Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin yaptığı yardımları eleştiren muhalefete yüklenirken valilerle yaptığı toplantıya atıfta bulundu: 'Vatandaş size gelmezse siz ona gidin. Her biriniz Ömer olun' dedim. Sosyal devlet olmanın gereği bu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin yaptığı yardımları eleştiren muhalefete tepki gösterdi, valilerle yaptığı toplantıya atıfta bulundu. Erdoğan, 'Yoksul vatandaşın gururlu ve onurlu olduğunu söyledim. O size gelmezse siz ona gidin. Her biriniz Ömer (Hazreti Ömer) olun dedim' diye konuştu. Günübirlik Suriye ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, özetle şunları söyledi:

- Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'la görüşmelerinizi değerlendirir misiniz?

Esad'la ikili ve bölgedeki gelişmeleri konuştuk. Mısır'daki gelişmelerin çok önemli olduğu konusunda hemfikirdik. ABD, AB, BM ve herkesin Mısır'la ilgili acil tavır alması gereklidir. Yunan Başbakanı Yorgo Papandreu'nun Mısır'ı ziyaret etmesi ise olumsuzdur. Bunu Başkan Obama'ya da söyledim.

ROBİN HOOD OLMAYA MI ÇAĞIRALIM

- Suriye'de reform konusu gündeme geldi mi?


Biz başkasının içişlerine karışmayacağımız gibi durumdan da vazife çıkartmayız. Model ihraç etmek gibi bir iddiamız da yok. Ama birileri bizi model olarak görüyorsa o da onların takdiridir. Çünkü biz demokratik olarak seçilen bir partiyiz. Halkın teveccühünü kazanıyoruz. Biz devlet olarak Sosyal Dayanışma Yardımlaşma Vakfı aracılığıyla fakir fukaraya, garip gurebaya ulaştık. Bu süreci başlattık diye muhalefet şunu söyledi: 'AK Parti sadaka dağıtıyor.' Aksine, anayasa devlete böyle bir görev yüklüyor. ABD'nin fakiri fukarası yok mu? Çık Manhattan'a, kıyısında köşesinde sefalet içinde yaşayan insanlar görürsün. Her yerde böyle. Bizim toplumumuzda daha fazlası var. Bunları arayıp bulacaksın. Geçenlerde Türkiye'deki valilerimizi topladım, kendilerine şunu söyledim 'Hepinizin bir Ömer olmasını istiyorum' Bu ne demektir arkadaşlar? Yani benim vatandaşım gururludur, onurludur. Sana gelemeyebilir. Sen ona ulaşacaksın. Gıdası, erzağı, kömürü yoksa sen ona vereceksin. Sosyal devlet olmanın gereği bu.
n Sayın Başbakan, her valiyi 'Ömer' olmaya çağırmanız laikliğe aykırı bulunmasın?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu (gülerek): Robin Hood olmaya mı çağıracaktık yani..
Başbakan (gülerek): Adını mı değiştireceğiz yani!..

DiZiMiZE KADAR SUDA BIRAKTILAR

- Cumartesi Anneleri çok tartışıldı. Bir taraftan da Şehit Anneleri var...


Cumartesi Anneleri'ni malum örgüt farklı şekilde takdim ediyor. Bana göre istismarını yapıyor. Bir anneyi dinliyorsun, 'Çocuğumu kaybettim, izini bulamıyorum' diyor. Bu çocuk terör kurbanı değil. Birinin annesi diyor ki 'Belki seninle top oynadı.' Şehit anneleriyle de bugüne kadar çok görüştüm, görüşüyorum da. Böyle bir ayrım söz konusu değil... Bizim de yaşadığımız şeylerin benzerini dinledik. Bir anne ölen çocuğu için, 'Çocuğum adeta yosun tutmuştu. Deniz suyunda boğulmuş demişler.' Aklıma bakın neyi getirdi bu: Bizi de dizimize kadar suyun içinde bıraktılar. 6 kişiyiz, bu kadar bir yer (uçağın röportaj yaptığımız küçük bölmesini işaret ederek) bir tane bank var. Üç kişi ancak sığabiliyor oraya. Bir müddet üç arkadaş oturuyor, sonra yer değiştiriyoruz. Biz oturuyoruz, onlar suyun içine giriyor. Onlar oturuyor biz suyun içine giriyoruz. Bu şekilde gece geçiyor. 'Tuvalete gideceğim' diyorsunuz. Tuvalete bile izin vermiyorlar!.. Gece geçtikten sonra, bizi yan odaya aldılar. Orada esrarkeşler filan var. Ama o oda sımsıcaktı. Soğuk, kış'

- Ne zamandı bu?..

12 Eylül'ün hemen öncesi. Ben o zaman Gençlik Kolları Başkanı'yım. Hani bir de legal bir partinin. Beni oraya götüren adam da beni çok iyi tanıyan Emniyet Amiri. Böyle süreçlerden geçtik... Bu, annesinin 'yosun tuttuğunu söylediği' çocuk, başörtüsünün serbest bırakılmasını isteyen bir çocuk. İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki eyleme katılmış.

- Özgürlükçü yani?..

Evet, özgürlükçü bir çocuk. Öyle bir delikanlı. Tolga diye bir genç. Şimdi tabii bunu takip edeceğiz. Olay 2004'te olmuş.

HÜSNÜ MAHALLİ / Akşam