Dünyada her yıl 12 milyon kişi kansere yakalanırken, 7.6 milyon kişi de yaşamını yitiriyor. 2030'da 26 milyon yeni kanser vakası olacağı, 17 milyon kişinin de öleceği tahmin ediliyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun, yakalanma yaş ortalamasının 30’a kadar düştüğü kanserin gelecek neslin üreme sağlığını tehdit ettiğini söyledi. Tosun, kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerin üreme organlarında negatif etki yarattığını belirtti.

“Özellikle kadınlarda daha sık rastlanan meme kanserinde yaş ortalaması 30’a kadar indi. Erkeklerde 20-40’lı yaşlarda görülen testis kanseri de ürkütücü” diyen Tosun, şöyle konuştu: “Çevresel faktörler, sigara ve yaşam alışkanları göz önüne alındığında kanserin her an yanı başımızda olduğu söylenebilir. Bu durum insan neslinin devamını da tehlike altına alıyor.”

RADYOTERAPİ DAHA FAZLA ETKİLİYOR
Özellikle radyoterapinin gebelik şansını ortadan kaldırabileceğini vurgulayan Dr. Süleyman Tosun, yumurta ve embriyo dondurmanın önlemlerden biri olduğunu söyledi.

Sağılk ve Yaşam dergisine konuşan Op. Dr. Süleyman Tosun, “Radyasyon tüm organları olduğu gibi üreme organlarını da olumsuz etkiler, yumurtaları öldürür. Yumurtalar tedavi sonrasında tekrar kullanılamayacak şekilde hasar görebilir. Böylece yumurtlama işlemi ortadan kalkar ve yumurtalık işlevini kaybeder. Bu nedenle radyoterapi öncesinde mutlaka üreme fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için yumurta ve embriyo dondurulması işlemi tartışılmalıdır. Çünkü dondurulan yumurta ve embriyo radyoterapi sonrasında sağlıklı bebek şansının devamını sağlar. Aynı durum sperm için de geçerlidir. Yani kanser tanısı konulan erkek hastanın radyoterapi öncesinde spermleri alınıp dondurulursa, tedavi bittiğinde baba olma şansı devam eder. Kemoterapi sonrasında ise gebelik şansı söz konusu. Yani tedavi sonrasında üreme fonksiyonları geri dönebilir. Üreme sağlığı radyoterapide olduğu gibi doğrudan etkilenmez” dedi.