Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ''Halkın vermediği iktidarı, demokrasiyle bağdaşmayan, anayasa ve yasalarla bağdaşmayan başka yollardan alma çaba ve gayretleri Türkiye'yi geri götürmekten başka hiçbir işe yaramaz. Herkes bu noktada aklını başına toplasın'' dedi.

Çiçek, AK Parti Ankara İl Başkanlığının Mamak Lale Konferans Salonu'nda düzenlediği Danışma Meclisi Toplantısına katıldı.

Çiçek, burada yaptığı konuşmada, AK Parti'nin Türkiye'ye çağdaş ülkeler seviyesine ulaşmak için bütün gücüyle çalıştığını, diğer siyasi partilerin ise göçmen kuşlar gibi seçim zamanı ortaya çıktığını savundu.

Türkiye'de değişimin ne anlam ifade ettiğini fark edemeyenlerin bulunduğunu, yurt dışından bakanların hızlı ve hedeflere yönelik değişimi fark ettiklerini anlatan Çiçek, AK Parti'nin ülkenin ileriye gitmesi için çalışan tek parti olduğunu dile getirdi. AB'nin bir değişim projesi olduğunu kaydeden Çiçek, Ankara Anlaşması ile 1963 yılında başlayan bu yürüyüşün aradan geçen 40 yılı geçen süreçte bu hedefi yakalama konusunda en çok AK Parti iktidarının iş yaptığını ifade etti.

AB'nin bir demokrasi ve özgürlük projesi olduğunu, bu birlik içinde yer almak için demokrasiyi ve özgürlükleri benimsemeyen, halk iradesini üstün tutmayan ülkelerin yer alamayacağını anlatan Çiçek, şöyle devam etti:

''Bir taraftan bizimle ilgili laiklik karşıtı bir parti olarak değerlendirmek var. Öbür taraftan AK Parti'nin en çok emek verdiği, çaba sarf ettiği AB var. Bu ikisi birbiriyle kabul edilebilecek, bir biriyle uzlaştırılabilecek bir konu değildir. Birisinden birisinde yanlışlık var. Bu çelişkiyi ortaya koymak mecburiyetindeyiz. AB diyor ki AK Parti demokratik değerleri benimsemiş bir partidir. En çok hizmeti yapmış bir partidir ve hizmet yapmakta olan bir parti, iktidar var. Buna karşılık iç politikada bizi başka bir kareye oturtmak isteyenler var. Herkes kafasındaki bu çelişkiyi ortadan kaldırmak zorundadır.''


-''BUNLAR SÖZDE DEMOKRAT''-


AK Parti'nin yatay geçişle iktidar olmadığını, gücünü halktan aldığını belirten Çiçek, halkın diğer partilere sırtını döndüğünü, siyasi partilerin bunun nedenini iyi düşünmesi gerektiğini kaydetti. ''Halkın vermediği iktidarı, demokrasiyle bağdaşmayan, anayasa ve yasalarla bağdaşmayan başka yollardan alma çaba ve gayretleri Türkiye'yi geri götürmekten başka hiçbir işe yaramaz. Herkes bu noktada aklını başına toplasın'' diyen Çiçek, Türkiye'de AK Parti'den memnun olanların, bir de AK Parti'den rahatsız olanların bulunduğunu söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:

''Kimdir AK Parti'den rahatsız olanlar denildiğinde... Bunlar, uzunca bir zamandan beri sistemin kaymağını yiyen, Başbakanları ayağına çağırmaya alışmış, bir telefonla kamu bankalarından istediği krediyi çıkartabilen, bir telefonla ilgili bakandan istediği tahsisi alabilen, hükümetleri her zaman emrine amade görmeye çalışmış olan bir mütegallibe grup var. Esas rahatsızlık buradadır. Bunların yem boruları kesilince şimdi belli kavramların arkasına sığınarak halkın iktidarına karşı bir oluşumu gerçekleşme çabası ve gayreti içindedir. Bunlar sözde demokrattır. Sözde hepimizin önem verdiği toplumu bir arada tutan değerlerin arkasına sığınarak esas niyetlerini söylemiyorlar. 'Yem borumuz kesildi' diyemiyorlar.''


