Genelkurmay’ın ‘gizli YAŞ’ yöntemine AK Parti döneminde de sıkça başvurduğu öğrenildi.
 
1 Ağustos’ta yapılacak bu yılki Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısına iki hafta kaldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) terfi alacak ve emekli edilecek personelin karara bağlandığı YAŞ toplantısında, ihraç edilecek personelin dosyaları da kara bağlanacak. 
 
Balyoz davasının tutuklu sanıkları olan muvazzaf generallerin de terfi ve ihraçlarının gündeme gelmesi beklenen YAŞ toplantısı öncesinde Akit, çok daha önemli bir konuyu masaya yatırıyor.  Büyük yankı uyandıracak önemli bir personel kıyım dosyasının kapısını aralıyoruz. YAŞ kararlarıyla ordudan atılan subayların dışında yüzlerce personelin daha YAŞ toplantılarına dosyası getirilmeden Silahlı Kuvvetler’den ihraç edildiği ortaya çıktı.
 
“MUHALEFET ŞERHİ”Nİ BY-PASS GİRİŞİMİ Mİ?
AK Parti’nin 3 Kasım 2002’de tek başına iktidara gelmesinin ardından 58. hükümeti kuran Abdullah Gül, 2002’nin Aralık ayında katıldığı ilk Yüksek Askeri Şura’da, yargı yolu kapalı olan YAŞ kararlarına “muhalefet şerhi” koymuştu. Gül’ün ardından 59’uncu hükümeti kuran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da “muhalefet şerhi” koymaya devam edince, Genelkurmay ile hükümet arasında ordudan personel ihraç etme yöntemi konusunda ciddi bir fikir ayrılığı baş göstermişti. Genelkurmay’ın 28 Şubat postmodern darbe sürecinde halkın tepkisini çekmemek için başvurulan sıralı sicil yoluyla ordudan ihraç yöntemini, muhalefet şerhini by-pass etmek için sonra tekrar yoğunlaştırdığı ifade ediliyor.
 
İADEİ İTİBAR BAŞVURULARIYLA ORTAYA ÇIKTI
Dosyaları YAŞ toplantılarına getirilmeden ikili ve üçlü imzalarla yapılan ihraçların yoğunluğu, 12 Eylül referandumuyla yapılan anayasa değişikliğinin ardından darbe mağdurlarına hak ve itibarlarının iadesi için yapılan başvurularla ortaya çıktı. 6191 sayılı Sözleşmeli Er Erbaş Kanunu geçici 32. maddesi gereği haklarının ve itibarlarının iadesi için yaklaşık 4 bin 500 kişinin Milli Savunma Bakanlığı’na ve İçişleri Bakanlığı’na başvurduğu dile getiriliyor. Bu başvurulardan yaklaşık 1600’ünün 28 Şubat post modern darbe sürecinde inancı gereği TSK ile ilişiği kesilen personel olduğu biliniyor. Geriye kalan 1500 civarındaki başvurunun ise 12 Eyül ve öncesindeki darbe mağdurları olduğu tahmin ediliyor. Bu iki kesimin dışındaki başvuruların sıralı sicil yoluyla ordudan ihraç edilen Silahlı Kuvvetler personeli olduğu hesaplansa da, bu yolla ihraç edilenlerin tam sayısını Genelkurmay’ın dışında bilen başka bir kurum yok. Söz konusu ihraçlar sıralı sicil yoluyla yapılırken, sivil yönetimin ihraçlara herhangi bir müdahalesi söz konusu olamıyor. Subaylar üçlü, astsubaylar ise ikili imzalarla ihraç ediliyor.
 
KARDAŞ: SİCİL YÖNETMELİĞİ BAHANE
EDİLEREK İHRAÇLAR YAPILIYOR
Emekli Askeri Hakim Albay Ümit Kardaş, YAŞ toplantılarına getirilmeden sıralı sicil yoluyla personelin TSK ile ilişiğinin kesildiğini doğruluyor. İhraçların Subay Sicil Yönetmeliği’ne göre yapıldığını söyleyen Kardaş, “Subay Sicil Yönetmeliği bahane edilerek, muallâk ifadelerle, kesin bilgi vermeyen cümlelerle ihraçlar yapılıyor” dedi.
 
