Baba Garipoğlu, “Olaya takdiri ilahi demekten başka bir şey elden gelmiyor” derken, Cem birçok soruya hep aynı yanıtı verdi: Hatırlamıyorum

Lise öğrencisi sevgilisi Münevver Karabulut"u “canavarca hisle, tasarlayarak ve eziyet çektirerek öldürmek” suçuyla yargılanan Cem Garipoğlu, cinayette kendisine yardım ettiği iddia edilen babası Mehmet Nida Garipoğlu"yla birlikte dün hâkim karşısına çıktı. Baba Garipoğlu, “Bu olaya takdiri ilahi demekten başka bir şey elden gelmiyor” dedi. Mahkeme, Cem Garipoğlu"nun akli dengesinin yerinde olup olmadığının kontrol edilmesine karar verdi.
Garipoğlu"nun yargılandığı Bakırköy 2. Çocuk Mahkemesi"ndeki dosya, anne ve babasıyla birlikte 6 sanığın yargılandığı Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi"nde açılan dava ile birleştirilmişti. Duruşma Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi"nde dün yapıldı. Silivri Cezaevi"nden iki farklı cezaevi aracıyla getirilen baba-oğul Garipoğlu birlikte savunma yaptı. Yan yana oturmalarına rağmen, hiç konuşmayan ve hatta bakışmayan baba oğlun yanı sıra duruşmaya, diğer tutuklu sanıklar şoför Ahmet Batur, Garipoğlu Şirketleri"nin Satın Alma Müdürü Mehmet Karakayalı ve Burgaz Pazarlama Satış müdürü Habip Kurt da katıldı. Garipoğlu"nun amcası Hayyam Garipoğlu ile hakkında yakalama kararı bulunan annesi Tülay Makbule Garipoğlu ise duruşmaya katılmadı. Duruşmada Münevver"in babası Süreyya ile annesi Nagehan Karabulut hazır bulunurken, önceki duruşmada Garipoğlu"na şırınga ile saldıran oğulları Enver Karabulut bu kez yoktu.

"Bu baskı niye?" sorusu
Önceki duruşmada olduğu gibi yine gri kot pantolon, beyaz gömlek ile siyah kazak giyen Cem Garipoğlu, Çocuk Mahkemesi"nde verdiği ve birçok soruya “Hatırlamıyorum” dediği ifadesini değiştirmediğini söyledi. Hâkimin “Şimdi hatırladığın bir ayrıntı verecek misin?” şeklinde ilk sorusuna olumsuz yanıt veren Garipoğlu, defalarca “Bilmiyorum”, “Hatırlamıyorum” dedi.
Garipoğlu, bazı sorulara ise duraksamadan, net yanıtlar verdi. “Daha önce Münevver ile evinizde hiç buluştunuz mu?” sorusuna, “8 kez buluştuk” dedi. Karabulut ailesi avukatları Garipoğlu"nun “testereyi nasıl kullandığını” tarif etmesini isteyince, “Her şey bir anda oldu hatırlamıyorum. Konuşmak istemiyorum, kötü oluyorum” dedi. Cinayetten sonra evi temizlediğini söyleyen Garipoğlu"na bu kez “Hayatında hiç toz aldın mı?” diye soruldu. Garipoğlu “Konuyla ne ilgisi var anlamadım” deyince hâkim “Var yok, sen söyle” dedi. Garipoğlu “Hatırlamıyorum” diye yanıt verdi. Avukatlar bu kez “Bir insan vücudunda kaç litre kan vardır” diye sorunca Garipoğlu, “Avukatlar benim üzerime niye bu kadar geliyor? Bu kadar baskı niye?” dedi. Hâkim ise “Oğlum herhalde keyfimden sordurmuyorum” dedi.

"Zavallı Münevver" dedi
Hâkim karşısında ilk defa ifade veren ve duruşmaya lacivert bir takım elbiseyle katılan baba Garipoğlu ise 8 sayfalık yazılı savunma sundu. Sözlü savunmasında, sık sık “Zavallı Münevver” diyen Garipoğlu, “Oğlum Karabulut ailesinin biricik kızını katletti. Karabulut ailesi ne söylese, ne yapsa haklıdır. Oğlum çok büyük bir hata yaptı. Cezasını da uzun yıllar cezaevinde yatarak çekecek. Karabulut ailesine Allah sabır versin” dedi. Garipoğlu, savunmasına şöyle devam etti: “ Bu olayın "takdiri ilahi" olduğunu kabul emekten başka bir şey elden gelmiyor. Bir trajedi de bizim ailemizde yaşandı. Sanki cinayeti tüm aile işlemiş gibi gösterildik. Münevver kızımızı hiç görmedim. Benim onu öldürmem için ortada hiçbir sebep yok. Ben böyle bir cinayet işleyecek olsam Bahçeşehir"deki evde yapmazdım. Alırdım kızı, dağda, bayırda yapardım. Yaptım, diyelim. Yarım saate sıkıştırmazdım. Kanlı testereyi oğlumun dolabına bırakmazdım. Cesedi de Etiler"e değil, ormanlık bir alana atardım. Delil bırakmazdım.Maktulün kimliğini üzerinde bırakmazdım.”