-''1950'DEN BU YANA...''-


''Türkiye'de demokrasi krizi yaratılmak istendiğini'' ifade eden Çiçek, ''Şu anda yaşamakta olduğumuz şey bir demokrasi krizidir. Bunun kaybedeni millet olur'' dedi. Türkiye'nin bu zihniyet ve oligarşi yüzünden ikinci ligde oynamaya mecbur kaldığını kaydeden Çiçek, şöyle konuştu:

''Türkiye'de yaşanan kriz esas itibariyle muhalefet krizidir. Türkiye'nin iktidarı, dışarıda itibarı, içeride istikrarı temin eden bir iktidar var. Mütegallibenin değil, varoşların, fakir fukaranın iktidarı var. Kendilerine milyar dolarlık imkan sağlandığında sesleri çıkmaz, fakir fukaraya 50 kiloluk kömür verdiğiniz zaman kıyameti koparırlar. Bunlar bunu istemez. Fakir fukaranın varoşların çocuklarının Türkiye'de bakan, başbakan, genel müdür, müsteşar olmasını istemezler, onlar kapı kulu isterler.''

Halka her fırsatta gittiklerini, iyi ve kötü gününde yanında olduklarını, diğer partilerin ise vatandaşa gitmediğini, bu yüzden 1950'den bu yana vatandaşın bu partilere sırtını döndüğünü anlatan Çiçek, ''1950'den beri iş başına gelen halkın seçtiği iktidar bunlara göre ya yobazdır, ya gericidir ya laiklik düşmanıdır ya da çağdaşlığa karşıdır'' dedi.


-''ŞEKER HASTASI''-


Çiçek, Türkiye'de karanlığa kurşun sıkmaya çalışanların bulunduğunu, milletin olan bitenleri anladığını, diğer partilerin ise milleti anlamadığını ifade etti. Türkiye, demokrasi yolunda ilerleyecekse halka sırtını dönmeden, halkı suçlamadan temas kurmak gerektiğini vurgulayan Çiçek, demokratik sistemin iki unsurundan birisi olan iktidarın halkın memnun olmaması halinde değiştirildiğini, ancak Türkiye'de iktidara alternatif muhalefetin bulunmadığını savundu.

Türkiye'nin demokrasisinin ''şeker hastası'' olmasının muhalefetten kaynaklandığını ileri süren Çiçek, muhalefetin ''ülkede nasıl gerilim çıkarırız'' diye çalıştığını iddia etti. Çiçek, şöyle devam etti:

''Bir muhalefet lideri ya da liderleri düşünün. Sabah 7'de kalkıyor. Oran'da veya uygun yerlerde 1 veya 1,5 saat yürüyor. Ben de yürüyorum, biz de yürüyoruz, milletle beraber yürüyoruz. Bizim arkamızda millet var. Aradaki fark var. Bazıları 3-5 tane arkadaşıyla yürüyor. Sonra saunaya, Fin hamamına giriyor, terliyor, rahatlıyorlar. Gazeteleri açıyorlar kendilerinin uygun buldukları köşe yazarlarından 3-5 tane çapraz fikri bulup, salı günü Meclis kürsüsüne getiriyorlar. Afralı, tafralı, fiyakalı artistlik pozlarla Türkiye'de siyaset yapılacağını zannediyorlar. Eğer böyle giderse ne geçmiş seçimlerde, ne de bundan sonraki seçimlerde millet size itibar etmez. Milletten ümidini kesenler demokrasi dışı arayışlarla acaba nasıl iktidar oluruz, nasıl millete bir ders veririz demeye çalışıyorlar. Kim ki bu ülkede millete ders vermeye çalışırsa en büyük dersi kendisi alır. Millet geçmişte bunlara tokat vurdu, bundan sonra bir tokat daha vurur. Bunun adı demokrasi tokadıdır. Hiç öyle belden aşağı vurarak Türkiye'de kimse siyaset yapmaya kalkmasın. Biz buradayız.

