konuştu.
2011 yılı bütçe giderlerinin 312.6 milyar TL, faiz hariç giderlerin 265 milyar TL olduğunu söyleyen Bakan Şimşek, bütçe gelirlerinin 279 milyar TL, vergi gelirlerinin 232.2 milyar TL, bütçe açığının 33.5 milyar TL, faiz dışı fazlanın 14 milyar TL olduğunu vurguladı.