İş ve sosyetenin saygın iki ismine göre; Türk erkeklerinin çoğu kaba, kültürsüz ya da homoseksüel...
Kanal D'de yayınlanan 'Kocam Size Emanet' yarışmasının 'Mutlu Evlilik Okulu' eğitmenlerinden ikisi; iş ve sosyete dünyasının yakından tanıdığı isimler: Deniz Adanalı ve Ferruh Karakaşlı. Adanalı programda, 'Görgü ve Davranış', Ferruh Karakaşlı ise 'Giyim ve Kuşam' dersi veriyor. Q'en Magazin dergisi de bu iki usta isme Türk erkeklerini sordu, oldukça ilginç yanıtlar aldı. İşte anlattıkları:

Program için size teklif geldiğinde ilk ne düşündünüz?
Deniz Adanalı: Programın yarışma içeriğinin olmasından daha çok, sosyal bir yönünün olduğunu düşündüm. Açıkça söyleyeyim, bu kadar başarılı olacağını ve kişilere bu kadar yardımcı olabileceğini beklemiyordum. Ferruh Karakaşlı: İlk olarak epey bir düşünme ihtiyacı hissettim. Sonra kadroyu öğrenip, konuyla ilgili vizyonlarını gördükçe görüşlerim değişmeye başladı. Çünkü işin hem psikolojik hem de sosyolojik boyutları vardı. Programın tek kaygısının eğlendirmek olmadığını anladım.

Türk erkekleri için görgü kuralları ve kadınlara davranışları açısından nasıl bir saptamada bulunabilirsiniz?
D.A.: Eksideler ve devamlı bir negatif durum söz konusu. Bir kere erkekliği, kabalık yapmak, eşine emir vermek olarak görüyor ve etrafına da 'ben bilirim' havası içinde davranıyor. Bir de görgülü olmayı züppelik kabul ediyor ve yapmıyor. Evlendikten sonra da dükkanı kapatıp evde oturmaya devam ediyor. İşte burada soruyorsun, "Ne kadar oturacaksın?" diye; suratına bakıyor senin. Sonunda ne oluyor; sıkıldığı için evden kaçıyor, alkole gidiyor ve eşini aldatmaya başlıyor. Türk toplumunda erkekten kadına hiç iltifat yok. Genç yaşlardakiler bile yapmıyor. Çünkü erkek kendini çok beğeniyor ya; onunla birlikte olmakla o kadına iltifat etmiş sayıyor kendini. Bir tane vuracaksın ağzının ortasına!

BÖYLESİNİ GÖRMEDİM
Eğitimin önemi yok mu?
D.A.: Eğitimlisi de aynı. Üniversiteler bitirmiş, yurtdışında okumuş, oralarda kadına nasıl davranıldığını görenler bile aynısını yapıyor. Bir milletin genlerinden gelen, kadına bu kadar kaba davranmaya ihtiyacı olan insan grubu görmedim!
F. K.: Türk erkeği zaten duygularını ortaya koymadan yetişiyor. Hislerini saklayarak büyüyor diye düşünüyorum. Ağlamayı bile doğru bulmayan bir yapısı var. "Seni seviyorum" demeyi karizmayı çizdirmek, zayıflık olarak görüyor. Böyle maço bir özelliği var. Kısacası, 'erkek güçlü kuvvetli olur' görüşü hakim.

Erkekler gerçekten görgüyü, bir kadına nasıl davranılacağını bilmiyorlar mı, yoksa işlerine mi gelmiyor?
D.A.: Hayır, hiç bilmiyorlar. Türk erkeği çok kaba. Hâlâ soğanla, sarmısağı yedikten sonra işe gidebilen var. Bıçak kullanmayan, ekmeği kopararak yiyen var. Sifonu çekmiyor, karısına emrediyor. Aslında şunu bir kabul edelim; Türk toplumu zaten genel olarak görgüsüz. Çünkü görgüyü belli bir sınıfın yapması gereken davranış olarak görüyor ve züppelik kabul ediyor. Gençlere suç bulmamak gerek burada. Türkiye'de çok güzel olan bazı şeyleri bozduk.

