Türkiye'den "ülkedeki Hristiyanların haklarına tam olarak saygı göstermesini" isteyen 306 No'lu tasarı, ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'ndan geçti.

Genel Kurul'a "Usul kurallarının askıya alınması (suspension of rules)" yöntemiyle getirilen tasarı, Genel Kuruldaki tüm konuların ele alınmasının ardından TSİ ile 05.00 civarında görüşülmeye başlandı.

Tasarı lehine, tasarıyı sunanlardan Ermeni lobisinin güçlü yanlıları olan Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi üyeleri Howard Berman ve Edward Roycesöz aldı.

Berman ve Royce'a destek olarak Türkiye karşıtı tasarılara her fırsatta verdikleri destekle bilinen Adam Schiff, Frank Pallone, Eliot Engel ve Brad Sherman da konuşma yaptı.

Kongre'deki Türkiye Dostluk Grubunun Eşbaşkanı Ed Whitfield ise tasarı aleyhine söz aldı. Tasarı görüşmeye başlanırken, salonda 7 Kongre üyesi varken, yaklaşık 40 dakika sonra oylamaya geçildiğinde salonda sadece, Berman, Royce ve Whitfield olmak üzere 3 Kongre üyesi kaldı.Genel Kurul oturum başkanının yaptığı sözlü oylamada, Berman ve Royce'nın tasarı lehine olmasıyla, tasarı Genel Kuruldan geçti.

Konuşmalar...

Tasarıyla ilgili konuşmalarda, Berman ve Royce, Türkiye'de din özgürlükler alanında ihlalleri bulunduğunu iddia etti.

Azınlık vakıflarının mallarının iadesine yönelik kanun hükmünde kararnamenin "çok küçük kapsamlı veçok geç kalınmış bir adım" olduğunu ileri süren bu konuşmacılar, mallara ilişkin düzenlemede belirlenen tarihin de değiştirilerek daha gerilere alınması gerektiğini istedi.

Türkiye lehine konuşan Kongre'deki Türkiye Dostluk Grubunun Eşbaşkanı Ed Whitfield ise Türkiye'nin dini özgürlükler ve azınlıkların haklarına yönelik son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettiğini, bunu yapan bir ülkenin kınanmak yerine teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.

Bu pozitif ilerlemelerin, Türkiye'nin iyi niyet taşıdığını gösterdiğini belirten Whitfield, ABD Dışişleri Bakanlığının dini özgürlüklerle ilgili son raporunda bu ilerlemelere işaret edilmesini ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın azınlık vakıf mallarının iadesiyle ilgili olumlu sözlerini hatırlattı.

Whitfield, bu konularda spesifik adımlar atan Türkiye'nin ABD'nin deönemli bir müttefiki olduğunu belirterek, Afganistan, Irak, Ortadoğu gibi konulardaki önemli katkılarını hatırlattı.

Berman ve Royce, 1915 yılı olaylarını "soykırım" olarak nitelendirirken, Whitfield, o dönem Osmanlı'nın bir savaşta olduğunu ve iki taraftan da ölenlerin bulunduğunu anımsattı.

Bağlayıcılığı bulunmuyor

ABD'de, özellikle Ermeni ve Rum lobisince yoğun şekilde desteklenen tasarıda, "ABD Dışişleri Bakanının Türk yetkililerle tüm resmi temaslarında bukonuyu gündeme getirmesi" ifadesi yer aldı. Tasarı, ABD Dışişleri Bakanından tüm Türk liderler ve yetkililerle resmitemaslarında şu hususlara vurgu yapmasını istiyor:"

- Tüm dini ayrımcılık türlerine son verilmesi,

- Herhangi bir engelleme ve kısıtlama olmaksızın kilise ve kilise malları sahiplerinin, ibadet hizmeti, dini eğitim, rahiplerin eğitimi, dini grupların toplanması, yaşlı ve fakirlere yardım da dahil olmak üzere sosyal hizmetler vermeve diğer dini faaliyetleri yerine getirme hakkına izin verilmesi,

- Tüm Hristiyan kiliselerinin ve ibadethane, manastır, okul, hastane, anıt ve kutsal alan ile sanat eserleri, el yazmalar, dini eserler gibi taşınabilir mallar da dahil olmak üzere tüm diğer dini mülklerin gerçek sahiplerine iade edilmesi,

- Herhangi bir engelleme ve kısıtlama olmaksızın kilise ve kilise mülkleri sahiplerinin, Türkiye içindeki tüm kilise ve diğer ibadethaneler, manastırlar,okullar, hastaneler, anıtlar, kutsal alanlar ve diğer dini mülklerin koruma, onarım ve yeniden inşası hakkına izin verilmesi."

