Somali sınırındaki Dadaab Mülteci Kampı’na güneş çok erken doğuyor. Mevsim kış. Ancak bizim bildiğimiz gibi bir kış değil. Gündüz sıcaklık neredeyse 30 derece. 
 
Gökyüzündeki onca buluta rağmen insanların ciğerlerine kadar inen kırmızı çöl kumlarına tek bir damla yağış düşmüyor. Ekvator bölgesinde günışığı ile birlikte insanlar da güne çok erken başlıyor. ‘Çocuk her zaman çocuk’ deyimi, kıtlığın zirve yaptığı Dadaab kampı için de geçerli. Bazı çocuklar günlerce su dolmayan bidonlardan oyuncak araba yapmış, oynuyor. Bir grup çocuksa bir bez parçasından yaptıkları topla maç yapıyor.
 
Top oynayan çocukları görünce yanlarına gittik. Bir süre fotoğraflarını çektikten sonra çocuklarla biz de oynamaya başladık. Ortak dil futbol olunca çok iyi anlaştık. 2 kale kurup 2 de takım oluşturduk. Zorlu bir maç oldu, çünkü çocuklar çok kalabalıktı. Sonuçtan gazeteciler de memnundu çocuklar da. Maç 1-1 bitti. Futbol oynarken, sadece o anlığına, uçsuz bucaksız çölü, açlığı, susuzluğu, fakirliği, yokluğu unuttuk. Ancak bir süre sonra maç bitti ve geri döndük. Çocuklarsa bir an için unuttuğumuz gerçeklerle baş başa kaldı. 
 
Sarı bileklikler 
Dadaab kampı, 900 kilometre karelik alan üzerine kurulu. Çadırlardan, derme çatma barakalardan oluşan, altyapı bir kenara tuvalet için fosseptik çukurlarının bile olmadığı dev bir şehir Dadaab. Her gün binlerce insanın Somali’den giriş yaptığı yokluk kampı Dadaab’da insanların kesin bir kaydı tutulamıyor. Tespit edilebilenlerin bileklerine Birleşmiş Milletler tarafından üzerinde numara yazılı sarı bir bileklik takılıyor. Somali’deki açlıktan kaçan yüz binlerce Afrikalı’nın yeni dünyalarındaki kimlikleri de işte bu bileklikler. 
 
Çalılardan al haberi 
Sınıra yakın alanlara Somali’den yeni gelen insanlar yerleşiyor. Her yeni gelen aile, kendine barınacak bir yer yapmaya çalışıyor. 
Çevrede en çok kuru çalı bulunuyor. Önce barınağın yuvarlak formu kuru toprağa çalıların saplanmasıyla oluşturuluyor. Ardından eğer çevrede bir bez parçası ya da BM’nin brandası gibi bir malzeme bulunursa çalıların arasındaki boşluklar kapanıyor. Boşluklar ailenin birkaç gün mü yoksa birkaç hafta önce mi geldiğini ele veriyor. 
 
BM, uçsuz bucaksız alana belirli aralıklarla su kuleleri yapmış. Kulelerden su alabilmek için bazıları yine kilometrelerce yürüyerek sırtında ailesine su taşıyor. BM, 15 gün yetecek mısır, bisküvi, yağ gibi gıda maddeleri dağıtıyor. Şanslı olanlar yardım paketlerine ulaşabiliyor. 
İssa İbrahim de sırtında bebeğiyle bekliyor. Bebeği 6 aylık. Oysa 1 aylık gibi görünüyor. Yaşadığım şoku fark ettirmeden nasıl beslendiklerini sordum. İssa, dün sadece bisküvi yediğini ve bebeğini de sadece sütüyle beslediğini söyledi. Tabii göğüslerinde süt oluşabilecek yeterli gıdayı alabilirse… 
 
TÜSİAD Başkanı Somali’ye gidiyor 
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner yarın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki heyet ile birlikte Somali’yi ziyaret edecek. Ziyaret öncesinde bir açıklama yapan Boyner “Doğu Afrika’da uzun yıllardır devam eden iktisadi ve politik yapısal problemlerin, özellikle de son dönemde yaşanan kuraklığın neticesinde yaşanmakta olan insani dram, salgın hastalıklar ve kitlesel ölümleri getirmektedir. Bu duruma kayıtsız kalmak mümkün değildir. Bu noktada ülkemizde başlatılan yardım kampanyasını son derece olumlu, zamanında ve takdire şayan buluyorum” dedi. TÜSİAD olarak Türkiye’nin inisiyatifi ile G20 bünyesinde yoksulluk ile mücadelenin ele alınması için daimi bir çalışma grubu kurulmasını elzem gördüklerini vurguladı.