Mesela?
D.A.: Aile yapısını, okulları... Ezilmiş annenin çocuğu bazen büyük reaksiyon vererek babası gibi kaba saba davranışlar içerisine giriyor, kadını malı gibi görüyor. Bazen de kadın kollayan bir şekilde homoseksüel oluyor. Genellikle de bu oluyor zaten. Gençlere laf söyletmiyorum ben; onları biz yetiştirdik, suçlu benim jenerasyonum. Zengin kesime bakarsanız, holding sahiplerine filan... İstanbul'da bulunan o önemli insanlar, hiç kitap okumuyorlar. Davetler haricinde bir tek opera ya da tiyatroya gittiklerini gördünüz mü? Davetli olurlarsa oradalar, "Gittim" demek için. İşte bu yüzden Türkiye'nin paralı kesiminin çocuğu ile derdim var.

* * *
Deniz Adanalı
Hâlâ soğanla sarımsak yiyip, işe gidenler var
Halkla ilişkiler Uzmanı Deniz Adanalı, Türk erkeğinin analizini yaptı. İşte Adanalı'nın gözünden en çarpıcı başlıklar:
Türk erkeği, erkekliği maalesef, kabalık yapmak ve eşine emir vermek olarak görüyor.
Görgülü olmayı züppelik kabul ediyor.
Türk toplumunda erkekten kadına hiçbir iltifat yok.
Bir milletin genlerinden gelen, kadına bu kadar kaba davranmaya ihtiyacı olan insan grubu görmedim. Hâlâ soğanla sarımsak yiyip, işe gidenler var.
Kadını malı olan bir obje olarak görüyor. Bazen de kadını kollayan bir şekilde homoseksüel oluyor.
Türkiye'nin paralı kesiminin çocuğu ile derdim var benim. Hep kopya ettikleri bir hayatı yaşıyor bu çocuklar.

* * *
Ferruh Karakaşlı
Sırf Türkler değil, Avrupalılar da böyle
Ferruh Bey, yarışmaya katılan adayları görünce şaşırıp, "Artık bu kadarı da olmaz" dediniz mi?
Yoksa size göre de Türk erkeği böyle mi? Şaşırmadım. Açıkçası burada çok da farklı bir mozaikle karşılaştım. Beklediğim bir görüntüydü. Aslına bakacak olursanız, İtalyan, Alman, İngiliz erkeği de böyle. Bence, toplumda belirli bir yaşam düzeyine geldikten sonra bir şey var ki, insanların hayatları tekdüzeleşiyor ve evlilikler rutine giriyor. Aslında yaşantınızın genelde bu şekilde geliştiğini görüyorsunuz.
Analiz yok
Peki erkekler günah keçisi, kadınlar suçsuz mu?
F. K.: Burada iki tarafın da sorumlu olduğunu düşünüyorum. İki taraf da bir şekilde ders çıkarmalı.

Evliliklerde yaşanan, yapılan en büyük hatalar neler? Acaba ip nerede kopuyor?
İletişim kopma noktasına geldiği zaman başlıyor her şey. Gayret etmek lazım. Burada karşılıklı olarak kör nokta analizinin yapılmaması asıl sorun. Bir kadın veya bir erkek aşık olurken çok subjektif kriterlerle aşık oluyor. İlişkinin süreci uzun ama aşk hızlı gelişen bir olgu ve çabuk geçen bir şey. Halbuki evlilik veya bir ilişkiyi sürdürmek için karşı tarafın karakter analizini çok iyi yapmak gerekir. Aşk sürecinde her iki taraf da karşı tarafın negatif özelliklerini görmek ve incelemek istemiyor. Sadece aşkını yaşamak istiyor. İlişki ciddi bir boyuta geldiği zaman problemler ortaya çıkıyor.