ABD"den onayı alınan kanser aşısı Türkiye"de iyileşme umudu kalmayan 20 meme kanserli hastada denenecek. Aşıyı geliştiren Prof. Dr. Hakan Akbulut, aşının hedefinin tüm kanserli hücreleri yok etmek olduğunu söyledi

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı"ndan Prof. Dr. Hakan Akbulut meme, akciğer ve kolon kanserinde başka bir tedavi şansı kalmamış hastalarda uygulanmak üzere kanser aşısı geliştirilmesi çalışması yürüttüklerini açıkladı. Projeyi ABD"deki başka bir merkezle birlikte yürüttüklerini belirten Akbulut, belirli bir grup insan üzerinde klinik araştırma yapmak üzere ABD"de gerekli onayın alındığını, Türkiye"de de Sağlık Bakanlığı"ndan onay alınması halinde çalışmalara 2011"de başlanabileceğini, bu aşıyı ilk olarak başka şekilde tedavi şansı kalmamış 20 meme kanserli hastada deneyeceklerini bildirdi. Akbulut, aşının hayvanlarda yüzde 100 başarılı sonuc verdiği belirtildi. Diğer hastalıklarda kök hücre geliştirilmesi üzerinde durulurken kanserde, tedaviye rağmen tümörde yüzde 1 oranında bulunan, kendilerini yenileme yeteneğine sahip hücrelerin yok edilmesi üzerinde durduklarını anlatan Akbulut, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hücreler yok olacak

“Bugün kanserde tedavi şansı yüzde 50 oranında. Kanser hastasında çoğalma yeteneğine sahip, sınırsız sayıda hücre vardır. Bunlardan yüzde 99"unu tedaviyle yok edebiliyoruz, ancak yüzde 1"i bu tedaviye rağmen çoğalma yeteneğini kaybetmiyor. Yaptığımız çalışmada, meme, kolon ve akciğer kanserinde bu yeteneğe sahip hücreleri bulup bunları yok etmeyi amaçlıyoruz. Halen uygulanan kemoterapide istediğimiz her yere ulaşamayabiliyoruz. Bu aşıyla savunma sistemini harekete geçirip ulaşamadığımız yerlere de ulaşmayı hedefliyoruz. Bu çalışmadan 3-4 yıl içinde sonuç alınır. Ancak insanlarda denenmesi için 2 milyon dolarlık bir kaynak gerekiyor. Bunu arıyoruz” dedi.

Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Elçin de, böbrek ve kalp gibi organlarda yetmezlik gelişmesi halinde başvurulacak kök hücre çalışmalarının daha başlangıç aşamasında olduğunu, ancak kıkırdak, deri ve kemik dokularıyla ilgili uzun zamandır başarılı çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.