Birçok hastayı canından bezdiren “Topuk dikeni” hastalığı (plantar fasiitis), ayak tabanının kaplayan zarın (plantar fasya) topuk kemiğine yapışma yerinde oluşan yangı (inflamasyon) ve bu yangının sürekli bir hal almasıdır.

Prof. Dr. M. Nafiz Akman, “Sabah kalktığınızda topuğunuzun üzerine basmakta zorlanıyorsanız ya da uzun süre ayakta kalınca ayak tabanında rahatsız edici ağrılar oluşuyorsa topuk dikeni olabilirsiniz” dedi. Oldukça sık görülen bu rahatsızlık aslında kolayca tedavi edilebilmektedir.

Daha çok kilolu ve orta yaş üzerindeki kişilerde görülen topuk dikeninin bazen ağrısız olarak da tespit edilebildiğini ifade eden Akman, topuk dikeni olan hastaların sabahları ilk yere basarken veya uzun süre oturduktan sonra ayağa kalkarken başlayan, aktivite ile azalan fakat aktivite uzadıkça tekrar ortaya çıkan bir topuk-ayak tabanı ağrısı olduğunu belirtti. Ağrıyan nokta çoğunlukla topuğun alt-ön kısmı ve taban çukurluğunun başladığı noktadadır. Bazen tüm ayak tabanına yayılabilir. Ayak bileği ve parmaklar gerildiğinde ağrı artar.

Topuk dikeni hastalığı tespit edildikten sonra alınacak bazı basit önlemlerle kendiliğinden geçebilmektedir, ağrının sebebinin gerçekten topuk dikeni olup olmadığından emin olunması gerekmektedir. Bu tip durumlarda mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon ya da ortopedi uzmanına başvurulmalıdır. Tanı kesinleştikten sonra ilk yapılacak şey topuğa aşırı yüklenmekten kaçınılmasıdır. Evde çıplak ayakla gezilmemeli, sert zeminlerde uzun süreli ayakta durulmamalı, sıçramalı ve ani depar gerektiren sporlar yapılmamalıdır. Aşırı kilo varsa verilmeye çalışılmalıdır. Evde yumuşak ve ortopedik tabanlı terlikler tercih edilmeli, dışarıda ise ayakkabı içine silikon topuk-taban destekleri konmalıdır. Giyilen ayakkabıların tabanı, zemindeki çıkıntı ve düzensizlikleri ayağa yansıtmayacak şekilde sert/kalın olmalıdır. İnce tabanlı sandalet tarzı ayakkabılarla dışarı çıkılmamalıdır. Ağrı kesiciler ve ılık su banyoları kısmen rahatlatıcı olabilir. Ayak masajı, ayak tabanı-ayak bileği germe egzersizleri ve ayak içi kasları çalıştıran egzersizler (parmaklarla havlu buruşturma, bilye toplama gibi) yapılmalıdır.

Akman, inatçı ve şiddetli durumlarda, 1990’lardan beri Avrupa’da kullanılan, 2000 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) onayını alan ABD ile birlikte birçok ülkede popüler hale gelen vücuda dışarıdan şok dalga tedavisi (ESWT) yönteminin uygulanabileceğini söyledi.

ESWT yönteminin hiçbir yan etkisi bulunmamakta ve vücuda herhangi bir kimyasal madde verilmemektedir. Özel bir pnömatik kompresör benzeri cihaz yardımıyla vücuda güçlü şok dalgaları yollanarak ağrı ve yangı azaltılır, hasarlı dokuların yenilenmesi sağlanır. Beş-yedi gün aralıklarla tekrarlanan 3-5 seans sonunda hastaların büyük çoğunluğunda rahatlama görülmektedir. Tüm tedavi seçenekleri denenip başlangıçtan itibaren bir yıl geçmesine rağmen sonuç alınamıyor ise son çare cerrahi tedavidir, ancak bu yönteme başvurmaya genellikle gerek kalmaz.

HABERTURK.COM