Önce trole bakalım.

Bu sözcüğü siyasi literatüre kazandıran Sayın Bülent Arınç’tır. O “vurucu güç” anlamında kullanmıştı. Biz de öyle…

Doğruları söylemenin bir bedeli vardır. Ayrıca doğruyu kabullenmek de zordur. Zira diken gibidir hazımsıza batar… Canını acıtır.

Ayrıca acı gerçekleri duymak kendisiyle yüzleşmek, istikametine pusula tutmak isteyenlere şifa gibi iyi gelir.

Arınmaktan korkanlar, tahammülsüzler, aynada halini görme cesaretinden yoksun olanlarsa topu taca atmayı, üzerinden siyaset üretmeyi tercih ederler.

Geçen pazartesiki “İslamcılar parayla olan sınavı kaybettiler” başlıklı yazım da gerçeklerle yüzleşmekten korkan trollere diken gibi battı ve erişim engellendi.

Bizim ilk karşılaştığımız olay, meğerse devrin bir modasıymış. Bunu Hürriyet’ten Cengiz Semercioğlu’nun yazısından anlıyoruz.(31.05.2017)

Aydınpost olarak itiraz hakkımızı kullandık. Bundan sonrası için son sözü bağımsız yargı söyleyecek.

Hem şeriatın kestiği parmak acımaz… Ben adalete her zaman güvenmişimdir.

Yazdıklarımın da sonuna kadar arkasındayım. Bundan sonra da siyaseti kirletenlere karşı aynı tavrı sürdürmede kararlıyım.

Bana göre yazı amacına ulaşmıştır. En bariz göstergesi mahallenin trolleri arasında kopardığı paniktir.

Yasak yürürlüğe girene kadar okuyan ve sonrasında nasıl erişeceklerini gerek “aydınpost’a” gerekse bize ulaşarak soran AK Partililerin olumlu tepkilerinden anladık ki, meğerse biz herkesin rahatsız olduğu ancak camiadan kimsenin dillendiremeye cesaret edemediği bir yaraya parmak basmışız.

Partide siyasi geçmişi olan bir bürokratın “yazının bir suretini Külliye’deki ve Başbakanlıktaki ilgililere verdim,” sözü yazının yaptığı etkiye bir örnektir.

Bu olumlu tepkiler karşısında altı çizilmesi gereken konu bu partideki arınma arzusu ve bu yöndeki hayli yüksek beklentidir.

İşte aynı mahalleyi paylaştığımız troller parmak basmamızla ortaya çıkan gerçeğin arkasının gelecek olma ihtimalinden rahatsızlar…

Şayet söylediklerimiz istikametinde bir yüzleşme gerçekleşirse bu bazılarının değirmeninin suyunun kesilmesi demek… Birilerinin emdiği memeyi kaybetmesi demek…

O nedenle şu 10 meselede onlarla aramızda derin uçurum oluşuyor.

BİR: Biz, “Camide tespihli meyhanede içkili,”uçkur bağı gevşek” tek amaçları iktidar gücünden istifade etmek olan “iktidar sevici virüsleri” aranızda barındırmayın”, diyoruz.

Onlar, “Sözünü ettikleriniz bizim en kıymetli dostlarımızdır”, diyorlar.

İKİ: Biz, “Geçmişte yan sokakta otururken siz evin balkonundan “biz iktidara geldiğimizde sizin gibi

Firavunlaşmayacağız (Kötü, zalim olmayacağız)

Karunlaşmayacağız (Haram yolla zenginleşmeyeceğiz)

Belamlaşmayacağız” (Dini pis işlere aracı yapmayacağız) diye ağzınızda küfür avazınız çıktığı kadar bağırıyordunuz.

İktidara hulul ettiniz… Hepsini yuttunuz… Bari şimdi o eleştirdiğiniz tiplere destek olmayın” diyoruz.

Onlar “Dün, dünde kaldı cancazım” diyorlar.

ÜÇ: Biz, “Soluduğunuz havasına, içtiğiniz suyuna, yediğiniz ekmeğine hürmeten Aydın’ın işsizlik gibi hızlı tren gibi, hava alanı gibi kronik sorunlarını dile getirin.

Ankara’dan esen yelle harman savurma âdetinizden vazgeçin ”, diyoruz.

Onlar, “Bizim her şeye yeten Reisimiz var,” diyorlar.

DÖRT: Biz,”Mazbatayı alır almaz temsilcilik kapmak için soluğu bankalarda almayın. Yoksa sizi kıtlıktan çıkmış sanarlar”,diyoruz.

Onlar, “ Aç mı kalalım… Öyle yapmayacaksak biz ne anladık siyasetten,” diyorlar.

BEŞ:Biz, “Referans olduğunuz insanları ince eleyin, sık dokuyun.. Eline beline, diline, sahip mi.. cemaziyel evvelleri sağlam mı iyi bakın”,diyoruz.

Onlar, “Önemli değil… Bizden olması kâfi,”diyorlar.

ALTI: Biz, “Kamuoyunda muhafazakâr bir parti olarak algılanıyorsunuz. Harama, helale dikkat edin”, diyoruz.

Onlar,”Bize ve bizden olana her şey mubahtır”,diyorlar.

YEDİ: Biz,”Hep kendinize çalışacağınıza biraz da vatandaşı düşünerek siyasete emek harcayın,” diyoruz

Onlar, “Önce can, sonra canan”,diyorlar.

SEKİZ: Biz, “Sayenizde CHP Aydın’da oylarını ikiye katladı. Büyükşehre ya da CHP’ye yönelik kuru sıkı da olsa bir iki laf edin de bari partilileriniz varlığınızı hissetsin”, diyoruz.

Onlar, “Biz şimdi paylaşım derdindeyiz… Hem de size ne bundan,” diyorlar.

DOKUZ: Biz, “böyle şovlar göze girmek için yeterli olmaz. Sizin her şeyden önce geçmişinizle yüzleşmeye ihtiyacınız var”, diyoruz.

Onlar, ”Geçmişi hatırlatmanın sırası mı şimdi,” diyorlar.

ON: Biz, “İlkeli siyasetçi hata yapan kardeşi de olsa silinmeyi göze alır, dürüstlükten ödün vermez, ipini çeker,” diyoruz.

Onlar, “o söylediğiniz bize uymaz”, diyorlar.

KİM İSLAMCI, KİM DEĞİL?

Kendilerini mütedeyyin, muhafazakâr olarak tanımlayan bazı okurlarımız erişimi engellenen yazımızdaki İslamcı sözcüğü ile ”Bütün Müslümanları” kastettiğimizi anlamışlar.

Ancak konu öyle değil… Her İslamcı Müslüman sınıfına girdiği halde her Müslüman İslamcı değildir.

Konunun uzmanı Prof.Dr. İsmail Kara’ya göre İslamcı“toplumsal, siyasal meselelerde İslam üzerinden talebi olan Müslüman” demektir.

Yani siyasetle iş tutan Müslümandır, İslamcı… Bir de siyasi yoldan gelen kamu görevlisi...

Benim kastettiğim bunlardır… Kendi halinde, ibadetinde, mütedeyyin, asude bir hayat yaşayan muhafazakâr insanlar bunun dışındadır.

Sürçü lisan ettikse affola…

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR