Belçika"da nükleer silahların yasaklanmasını öngören bir yasa tasarısının Senatoya getirilmesi, siyasi arenada hararetli tartışmalara neden oluyor.
Sosyalist senatör Philippe Mahoux tarafından sunulan ve ülkede bulunan nükleer başlıklı ABD bombalarının yasaklanmasını öngören yasa tasarısı çerçevesinde gündeme yerleşen nükleer silah tartışması, NATO"da da rahatsızlık belirtileri gösteriyor.
İkinci Dünya Savaşının ardından, 1954"ten itibaren müttefik Avrupa ülkelerinde konuşlandırılan 9 bin kadar nükleer başlıklı füze ve silahın yüzde 97"sinden fazlası, son 25 yıl içinde, özellikle Varşova Paktı"nın çöküşünün ardından geri çekildi.
NATO üyesi Fransa ve İngiltere, kendi ürünleri olan nükleer silahları barındırmaya devam ederken, Belçika, Almanya, İtalya, Hollanda ve Türkiye"deki üslerde de bu silahların konuşlandırıldığı ifade ediliyor. NATO, bu iddiaları resmen doğrulamıyor veya yalanlamıyor.
Belçika"da nükleer silahların konuşlandırıldığı, bu ülkenin başbakan ve bakanları tarafından geçen yıllarda çeşitli açıklamalarda teyit edildi. Güvenlik ve Barış Araştırma Grubu (GRIP) tarafından yazılan bir raporda, 2008 verilerine dayanılarak, aralarında Türkiye"nin de gösterildiği “5 nükleer güç” Avrupa ülkesinde, ulusal üslerde veya ABD üslerinde 240 nükleer başlıklı bomba konuşlandırıldığı, bunların 20 kadarının Belçika"da bulunduğu ileri sürülüyor.
Avrupa kamuoyunda, 21. yüzyılın başından itibaren, söz konusu nükleer silahların gereksizliği tartışılırken, ABD 2005-2008 döneminde Almanya ve İngiltere"den 180 nükleer bombasını geri çekti. GRIP raporunda, Avrupa"da kalan 240 bombanın gereksizliği savunuluyor ve bu bombaların bulundurulduğu üslerdeki güvensizlik ortamından, kamuoyu tepkilerinden, NATO"nun değişen stratejilerinden söz ediliyor. Belçikalı senatör Mahoux, “nükleer silahlardan arındırılma ile NATO"ya sadakat konularının tezat oluşturmadığını” savunurken, sunduğu yasa tasarısının NATO ve ABD"de yol açtığı rahatsızlığın bilincinde olduğunu, bu tasarının kolaylıkla onaylanacağına inanacak kadar “saf olmadığını” belirtiyor. Belçika"daki tartışmalarda, nükleer silah stoklarından vazgeçilmesi iradesinin NATO anlaşmaları ve yükümlülükleri çerçevesinde mümkün olmadığını, “dayanışma” gerektiğini, “Avrupa"nın nükleer silahsız savunulamayacağını”, sunulan yasa tasarının “iyi bir fikir” olarak görülmediğini söyleyenler arasında, liberal Senato Başkanı Armand De Decker de bulunuyor. De Decker, “Pakistan"da iktidarın ve dolayısıyla nükleer silahların Taliban"ın eline geçmesi halinde, Avrupa"da konuşlandırılan nükleer silahların caydırıcı olacağı” örneğini veriyor.
Yasa tasarısına muhalifler, Belçika"nın dünyanın en önde gelen silah üreticileri ve ihracatçıları arasında yer aldığını, NATO"nun Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı (SHAPE) ve Genel Merkezinin Belçika"da bulunduğunu da hatırlatıyor. Belçika"nın NATO üyesi kaldığı sürece, ABD silahlarını geri gönderse dahi Fransız ve İngiliz nükleer silahlarını barındırmak ve finanse etmek durumunda kalacağı ileri sürülüyor.
Müttefiklerden, “savunma için gerekli olan nükleer silah yükünün paylaşılmasının sürdürülmesini” isteyen ABD"ye karşı tavır alan grup, Avrupa"da bulundurulan nükleer silahlar arasında 170 kilotonluk güce sahip olanların yer aldığını, Hiroşima"da patlatılan bombanın 15 kilotonluk olduğunu anlatıyor. Nükleer silahların yasaklanmasından yana tavır koyanlar, “Sadece bu silahların barındırılmasından yükümlü değiliz. Gereğinde bunları bizim uçaklarımız, bizim pilotlarımız kullanacak. Manevi ve siyasi sorumluluk altındayız” diyor.
Belçika Senatosu, nükleer silahların yasaklanmasını öneren tasarıyı Kasım ayında ele alacak. - milliyet