YAŞ İLE SİCİL YOLU BİRBİRİNE KARIŞTIRILIYOR
Emekli Askeri Hakim Binbaşı Yusuf Çağlayan ise YAŞ kararıyla ordudan atılanlarla ‘sıralı sicil yoluyla’ ihraç edilen personelin birbirine karıştırıldığına dikkat çekti. Çağlayan, YAŞ ile mağdur edilenlerle sıralı sicil yoluyla ihraç edilen personel arasında fark olduğunu vurguladı. Çağlayan, “28 Şubat döneminde ihraç edilen personel çok tepki çekmesin diye bir kısmı YAŞ’la, bir kısmı sıralı sicil yoluyla ihraç edildi. YAŞ’la ihraç edilenlere yargı yolu kapalı, sıralı sicil yoluyla ihraç edilenlere yargı yolu açık. İkinci yolla ihraç edilenler mahkeme kararıyla ve hukuka uygun bir şekilde ihraç mı edildi? Hayır. 
 
Yasaya uygun ama hukuka uygun değil” dedi. Çağlayan, AYİM’in karar verme konusunda bazı olağanüstü dönemlerde zor durumda kaldığını dile getirirken, yerindelik denetimi yapma konusunda da tarafsız kalamadığı dönemler olduğuna dikkat çekti.“Ordudan ihracımın asıl sebebi namaz kılmam ve içki içmemem’Jandarma Yüzbaşı Bülent Demir, “disiplinsiz” olduğu gerekçesiyle 2002 yılı sonlarında üçlü kararnameyle ihraç edildi. 
 
Resmi yazışmalarda ihraç gerekçesi olarak ‘disiplinsizlik’ gösterildi ancak Yüzbaşı Demir’e şifahen ‘irticai’ faaliyetlerinden ötürü ihraç edildiği söylendi. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ne (AYİM) başvuran Demir’e ret cevabı verildi. Jandarma Genel Komutanlığı’nın AYİM’e gönderdiği cevap yazısında, “disiplinsizliği alışkanlık haline getirdiği ve ağırlıklı olarak irticai tutum ve davranışlarda bulunduğu” ifade ediliyor ancak irticai tutum ve davranışların neler olduğu belirtilmiyor.
 
İHRAÇTAN ÖNCE  “TAKDİRNAME” ALMIŞ
Disiplinsizlik iddiası ile atılan Demir’e son görev yeri olan 10’uncu Jandarma Er Eğitim Alay Komutanlığı’nda (Bornova-İzmir) Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman tarafından ‘başarılı çalışmaları’ dolayısıyla ödül verildi. Yüzbaşı Demir’e yine son görev yerinde birinci sicil amiri olan Jandarma Kıdemli Albay Savaş Gevrekçi tarafından ‘üstün gayret ve çalışmalarından ötürü’ takdir belgesi verildi.
 
Demir, disiplinsizlik nedeniyle ihraç edilmeden önce son görev yeri ve yılında ikincil sicil amiri Tuğgeneral İsmail Evci’den ise “emsallerine örnek teşkil edecek özverili çalışmalarından ve ‘örnek disiplin anlayışı’ nedeniyle” takdir ve tebrik aldı. Son görev yeri ve son görev yılında başarılı çalışma ve disiplin anlayışı nedeniyle takdir ve tebrik alan Jandarma Yüzbaşı Bülent Demir, disiplinsizlik bahane gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edildi.
 
SUDAN SEBEPLERLE GELEN İHRAÇ
Alay komutanının yanına geç gitmesi, tabur komutanıyla dalgınlık sonucu tokalaşmaması, mesaiye 3 dakika geç gelmesi, üstüne hakarette bulunduğu gibi gerekçelerle açılmış davalar gerekçe gösterilerek ihraç edilen Yüzbaşı Bülent Demir, devam eden disiplin davaların tümünden de ‘beraat’ etti. 
 
Subay Sicil Yönetmeliği’nin 91’nci maddesinde irticai ve ideolojik görüşleri benimsemek ve bu doğrultuda faaliyetlerde bulunmak TSK’dan ihraç sebebi olarak yer alıyor. Bülent Demir’in namaz kılması irticai faaliyet olarak değerlendirildi ve ihraç edildi. Ama resmi ihraç yazışmalarında irticai faaliyet olarak namaz kılması gösterilmedi. Demir de irticai faaliyetlerinin neler olduğunu hiç öğrenemedi. (yeniakit)