Uluslararası Para Fonu (IMF), özellikle gelişmiş ülkelerin açıklarını azaltmaya başladıklarını, ancak planlarında güven kaybı yaşayabilecek yüksek riskli yatırımcı sektörlerin de bulunduğunu bildirdi. Raporda yükselen Avrupa ülkelerinde Türkiye hariç, borç oranlarının artmasının beklendiği de belirtildi.
IMF Kasım 2010 Mali Gözlem raporunu açıkladı.

Özellikle gelişmiş ülkelerde mali düzenlemelerin gelecek yıldan itibaren farklı hızlarda uygulanmaya başlanacağını bildiren IMF, adımların “mali temellerin iyileştirilmesi ve ekonomik toparlanmaya desteğin çekilmesinde bir kesintiye uğramadan sakınma gereği” karşısında yerinde olduğunu belirtti.

-COTTARELLİ'DEN İYİ VE KÖTÜ HABERLER-

IMF Mali İlişkiler Birimi Direktörü Carlo Cottarelli Mali Gözlem raporuna ilişkin düzenlediği basın toplantısında 2011 yılının değişik geçeceğini, sadece az sayıda ülkede açık artışı görüleceğini bildirdi. Ülkelerin yüzde 90"ında açıklarda azalma görüleceği tahmininde bulunan Cottarelli, gelişmiş ülkelerin büyük bölümünde borç-GSYİH oranının artmaya devam edeceğini, aynı artışın borç-GSYİH oranının ortalamanın üstünde bulunan ülkeler için de geçerli olacağını bildirdi. Cottarelli, “Yükselen ekonomilerde durum biraz değişik. 2011"de borç-GSYİH oranında gerçek düşüşün yaşandığı daha çok ülke göreceksiniz, Ancak artışın hala önemli olduğu bazı ülkeler de bulunuyor” dedi.

Hemen hemen tüm gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının hala çok düşük olduğunu ve bu ülkelerin artan borçları bu düşük faiz oranlarıyla finanse edebileceklerini anlatan Cottarelli, “Faiz oranları sürekli olarak düşük kalmayacak. Piyasaların faiz oranlarına ilişkin düşüncelerini nasıl hızlı değiştirdiğine bakmak ilginç. Piyasalar görüşlerini son derece hızlı değiştirebilirler. Gözlem raporunun ana mesajındaki gibi, ülkeler şu anda orta vadeli mali düzenleme planlarını başlatıyorlar” dedi.
“Birçok ülkenin mali düzenlemeleri kapsayan planlarını yayınlaması”nı iyi haber olarak açıklayan Cottarelli, “Bir başka iyi haber düzenleme adımlarının doğru olması. Planlarda gelecek üç yıllık düzenlemeler için atılan adımlar, GSYİH"larının yüzde 1"i düzeyinde ki bunu büyüme sürecinin devam etmesiyle uyumlu görüyoruz” dedi. Carlo Cottarelli üçüncü iyi haberin de harcama kesintileri üzerine yeterli vurgunun yapılması olduğunu bildirdi.

-KÖTÜ HABERLER-

Kimi “kötü haberlere” de değinmek istediğini belirten Carlo Cottarelli şöyle devam etti:
“Öncelikle Kasım 2011 itibarıyla birçok ölçeğin daha da belirgin olması gerekir. Gelir ve harcama eğilimlerine ilişkin niyetleri biliyoruz ancak harcama kesintilerinin ne derece yerine getirileceğini tam olarak yeterli derecede bilmiyoruz. İkinci olarak birçok ülke için uzun vadeli borç hedefleri açık bulunmuyor. Birçok ülkenin borç-GSYİH oranlarını istikrara kavuşturma stratejilerinde nihai hedeflerinin kriz öncesi düzey mi yoksa 2007"deki noktaya ya da daha altına indirmek mi olduğu açık değil. Bu birçok ülke için belirsiz kalıyor. Üçüncü olarak da uzun vadeli harcama eğilimlerinde çok fazla bir gelişme bulunmuyor.”

-RAPORDA TÜRKİYE-

“Mali Çıkış: Stratejiden Yürürlüğe” başlığı verilen raporda, düşük bütçe açıkları ve güçlü büyümenin 2011"de yükselen ekonomilerde borç oranlarını ortalama yüzde 37.2"ye düşürmesinin beklendiği belirtildi. Raporda, “Ancak, en hızlı büyüyen Asya ve Latin Amerika bölgelerinde beklenen en büyük düşüşlerle birlikte, ekonomiler arasında önemli farklılıklar bulunuyor. Tersine, yükselen Avrupa ülkelerinde Türkiye hariç, borç oranlarını artması bekleniyor, özellikle de bazı durumlarda Letonya ve Litvanya"da” denildi. Raporda Türkiye ile ilgili şu rakamsal değerlendirmeler yer aldı (GSYİH"nın yüzdeleri olarak):


