İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki salonda görülen duruşmada savunmasını yapan Örnek, "Balyoz Güvenlik Planı" ve seminer ile hiçbir ilgisinin olmadığını belirtti.

Örnek, 5-7 Mart 2003 tarihleri arasında İstanbul’da böyle bir plan semineri icra edildiğini bile bilmediğini anlatarak, birilerinin kendisi ve arkadaşlarını bu konuya bulaştırmak istediğini kaydetti.

İddianamede yer alan "Suga" planını kesinlikle reddettiğini dile getiren Örnek, "Böyle bir planın hazırlandığından ne bilgim vardır, ne de böyle bir plan hazırlanması için emir verdim. Bu plan benim aleyhimde bir kanıt bile değildir. Zira Suga planında, ne ıslak ne de kuru imzam veya benden herhangi bir iz yoktur. Birilerinin benim bilgim ve iradem dışında yazdığı bir metindir" dedi.

Özden, burada sanık durumunda olan 194 kişinin, bir dijital harbin içine girdiğini ifade ederek, bu harpte silahlarının sadece akıllarının olduğunu anlattı.

Tüm delillerin bilgisayar ortamında olmasına rağmen bulundukları yerde bilgisayar kullanımına bile izin verilmediğini dile getiren Örnek, karşı tarafın ise teknolojinin kendilerine bahşettiği her türlü imkandan yararlandığını kaydetti.

Örnek, dava ile ilgili kendilerini derinden üzen bir noktaya yer vermek istediğini belirterek, şunları söyledi:

"Medya bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde hem kamuoyunu hem de yargı sistemini etkilemektedir. Masumiyet karinesi, soruşturma gizliliği ayaklar altına alınarak kişiler ve kurumlar yargılanmakta, suçlanmakta ve çoğu zaman da bir ceza bile saptanmaktadır. Yeni bulguların sahte mi, gerçek mi olduğunu henüz mahkeme saptamamışken ’darbecilik’ ile suçlanıyoruz.

Bu davanın ikinci bir veçhesi olduğu, sahtekarlığı yapan bir çetenin var olduğu ihtimali maalesef savcılar tarafından asla göz önüne alınmıyor. Delil karartması ihtimaline karşı bizler tutuklandık, ama bu sahteci çetenin delilleri karartmasına karşı hiçbir tedbir almadınız. Bir süre sonra bizlere ’pardon’ dendiğinde çok geç olacaktır."

-"ÜLKEDEKİ İLK DİJİTAL TERÖR DAVASI"-

Örnek, bu davanın tarihi bir dava olduğunu ve tarihteki yerini alacağını, bu nedenle davanın tüm ulusun ilgisini çektiğini dile getirerek, bu davaya tarafsız kalmaları gereken üst düzey yöneticilerin davayla ilgili yaptıkları her konuşmada sanki kendilerinde mahkemeye teslim etmedikleri bazı belgeler olduğu izlenimini verdiğini anlattı.

"Bu davanın bir diğer özelliği, ülkemizin bu çaptaki ilk ’dijital terör’ davası veya ’siber savaş’ diyebileceğimiz ilk davası olmasıdır. Bu nedenle büyük sıkıntılar ve doğal olarak iletişim zorlukları çekilmektedir" diyen Örnek, şunları söyledi:

"Bu davada delil olmaya aday bütün bulgular sahtedir. Belgelerde yazılı ismim iradem dışında kullanılmış. İsmimin böyle bir insanlık dışı eylem planlarında yer alması, şahsımı Türk milletine karşı zan altında bırakmaktadır. Hiçbir maddi delil ortada yokken soruşturma geçirmenin beni ve ailemi çok üzdüğünü söyleyebilirim. Meslek yaşantımın hiçbir bölümünde hukuka ve demokrasiye karşı bir planlama içerisinde bulunmadım. Hazırlandığı belirtilen eylem planlarında ismimin yer alması kişisel onur ve haysiyetimi ihlal etmiştir."

Örnek, "Balyoz" davası olarak tanımlanan bu davanın, siyasi rant peşinde koşan karanlık güçlerin yarattığı bir canavar olduğunu anlatarak, "Bir sahtekarlığın ürünü olan bu dava, bir darbenin ya da darbe teşebbüsünün yargılandığı bir dava değildir. Zira ne darbe gerçekleşmiş ne de darbeye bir teşebbüs olmuştur. Bu dava, masum 200 kişi üzerinden geleceğe gözdağı verme davasıdır. Bu dava bir seçim kampanyasında ’bakın biz neler yaptık’ diyebilmek davasıdır" dedi.

Örnek’in savunmasını tamamlamasından sonra verilen aranın ardından, avukatlarının savunmasına geçildi.

A.A.