Ancak, tasarının bağlayıcılığı bulunmuyor.

Tasarıdan, geçtiğimiz temmuz ayında imzasını çeken Temsilciler MeclisiDış İlişkiler Komitesi Başkanı Ileana Ros-Lehtinen'ın de tasarının altında adının yer aldığı görüldü.

Lehtinen'in yanı sıra, tasarıyı hazırlayan Edward Royce ve Howard Berman'ın dışında 30 kişinin daha adı tasarının altında yer aldı.

DIŞİŞLERİ'NDEN TEPKİ

Dışişleri Bakanlığı, ABD Temsilciler Meclisinde Türkiye karşıtı 306 sayılı tasarının onaylanmasıyla ilgili olarak, "Hiçbir temeli olmayan ve oylama sürecinden de görüleceği üzere tüm Meclis'in iradesini yansıtmayan bu metnin kabulünden tepki ve hayal kırıklığı duyulduğunu"bildirdi.

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, ABD Temsilciler Meclisi'nin dün "Türkiye Cumhuriyeti'ni Hristiyan Mirasını Korumaya ve El Konmuş Kilise Mülklerini İadeye Davet Etmek" başlıklı ve 306 rumuzlu tasarıyı, Komite sürecini atlamak ve doğrudan Genel Kurul'a getirmek suretiyle kabul ettiği hatırlatıldı.

Ermeni Grubu Eşbaşkanı Edward Royce'un sunduğu ve Azınlık Grubu Lideri Howard Berman'ın ortak sunucu olduğu tasarının, sadece üç kişinin katıldığı bir oylamada iki ortak sunucunun oyuyla geçmiş olmasının, konunun ne kadar gayri ciddi biçimde ele alındığını gösterdiği ifade edilen açıklamada, "Hiçbir temeli olmayan ve oylama sürecinden de görüleceği üzere tüm Meclisin iradesiniyansıtmayan bu metnin kabulünden tepki ve hayal kırıklığı duyuyoruz" denildi.

Türkiye'de anayasal sistem, bireylerin, din, ırk, renk, etnik köken, dilve benzeri özelliklerine bakılmaksızın kanun önünde eşitliğine dayandığı belirtilen açıklamada, Türkiye'de din temelinde ayrımcılıktan söz edilmesinin temelden yoksun olduğu ifade edildi.

Açıklamada, 300'den fazla gayrimüslim ibadethanenin ve bu çerçevede yabancılara ait 50'den fazla kilisenin faaliyet gösterdiği Türkiye'nin, özellikle son yıllarda gerçekleştirilen reformlar da dikkate alındığında, dini özgürlükler açısından örnek teşkil edebilecek seviyede olduğu bildirildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Türkiye'deki gayrimüslim cemaat vakıflarının mülkiyet haklarının kullanımı ise, Vakıflar Kanunu'nda 2008 yılında ve son olarak 2011 Ağustos ayında yapılan değişikliklerle daha da iyileştirilmiş; 1936 Beyannamesinde kayıtlı tüm taşınmazların vakıflar adına tescili veya rayiç değerinin ödenmesine imkan tanınmıştır.

Her şeyden önemlisi, Türkiye'de gerek siyasi, gerek toplumsal düzeyde ayrımcılıkla mücadele ve farklılıklara hoşgörü yaklaşımı çerçevesinde önemli birirade olduğu açıktır.Tabiatıyla bu tür tek yanlı ve gerçeklerden uzak girişimlerin hiçbirdeğeri bulunmamaktadır. Bu konularda ABD Temsilciler Meclisince yargıya varılmadan önce daha ciddi değerlendirme yapılmasına ihtiyaç olduğu görülmektedir."