2010 2011 2012 2013 2014 2015

Genel kamu net borcu 35,7 34,6 33,3 32,3 31,6 30,3

Genel kamu brüt borcu 43,4 42,1 41,2 40,7 39,9 38,7

Genel kamu gelirleri 32,2 32,2 32,3 32,4 32,3 32,3

Genel kamu harcamaları 35,7 34,8 34,5 34,5 34,2 33,8

Genel kamu faiz dışı fazlası 0,1 0,7 1,3 1,3 1,4 1,5

Genel kamu dengesi -3,5 -2,6 -2,2 -2,1 -1,9 -1,5


-TÜRKİYE"DE FİNANSMAN GEREKSİNİMİ-

Yükselen ve düşük gelirli ekonomilerin finansman gereksiniminin, gelişmiş ekonomilerle karşılaştırıldığında ılımlı kalacağı da belirtilen Mali Gözlem raporunda “Yükselen ekonomiler krizden önceki iyileştirilmiş mali disiplin ve borç yönetiminin yararını görmeyi sürdürecek. Kimi ekonomilerde 2011 yılı için finansman gereksiniminin 2000-2008 yılları ortalamasının üstünde olacağı tahmin edilirken, diğer bazı ülkelerde finansman gereksinimi son onyıl ortalamasının oldukça altında kalacak (Brezilya, Jamaika, Türkiye dâhil)” denildi. Rapora şöyle devam edildi:

“-2008-2015 yılları arasında GSYİH"nın yüzdesi olarak kamu borç görünümdeki değişikliğin sadece Letonya, Kanada, Türkiye, Kore, Brezilya, Hindistan, Çin, Suudi Arabistan, Endonezya, Meksika"da negatif olacağı tahmin ediliyor.

-Türkiye için Mali Politika Varsayımları: Mali projeksiyonlar yetkililerin, Eylül 2009"da açıklanan Orta Vadeli Program"da varsayılan mali hedeflere bağlı kalacaklarını varsayıyor (ve bu yüzden Ekim 2010"da açıklanan programı yansıtmıyor).

-Türkiye için veriler ve eğilimler: Bu Rapor ve Dünya Ekonomik Görünüm Raporu"nda belirtilen genel kamu dengesi, faiz dışı fazla ve dönemsel faiz dışı fazlaya ilişkin rakamlar, yetkililerin hala net ödünç verme rakamlarını içeren resmi istatistiklerinden ya da ülke raporlarından farklılık göstermektedir. Rakamlarda görülen, Türkiye"nin resmi istatistiklerinden bir başka farklılık da özelleştirme gelirlerinin dışarıda tutulması.”

-DÜNYANIN GÖRÜNÜMÜ-

Rapora göre, küresel olarak mali politika “talebe destekten” tedrici olarak “açıkların azaltılmasına” yönelmeye başladı. Ancak mali riskler, GSYİH"nın yüzdesi itibarıyla kamu borç oranlarının hala hızla yükselmekte olduğu gelişmiş ekonomilerde yüksek kalmaya devam ediyor. Rapor hem gelişmiş hem de yükselen ekonomilerde 2011 yılında mali sıkılaşmanın ihtiyari önlemlerle daha yaygın geleceğini, fakat çıkış planları üzerinde daha fazla açıklık gereksinimi olduğunu vurguladı.

Büyümenin beklenenden düşük olması durumunda, mali ortamı uygun gelişmiş ekonomilerin otomatik stabilizerlerin rollerini oynamalarına izin vermesi gerektiği belirtilen Raporda, “Ayrıca ihtiyaç duyulursa, toparlanmanın devam etmesi için, 2011"e yönelik planlanan konsolidasyonun bir bölümün ertelenmesi gerekebilir” denildi.
Rapora göre, küresel mali açık 2009"daki GSYİH"ların yüzde 6.7"si düzeyinden bu yıl, beklentiler doğrultusunda yüzde 6 düzeyine düşecek. Açıklardaki düşüşün büyük ölçüde iyileşmiş ekonomik koşullar ve finansal sektöre azalan destekten kaynaklandığı belirtildi.

2011"de küresel mali açık daha da fazla düşmeye devam ederken küresel GSYİH"nin yüzde 5"i düzeyine inecek. Ülkelerin yüzde 90"ının, gelecek yıl, 2010"a göre rekor ölçüde küçük açıklar verecekleri tahmin ediliyor. Açıkların büyük bölümü ekonomi politikasındaki sıkılaşmadan kaynaklanacak. Özellikle piyasa baskısı altında bulunan gelişmiş ülkeler için riskler tarihi standartlar itibarıyla yüksek kalmaya devam edecek. Bunlar arasında ülke borçlarının kısa vadeden orta vadeye çevrilmesi olanağındaki sorunların artışı, kamu borç rasyolarının istikrarı sorunu dikkati çekecek. Bu riskler yükselen piyasalara için de düşük fakat önemsiz olmayacak.

Raporda, “Makroekonomik belirsizlikten kaynaklanan riskler, küresel toparlanmanın güç yitirmesi endişeleri arasında altı ay öncesine göre genel olarak daha yüksek. Diğer taraftan planlamanın niteliğiyle bağlantılı riskler, ülkeler mali çıkış stratejilerinin en azından kimi yönlerini uygulamaya henüz başlamışken geniş ölçüde rahatladı. Küresel piyasa duyarlılığı, yükselen piyasalara karşı iyileşme gösterdi, fakat halen Mayıs 2010"un baskısını hisseden gelişmiş ekonomilere karşı kötüleşti” denildi.