Değerli Aydınpost  okuyucuları, bu haftaki yazım kebapla ilgili olacaktı, ama Türkiye genelinde 9-15 Mayıs 2016 Vakıflar Haftası nedeni ile  Vakıflar Bölge Müdürü  Selami Katran Beyin basın açıklamasını  göz önünde  bulundurarak, yapmış olduğum araştırmalar neticesi  yazımı  siz değerli okuyucuların  bilgilerine  sunuyorum.

İnsanlardaki toplumsal duyarlılığı arttırmak, yardım duygusunu geliştirmek, dayanışmanın önemini anlatmak ve insanların gönül zenginliğine ulaşmasına yardımcı olmak amacıyla 1985 yılından itibaren her yıl Vakıflar Haftası kutlanmaktadır. Arapça bir sözcük olan "Vakıf" sözlük anlamı ile durdurma, hareketten alıkoyma anlamına geldiği gibi, tamamen verme, büsbütün verme anlamını da içerir. İktisadi anlamda Vakıf; kişisel çalışma ve gayretle elde edilen imkânların ve mal varlığının gönül rızasıyla paylaşmasını öngören hukuki bir sistemdir. Vakıf, tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumlaşmış halidir. O halde Vakıf tüm insanlığın mutluluğunu amaçlayan bir sistemler bütünüdür. Atatürk, 1927 yılında TBMM’nin 4. toplantı yılını açarken, “Efendiler, ülkemiz geçen sene zarfında Evkaf Vekâleti; dini ve hayri yapıların tamir inşaatında oldukça mühim bir faaliyet göstermiştir. Yapılan tamirler, yurdun çeşitli yerlerinde olmak üzere toplam:126 cami ve mescit ile 31 medrese ve mektep,22 suyolu  ve çeşme, 175 akar ve 26 hamama ulaşmıştır.

aydinavci16516.jpg

339 senesinde İstanbul'a ait olup, şimdiye kadar teşkilatsızlık yüzünden ihmal edilen bentlerin tamiratı ciddiyetle göz önüne alınarak bu hususta bir kanun tasarısı hazırlanıp, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilmiştir ve adı geçen Kanunun Yüce Meclis tarafından kabulü halinde İstanbul'da susuzluk tehlikesine maruz kalan  halk  ve dini yapıların su ihtiyacı mümkün olduğu kadar azalacaktır. Toplamı önemli bir miktara ulaşan vakıflar giderlerinin hiçbir denetime tutulmadan harcanması uygun olmadığı gibi, devamlı olarak halk tarafından yapılan şikayetlerin bir an önce tetkiki mümkün olmadığından yeniden teftiş kurulu  oluşturulması bütçeye konmuştur. Aylık yirmi beş, elli kuruş gibi küçük bir ücretle hizmetleri yürütmekte olan  din görevlilerinden 487 kişinin maaşlarına şimdiye kadar 13006 lira zam yapılmış ve bu sene içinde bir o kadar lira zam kararlaştırılmıştır.

Efendiler!

‘’Geçen sene  arz etmiştim. Bu sene  tekrara mecburum ki, vakıflar konusu mühimdir. Memlekete ve milletin hakiki menfaati yönünden tetkik ve günün gereklerine uygun bir şekilde çözülmesi lazımdır, çok gereklidir" der.

Tekrar yazımıza dönecek olur isek, tarihte ilk Vakıf; Hazreti Ömer(R.A)’in Hayber'in fethinden sonra ganimet olarak kendisine düşen bir arazinin satılmaması, miras bırakılmaması ve hibe edilmemesi şartı ile fakir, köle, misafir, ve Allah yolunda olanların istifadesi için vermesi ilk vakıf olarak kabul edilmektedir. Vakıfların Anadolu'da hızla yaygınlaşıp önemli hale gelmesinde sadaka infak ve hayırda yarışmaya teşvik edici ayetlerin yanı sıra şu hadisi şerifler etkili olmuştur.

"Ademoğlu vefat edince ameli kesilir, üç hususta müstesna; Sadaka-i Cariye, Faydalı İlim ve kendine dua eden hayırlı evlat" İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Malın  en hayırlısı, Allah yolunda harcanandır. Vakfın en hayırlısı da insanların en duydukları ihtiyacı karşılayandır. İnsanlar arasında sosyal dayanışmanın sağlanması, yardımlaşmak, birbirine destek olmak, acı ve mutlu günleri paylaşmak, sevgi ve saygı tohumlarını atabilmek için fertler arasındaki ilişkilerin iyi olması gerek. Vakfın tarihçesi  çok eskilere dayanır. Dinimiz yardımlaşmayı ve ihtiyacı olanlara destek olmayı dini temel saymıştır. Vakıflar, Osmanlılar zamanında  daha da yaygınlaşmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da etkinliğini aynı ölçüde sürdürmüştür.

