Hiç uğruna yapılan kavgalardan, sokak dedikodularından, yağcılıktan, yalakalıktan beslenen bir siyasetimiz, bunu da ilke edinen siyasetçilerimiz var.

Sorun çözme vadiyle milletten görev isterler kısa süre sonra niçin seçildiklerini unuturlar, kendi aralarında çekişmeye başlarlar.

Ne zamandır bu böyle…

Siyasetin bir er meydanı, kıyasıya rekabetin yaşandığı bir alan olduğunu göz ardı ediyor değilim.

Ancak o rekabet belli kurallara göre, belli bir seviyede millet yararına yapılır.Bel altı vurma..partilileri kanlı bıçaklı hale getirme sessiz çoğunlukta karşılık bulmaz.

Benim kavgadan kastettiğim ise bencilliktir.. kendine çalışmaktır.. emanete uygun hareket etmemektir.. kural dışı hareketlerle seçimde rakibi pistin dışına itmektir.

Rakip partilerle olan sürtüşmeleri bir dereceye kadar rekabetin doğal sonucudur demek, hoş görmek, mümkün ama ya aynı partiden olan vekillerin, başkanların aralarındaki husumete ne demeli?

Sanki yetkiyi hizmet için değil de kavga için almışlar…

İktidar milletvekilleri seçimin ardından milletin huzurunda kavga etmeyecekleri, partililerin bölünmesine, iki arada bir derede kalmasına izin vermeyecekleri vadinde bulundular.

Hangi yatırım konusunda yumruğu bir araya vurdular?

Aksine birinin dikmek istediği taşı diğeri yıkmaya çalıştı.

Hangi atamada ortak hareket edebildiler?

Bir yerde birlik beraberlik yoksa orada lobiden de söz edilemez. Bir Denizli, bir Antalya, bir Kayseri gibi Aydın’ın Ankara’da bir ağırlığı var mı?

Bunun da Aydın’a yansıması ya yatırımlardan hak ettiği şekilde faydalanamaması ya da vekillerin bir isim üzerinde anlaşamamalarının bir sonucu acemi veya sürgün bürokrat yeri olması şeklinde oldu.

Dışa dönük mücadelede başarısız olanlar yapacak bir şey bulamayınca içe dönüyor, oyalama taktiğine başvuruyor. Kamplaşma ve bölünmeler artıyor.

Olay tatlı rekabetten çıkıyor, husumete dönüşüyor.

Belediyelerde durum bundan farklı değil.

Kentlerin kendi aralarında yarıştığı, bunun da önderliğini belediyelerin yaptığı yeni bir Türkiye’de yaşıyoruz.

Ama ne yazık ki, her türlü avantaja sahip Aydın bu yarışın dışında…

Çünkü bu değişimin farkında olmayan ya da farkında olup da umursamayan hem de çoğu ayni partiden birbirleriyle kavgalı başkanlar tarafından yönetiliyoruz.

Eğer büyükşehir başkanı dönüşümü gerçekleştirecek vizyonda olsaydı diğer kentlerle karşılaştırıldığında Aydın bu günkünden daha farklı bir yerde olabilirdi.

Ama değil…

Nedeni gerilim merkezli siyaset…

Sayın Başkan özel idare mallarının paylaşımı üzerinden devletle çatıştı. Bunu seçim malzemesi olarak kullandı.

Kamuoyunda sanki Efeler Belediyesi yabancı bir kurummuş gibi “Aydın’ın mallarını koruyor” algısı yarattı.

Seçim öncesinde vatandaşa verdiği sözde ilçe belediyesi de benim partimden olsun ki, uyumda sıkıntı yaşanmasın, hizmette aksama olmasın dedi.

Millet denileni yaptı ve Efeler, Söke, Didim ve Kuşadası gibi büyük ilçelerde CHP’li başkanları iş başına getirdi.

Birlik beraberlik içinde millet hizmet beklerken, yetki hırsı nedeniyle müzmin kavga büyükşehirle aynı partiden ilçe başkanları arasında patlak verdi.

Bu ne menem bir hırstır?

Sanki mahkeme kadıya mülk…

Mal kavgasının henüz daha sonuçlanmamış olması nedeniyle seçimlerle aradan üç yıl geçti Efeler Belediyesi henüz hizmet binası temeli atamadı.

Zararı kime?

Efeler halkına değil mi?

Biz Aydın olarak bütün avantajlarımızı kullanarak yeni Türkiye’deki hak ettiğimiz yeri almayı beklerken daha beteri ile karşılaştık ve bulunduğumuz yerden daha da gerilere düştük.

Bu gün karşımızda düne göre şehir içi ulaşım, oto park, yeşil alan, altyapı, çarşı ve pazaryeri gibi temel sorunları daha da artmış bir Aydın var.

Nedeni belli…

Ego…

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun söylediği gibi Aydın olarak unumuz var, şekerimiz var ama bir türlü helva yapacak ustayı bulamadık.

Bütün bunların bedelini de:

BİR: Devlet yatırımı alamamakla,

İKİ: Pastası küçülmekle,

ÜÇ: Ekonomisi gerilemekle,

DÖRT: Beyin göçü vermekle,

BEŞ: Kamudan düşük kalite hizmet almakla,

ALTI: Çağına uygun modern kent olamamakla,

YEDİ: Eğitimde, ticarette, turizmde, üretimde, yaşanabilirlikte, sağlıkta emsallerine göre bulunduğu yerden daha geriye düşmekle Aydın halkı ödüyor.

Yazık ki, hem de ne yazık….