Yaptığımız her işin hesabını milletimize, hukuka, her yerde vermeye hazırız. Yanlışımız varsa özür dileriz. Ama bizim bu millete kastımız yok. İstediğimiz milletin yüzünün gülmesi, ileri gitmesidir. İspat mı istiyorsunuz? 14 Martta dava açıldı. Bizim faaliyetlerimizde en ufak bir gerileme yok. Son nefesimize kadar millete hizmet etmek boynumuzun borcudur. Biz bunun için siyaset yapıyoruz. Bunun dışında başka bir amacımız yok. Düşünün, şimdi bir iddianame var. İşin hukuk kısmı, ben yargıya güvenirim, işin o kısmına girmem. Ama bir şey var: Suçlanan bu ülkenin başbakanı canını dişine takmış, acaba bu ülke nasıl ileriye gider diyor. Öyle Fin hamamında, saunalarda vakit geçirmiyor. Arkasında 3-4 adamla yürüyerek Oran ormanlarında vakit geçirmiyor.''

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de ülke için yoğun çalıştığını, yarın Expo'nun İzmir'de düzenlenmesi için Paris'e gideceğini kaydeden Çiçek, ''Acaba muhalefet, demokrasi dışı yol arayanlar bunun farkında mı, Türkiye'nin hala temizleyemediği kalın bağırsağındaki pislikler bunun farkında mı? Çetelerden bahsediyoruz, çetelerden. Hak, hukuk, kanun tanımayan, kamu düzeni için tehdit oluşturanlardan bahsediyoruz'' diye konuştu.


-''CENAZE EVLERİ...''-


Cemil Çiçek, milletin gönlünü kazanmasını bilmediği için ''millet kötü yapar, en iyisini biz yaparız'' diyen jakoben takımın şimdi AK Parti'nin başına bir iş gelirse diye baktığını söyledi. Çiçek, şöyle devam etti:

''Bizim kültürümüzde ıskat-ı salat diye bir şey var. Bu, dini bir terminoloji. Bir kişi vefat ettiğinde geçmişteki günahlarına karşılık olarak bir kısım fakir fukaraya para dağıtımı yaparlar. Ona devir de diyorlar. Böylece, Allah belki yapılan bu güzel hareketler sebebiyle günahlarını affeder diye. onun için bir kısım insanlar vardır, cenaze evlerinin etrafında dolaşırlar ıskat-ı salat için. Oradan bir pay alabilir miyiz diye. Şimdi Türkiye'de ıskat-ı salatçılar var. Siyaseten ıskat-ı salatçılar var. Acaba AK Parti'nin başına bir iş gelse de oradan bir şey kapabilsek. Vallahi zırnık alamazsınız. Bu millet kimseye zırnık vermez. AK Parti ile ilgili siyasi hesap yapanlar var.''

Haysiyetli siyaset yaptıklarını, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile sonuna kadar beraber olduklarını dile getiren Çiçek, ''Sonuna kadar beraber olmayan namerttir'' dedi.

AK Parti'nin varlığını problem sayanların, yokluğundaki sıkıntıyı da iyi anlaması gerektiğini kaydeden Çiçek, ''AK Parti'nin boşluğunu eğer antidemokratik yöntemlerle, kuruluşlarla, çetelerle dolduracağını zannediyorlarsa en büyük hatayı yapmış olurlar. Türkiye, birliği ve bütünlüğü açısından önemli bir kritik eşikten geçiyor. Bunu anlamayanlara yuh olsun'' diye konuştu.