Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Zeki Sayar, üç aylara ilişkin, "Peygamberimiz mümkün olduğu kadar oruçla, Kur'an-ı Kerim okuyarak bu ayları ihya etmiştir. Biz de peygamberimizin yolunu takip etmeliyiz." dedi.

 

Üç aylarla ilgili açıklama yapan Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Sayar, aslında Kur'an-ı Kerim'de veya Hz. Peygamber'in hadislerinde "üç aylar" diye bir tanım olmadığını belirterek "Ancak halkımızın üç aylar olarak ifade ettiği recep, şaban, ramazan ayları öteden beri dini hayatımızda çok önemli yer tutan zaman dilimleridir. Bu aylar gelince halkımız manevi hayatına, dini hayatına çekidüzen verir, kendisini bu aylara hazırlar. Hz. Peygamber de bu aylara özel ilgi göstermiştir." dedi.

Hz. Peygamber'in recep ayı geldiğinde "Ya Rab, recep ve şaban ayını bizim için bereketli kıl, mübarek eyle ve bizi ramazan ayına ulaştır" diye dua ettiğini ifade eden Sayar, onun recep ayında diğer aylarda olmadığı kadar oruç tuttuğunu söyledi.

"Özel bir ibadet şekli yok"

Sayar, recep ayında ayrıca dini hayatta önemli yeri olan iki mübarek gece bulunduğunu, bunlardan birinin recep ayının ilk cuma gecesine denk gelen Regaip, diğerinin de yine bu ayın yirmi yedinci gecesine denk gelen Miraç Kandili olduğunu aktardı.

Bir gelenek olarak öteden beri bu gecelerin ihya edildiğini, gündüzleri oruç tutulduğunu dile getiren Sayar, kandil gecelerinde özel bir ibadet şekli bulunmadığını anlattı.

Sayar, bu gecelerde kaza namazları kılınabileceğini, Kur'an okunabileceğini, tövbe edilebileceğini vurgulayarak Kadir Gecesi'nin ise bu aylardan ayrı olarak Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine işaret etti. Sayar, "Bir insan Kadir Gecesi'ni hakiki manada ihya ederse sanki içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin ayı ihya etmiş, değerlendirmiş gibi umulur ki Allah katında sevap kazanmış olur." dedi.

Üç ayların ikincisinin ise şaban olduğuna dikkati çeken Sayar, "Hz. Peygamber, 'Ümmetimin ayı' olarak ifade etmiştir. Hz. Ayşe validemiz 'Peygamberimiz şaban ayında bazen o kadar oruç tutarlardı ki biz Peygamber şaban ayının tamamını oruçlu geçirecek zannederdik. Bazen de bu kadar tutmazlardı' derdi." değerlendirmesini yaptı.

Neler yapılmalı?

"Elimizden geldiği kadar bu aylarda daha çok oruç ibadetini yerine getirmeliyiz." diyen Sayar, Hz. Peygamber'in pazartesi-perşembe günleri oruç tuttuğunu bildirdi. Sayar, şöyle devam etti:

"Bu aylarda, her ayın 13, 14, 15'i, ayın dolunay şekliyle olduğu günlerde oruç tutmak da Peygamberimizin sünnetleri arasındadır. Nafile ibadet olduğu için gücü yetenler oruç tutabilirler, Kur'an-ı Kerim'i daha çok okuyabilirler, çevrelerine, fakir fukarayı daha çok gözeterek yardımda bulunabilirler. Ramazan ayı zaten Kur'an ayıdır."

Sayar, Kur'an-ı Kerim'i okumanın önemli olduğunu ancak manasını, anlamını kavramaya çalışmayı da tavsiye ettiklerini vurgulayarak insanların Kur'an meali okumaları gerektiğine işaret etti.

İnsanın buluğ çağına erdikten sonra ibadetle mükellef olduğuna dikkati çeken Sayar, "Belli zamanlara, belli günlere, belli kandillere ibadetin tahsis edilmesi söz konusu değil. Ama özellikle Cenabıhakk'ın, bu aylarda yapılan ibadetlere daha çok sevap vereceğini Peygamberimizden öğreniyoruz ve Peygamberimiz bu davranışlarıyla bize gösteriyor. Bu aylar gelince daha fazla oruç tutuyor mesela." dedi.

"Özel bir ibadet şekli yok"

Hayatın bir müsabaka meydanına benzetilebileceğini belirten Sayar, şunları söyledi:

"Önemli olan bütün bu ibadetleri, Hz. Peygamber'in bize gösterdiği ölçüler içinde yapmak gerekir. İslam, her türlü bidat ve hurafeyi yasaklamıştır. Bizim her konuda ibadetleri yerine getirirken örneğimiz Peygamber Efendimizdir. Bu aylarda işte 'Kandil gecesinde şu kadar namaz, şu kadar zikir, şu kadar tesbihat' gibi ifadeler doğru değil. Resulullah bu gecelerde bol bol ibadet etmiş. Özel bir ibadet şekli yoktur, Peygamberimiz nasıl ihya ettiyse biz de öyle ihya edeceğiz. Peygamberimiz mümkün olduğu kadar oruçla, Kur'an-ı Kerim okuyarak bu ayları ihya etmiştir. Biz de Peygamberimizin yolunu takip etmeliyiz.

Hz. Peygamber'in hayatında recep ayını baştan sonra, şaban ayını baştan sona oruçla geçirdiği söz konusu değil. Zaman zaman bu ayları baştan sona oruçlu geçiren kardeşlerimizi duyuyoruz. Yani oruç tutulabilir ama Hz. Peygamber'in örnekliğinde recep ayını baştan sona, şaban ayını baştan sona oruçlu geçirmek yoktur. Peygamberimiz sadece bir ayın tamamını oruçlu olarak, ramazan orucunu tutarak geçirmiştir."