5 Haziran 1935'te çıkan bir kanunla “Vakıflar Genel Müdürlüğü" kuruldu. Ülkemizdeki  vakıfların hepsinin yönetimi, bu teşkilata verildi. Vakıfların toplumsal  yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle  sıralayabiliriz. Dini hizmetler, sağlık hizmetleri, eğitim ve öğretim hizmetleri, aş evi hizmetleri, sosyal hizmetler, sanat ve kültür hizmetleri, para yardımı, millî savunma hizmetleri, iktisadi hizmetleri, ulaştırma hizmetleri, spor hizmetleri. İnsanlardaki yardım duygusu geliştirmek, dayanışmanın önemini anlatmak ve insanların gönül zenginliğine ulaşmasına yardımcı olmak amacı  ile 1985 yılından beri 3-9 Aralık  Şimdilerde ise  9-15 Mayıs  tarihleri arasında “Vakıf Haftası" kutlanmaktadır. İnsanları vakfa iten sebeplerin başında insan fıtratında mevcut olan ölümsüzlük duygusu gelir. İnsan vardır doğar, büyür ve ölür. İnsan vardır, doğar, büyür fakat ölmez. Eserleriyle, hizmetleriyle gönüllerde  yaşar. İşte öldüğü halde ölmeyen insanların başında bu vakıf eserlerini bizlere bırakanlar gelmektedir. Böylece Allah rızası için yapılan hizmetler yüzyıllar boyunca yaşatabilmiştir. Bu nedenle Osmanlı medeniyeti Vakıf Medeniyeti olarak nitelendirilmiştir.

Selçuklu ve Osmanlı döneminde kurulmuş olan ve bugün yöneticileri hayatta kalmayan vakıflar ise Türkiye'nin en köklü ve büyük kurumlarından biri olan  Vakıflar Genel Müdürlüğü ve vakıflar adına hizmetlerini sürdürürken, diğer taraftan da yeni kurulan vakıflar kuruluş,  dağılış ve denetim işlerini gerçekleştirmektedir.

Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre, Osmanlı ve Selçuklu döneminden günümüze intikal etmiş ve yöneticisi kalmamış 41 bin 750 adet vakıf mevcuttur. Bu tarihi vakıfların tüzel kişiliklerini günümüzde sürdüren Vakıflar Genel Müdürlüğü, kurucuların belirlediği amaçlar doğrultusunda öğrencilere burs verilmekte, muhtaç vatandaşlara aylık maaş  ve gıda  yardımı yapmakta ayrıca binlerce yıllık vakıf eserlerinin  bakım onarımını gerçekleştirmektedir.

Aydın Bölge Müdürlüğümüz hizmet alanı içinde toplam 192 adet tescilli eski eserimiz  bulunmakta olup bunların büyük bir bölümü restore edilmiştir. Diğer yandan da  onarım ve restorasyon işlemleri  devam etmektedir.

FATİH SULTAN MEHMET'İN VAKIFLARA VERDİĞİ ÖNEM VASİYETNAMESİNDE ŞÖYLE  YER ALIR;

Ben ki, İstanbul Fatihi abd-i aciz Fatih Sultan Mehmet bizatihi alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım İstanbul'un taşlık mevkiinde kain ve malumu-hudud olan 136 bap dükkanımı aşağıdaki şartlar muvacesinde vakıf sahih eylerim.

Şöyle ki;

Bu gayrimenkul atımdan elde olunacak nemalarla İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki ellerindeki bir kap içersinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün  belirli saatlerinde bu sokakları gezerler. Bu sokaklarda tükürenlerin tükürükleri üzerine bu tozu dökerler ki; yevmiye 20 akçe alsınlar, Ayrıca 10 cerrah 10 tabip 3 de  yara sarıcı tayin ve nasbeyledim. Düşünebiliyor musunuz? Vakıflara ve İnsanlara verdiği   değer. Ayrıca  külliyemde bina inşaa eylediğim imarethanede şehit  ve şühedanın harimleri ve Medine-i İstanbul fukarası yemek yiyeler. Ancak  yemek yemeye ve almaya bizatihi kendileri gelmeyip, yemekleri güneşin loş bir karanlığında kimse görmeden kapalı kaplar içerisinde  evlere götürürler.

Yazımı  vakıflarla ilgili bazı güzel  sözlerle  bitirmek isterim.

Vakıf; yorgunu dinlendiren misafirhane, yetimi barındıran yurt, yoksulu güldüren yuvadır.

Vakıf; cahili öğreten okul, açı doyuran aşevi, hastayı tedavi eden hastanedir.

Vakıf kurumu; insanın insana, hatta insanın tüm canlılara sunabileceği hizmetin tümüdür.

Vakıf; iman, sevgi ve manevi olgunluğun mahsulüdür.

Vakıf; diriye şefkat, ölüye  rahmet  vesilesidir.

Vakıflar; Mutluluğa götüren kapsamlı ve göreceli bir  yoldur.

Vakıflar; Varlıklarını vatan ve milletine armağan edenlerin eseridir. Vakıfta muhatabın  mutlu olması hedeflenmiştir. Verenin de alanın da gizli tutulması usul edilmiştir. Sadaka taşları bunu kanıtlar niteliktedir.

Ülkemizde huzur ve refahın daim olması, hoşgörü ve sevginin artması, şefkat ve merhamet duygularının  gelişmesi dileklerimle, Vakıflara gönül veren, vakfeden, vakıflara hizmeti   geçen tüm geçmişlere rahmetle  anıyorum.

 

Halen  vakıf hizmetinde olanlara sağlık ve hayırlı bir ömür  geçirmelerini, Vakıf Haftası’nın etkin  verimli ve hayırlı olması temenni ediyorum.