Bir süredir izinde olan Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar, tatil dönüşü, "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nun bir üyesi ile bir Ergenekon sanığını birlikte.gösteren skandal fotoğraftaki Ali Suat Ertosun'la ilgili mesleki bir anısını okurlarla paylaştı.

Can Dündar, bugün yayınlanan "evet oydu" başlıklı yazısında anısını şöyle dile getirdi:

"Hafızam 10 yıl önceye götürüyor beni...
1999 başı...
O zaman ATV"deyim. Sabah"ta yazıyorum.
Sabancı suikastıyla ilgili “içerden” bir bilgi geliyor:
“Bu iş karanlık... Duyar biliyor. Konuşmak istiyor.”
Gerçekten de cinayetin tetikçisi olarak bilinen Mustafa Duyar, bildiklerini anlatmak için “itirafçı” olmak istemiş; ama bu talebi, “geç kaldığı” gerekçesiyle reddedilmişti.
Acaba yargıya anlatamadığını bize anlatır mıydı?
Dönemin Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu"nu aradım. “Duyar"ın söyleyeceklerinin yargıya yardımcı
olabileceğine” ikna oldu.
“Ama kendisinin de oluru gerekir” dedi.
Yazılı olarak başvurduk, Duyar olur verdi, bakanlıktan izin çıktı.
Kamerayı kapıp Afyon Cezaevi"ne gitmek üzereydik ki, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun"a takıldık. Bakan"ın iznine rağmen röportaja olur vermiyor, mevzuata aykırı olacağını söylüyordu.
Gidemedik.

* * *

Bizim yerimize başkaları gitti Duyar"ın “ziyaret”ine...
Bizi oyalayan bakanlık bürokrasisi, “Karagümrük çetesi”nin Afyon Cezaevi"ne nakline izin vermişti. Bu çete, 2 hafta sonra, Duyar"ı cezaevinde öldürüp susturdu.
Ardından susturulma sırası, Duyar"ı öldüren Karagümrük çetesinin liderlerine geldi. Ama onlar direndiler. Ve cezaevinde isyan çıkardılar.
O isyanda Karagümrük çetesinin lideri Nuri Ergin kameralara;
“Bu devlet bana Mustafa Duyar"ı öldürttü” diye haykırıyordu.
Bir başka pencereden kardeşi Vedat Ergin bağırıyordu:
“Veli Küçük"ü arayın; beni sorun. Başka da bir şey demiyorum.”
Nuri Ergin, isyanla ilgili davada ise şöyle demişti:
“Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Sabancı suikastıyla ilgili bir şeyler oraya çıkarmak istiyorsa Ali Suat Ertosun"un neden Mustafa Duyar"a yakınlık gösterdiğini sorgulasın.”

* * *

Oysa işler tam ters yönde gelişti.
Öz"ün kaderi Ertosun"un eline geçti.
Çünkü geçen 10 yılda başbakanlar, bakanlar değişti; ama Ertosun"un önlenemeyen yükselişi her devirde sürdü.
F tipi cezaevi dayatmasında ve 32 kişinin ölümüyle sonuçlanan “hayata dönüş operasyonu”nda da başrolü oynayan Ertosun, önce “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” ile ödüllendirildi.
Sonra Yargıtay üyeliğine atandı.
Ardından da Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliğine getirildi.
Ve sonunda Ergenekon operasyonunu yürüten savcı ve hâkimlerin tayininde söz sahibi hale geldi"

Can Dündar yazısında hatırasını anlattıktan sonra şimdi AK Parti'nin bundan şikâyetçi olduğunu ve Başbakan'ın HSYK"daki “istenmeyen gelişmeler”den bahsettiğini hatırlatarak, "Hükümet yanlısı basın, yıllar yılı hiç ilgilenmediği olayları gündeme getirerek Ertosun"u keşfediyor, İyi de, bilin bakalım Ertosun"a “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” verilmesini kim teklif etti?" sorusunu soruyor ve Şimdi hükümete “Kendim ettim, kendim buldum” türküsünü mü tavsiye etmeli? Yoksa devletin, sanıldığından da derin olduğuna mı hükmetmeli? sorusu ile de yazısını noktalıyor