"Yakında af çıkacak"
Garipoğlu, cinayet gecesi oğluyla birlikte Bahçeşehir"de bir kafeye gittiğini söylemişti. Bu kez, polis baskısı altında böyle söylediğini, aslında “oğlunu hemen Beylikdüzü"ndeki şirket lojmanlarına götürüp sakladığını” söyledi. Garipoğlu, oğlunu aylarca nerede sakladığı sorulunca, “Söylemek istemiyorum” dedi. Oğlunun olay akşamı “Galiba öldü yaa” demesiyle cinayetten haberi olduğunu iddia eden Garipoğlu, “Yakında af çıkacak. Avukatın ne derse onu dinle” yazılı mektubunun doğruluğu hakkında ise “Oğluma yüzlerce mektup yazdım” dedi.




MÜNEVVER İÇİN ADALET ARAYIŞI
Boğazı kesilerek, vahşice öldürülen ve parçalanmış cesedi bir konteynere atılan kızları için adalet arayan Karabulut ailesi dün duruşma salonundaydı. Duruşmada Münevver"in babası Süreyya ile annesi Nagehan Karabulut hazır bulunurken, önceki duruşmada Garipoğlu"na şırınga ile saldıran oğulları Enver Karabulut bu kez yoktu... Aile birlikte savunma yapan Cem Garipoğlu ve babası Mehmet Nida Garipoğlu"nu dinlerken zor anlar yaşadı. Baba Garipoğlu, sık sık gözlerini kapayarak sakinleşmeye çalıştı.



Akıl sağlığı kontrol edilecek
Savcı, dünkü duruşmada Karakayalı, Batur ve Kurt"un tahliyesini isterken, amca Hayyam ve anne Makbule Tülay Garipoğlu ile 25 tanığın gelecek celseye zorla getirilmelerini istedi. Mahkeme heyeti, tahliye istemlerini reddederken, Cem Garipoğlu"nun 3 haftadan fazla olmamak kaydıyla Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesi"nde akli dengesinin yerinde olup olmadığına dair kontrol edilmesine karar verildi.



"Hafızamızdan silmek istiyoruz"
- Geçen duruşmada Enver Karabulut"un enjektörle sıvı fışkırtması nedeniyle bu kez geniş güvenlik önlemleri alındı. Sanıkların etrafını 13 jandarma ve 10 polis nöbet sistemiyle çevreledi.
- Baba Karabulut"un duruşma sırasında gözlerini kapatarak sakinleşmeye çalışması gözlerden kaçmadı. Anne Karabulut ise Cem ile göz göze gelmeye çalıştı.
- Avukatlar arasındaki tartışmalar nedeniyle gerginlikler yaşandı.
- Kısık sesle soruları yanıtlayan Cem Garipoğlu"nun sık sık sesinin titrediği, çoğu zaman dilinin dolanması nedeniyle kelimeleri yuvarladığı görüldü.
- Nida Garipoğlu, savunmasında oğlunun sık sık “Hatırlamıyorum” demesine atıfta bulunarak, “Biz bu olayı hafızamızdan silmek istiyoruz. O yüzden hatırlamıyoruz” dedi.
- Dede Mehmet Karabulut, akli dengeye ilişkin rapor istenildiği sırada “Allah senin belanı versin. Arabalar altında kalasın. Allah senin çoluğunu, çocuğunu da böyle yapsın. Vicdanlı avukatlık yapın” deyince duruşma
salonundan çıkarıldı.

"Baskı yaptılar"
Şöfor Ahmet Batur ise, Hayyam Garipoğlu"nun ifadesini değiştirmesi için kendisine baskı yaptığını iddia etti. Batur, olay gecesi çağırılması üzerine Beylikdüzü"ndeki lojmana gittiğini, orada Mehmet Nida ve Hayyam Garipoğlu"nun bulunduğunu, ancak daha sonra ifadesini değiştirmesinin istendiğini söyledi. Batur, “İfade değiştirmediğim için işten çıkartıldım. Tazminatımı da TMSF verdi” dedi.

Milliyet