Radyoloji uzmanları, performans sistemi ile Türkiye'de MR ve tomografi çekimlerinde büyük artış olduğunu, bunun hastalar açısından sakıncalar doğurduğunu dile getirdi.

31. Ulusal Radyoloji Kongresi'nde düzenlenen basın toplantısında, Türkiye'de ve dünyada tanı ile tedavi amaçlı görüntüleme yöntemleriyle ilgili son gelişmeler değerlendirildi.

Türk Radyoloji Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Akhan, kongrede hasta ve hekimi korumaya yönelik x ışınlarının azaltılması, tanı ve tedavi amaçlı yeni yöntemler gibi konuların ele alındığını bildirdi.

Bilgisayar tomografi ile artık kalbi besleyen damarların taranıp, tıkanmanın tam olarak saptanabildiğini bu işlemin de koldan verilen bir madde sayesinde çok kısa sürede yapılabildiğini belirten Akhan, karaciğer, meme kanserleri ve bazı böbrek tümörlerinin de artık özel iğnelerle hasta yatırılmadan çok kısa sürede tedavi edilebildiğini anlattı.

Girişimsel radyoloji sayesinde hastaların sağ kalım süresi ve yüksek yaşam kalitesinin artırılabildiğini ifade eden Akhan, ''Büyük bir yelpaze içinde çok sayıda işlem yapabiliyoruz'' dedi.

Bu olumlu gelişmelerin yanında radyoloji alanında bazı olumsuzluklar da yaşandığını bildiren Akhan, ''Performans sistemi ile MR ve tomografi çekimlerinde büyük artış var, bu hastalar açısından sakıncalar yaratıyor. Çünkü bu hekimi zorlayan bir konu'' diye konuştu.

Performans sisteminin çok hasta bakmayı gerektirdiğini ancak burada bir üst sınırın belirlenmediğini ifade eden Akhan, ''Niceliğe dayalı performans çok yanlış. Bu tıp alanındaki eğitim ortamını da olumsuz etkiler. Kalite üstünden performans uygulamasının getirilmesini arzu ediyoruz. Özellikle eğitim hastanelerinde performans eğitim ve araştırmayı da kapsamalı. Devlet hastanesi gibi çalışan üniversite hastaneleri olmamalı'' ifadesini kullandı.

Hastanelerde radyoloji hizmetlerinde hizmet alımı yapıldığını ancak bu hizmet alımının kalitesi tanımlanmadan bir sözleşme yapıldığını anlatan Akhan, bu birimlerde günde 400'e yakın tomografi çekildiğini söyledi. Akhan, şöyle konuştu:

''Çok tetkik, hiç tetkik yapılmaması anlamına gelir. Bunun hiç kimseye faydası yoktur. Hizmet alımıyla ücretleri düşürerek, hizmet yaptırdığını sanan devletimiz yanılıyor. Yapılan tetkiklerin kalitesi düşük oluyor. Bu nedenle hastalarımızı tekrar tekrar tetkike gönderiyoruz. Hastalarımız ellerinde 7-8 CD ile geziyor. Bu hem hastalarımız hem de devletimiz için olumsuz bir durum. Radyologlar ücretli köle haline getirildi. Günde önlerine 100-150 hasta geliyor ve onlar hakkında rapor yazmaya zorlanıyorlar. Halkımızın bu sistemin zararlı olduğunu bilmesi gerekiyor.''

Hizmet alımı yapılan yerlerde bir standart belirlenerek, bu cihazlarla işlemlerin üst sınırının belirlenebileceğini ve bu standartların belirli periyotlarla güncellenebileceğini belirten Akhan, ''Ancak, bunu yapınca da 60 TL'ye tetkik yaptırmamamız lazım'' dedi.

Akhan, bir soru üzerine x ışınlarının kullanıldığı röntgen ve bilgisayarlı tomografi çekimlerinde dikkatli olunması gerektiğini bildirdi. Bunların mutlaka gerektiğini de ve hekim önerisiyle yaptırılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Akhan, ''Vatandaşımızın işi gerçekten çok zor. Bazen yakınlarım hastalandıklarında ne yapmam gerektiği sorusunu ben de soruyorum. Bu yüzden bu işi düzeltelim diyoruz. Vatandaş mutlu görünüyor, korkutucu olan da bu. Dünyada bir hekimin günde kaç hastaya bakması gerektiği bellidir. Aksi halde bir hekimin hekimlik yaptığını söylemek mümkün müdür?'' diye konuştu.

Akhan, bir başka soru üzerine, bu cihazların bağımsız bir kuruluş tarafından kalibrasyonun yapılması gerektiğini, ancak bunun Türkiye'de henüz yeni yeni yapılmaya başlandığını söyledi.

Radyolojik yöntemlerle vücuttaki tüm kistlerin çok etkin olarak tedavi edilebildiğini anlatan Akhan, bunun dünyada giderek artan bir uygulama olduğunu belirtti. Akhan, ''Dünya buraya giderken biz cihazların kullanımıyla ilgili sorunları dile getiriyoruz. Elimizdeki cihazlar son derece gelişmiş, ama bunları gerektiği gibi kullanamamak ve hastaya zarar verdiğini görmek içimizi acıtıyor. Hastane yönetimiyle şirket adeta hastaya kötü tetkik yapılması üzerinden anlaşmış oluyor'' diye konuştu.

-''ÇOCUKLARDA BAZEN DOZ AYARLAMASI YAPILAMIYOR''-

Türk Radyoloji Derneği Bilimsel Kurul Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Haliloğlu da dünyada radyolojik cihazlarla ilgili büyük gelişmeler olduğunu ve eski jenerasyon cihazların bir bölümünün 3. dünya ülkelerine satıldığını belirterek, bunların denetiminin tam yapılamadığını söyledi.

Çocuklarda radyoloji işlemlerinin çok dikkatli yapılması gerektiğine işaret eden Haliloğlu, ''Çocukların kilosuna göre ayarlama yapılıp, mümkün olan en az radyasyonu vermek gerekir, ama bunun eski teknoloji cihazlarıyla yapılması mümkün olamıyor. 2 aylık bebek ayarlama yapılamayınca korkunç bir radyasyona maruz kalabiliyor. Çocuklar bu konuda daha duyarlı, önlerinde uzun bir hayat var. Uygun olmayan cihazlarla yapılan çekimler yüzünden tekrar tekrar çekim yapılmak zorunda kalınabiliniyor'' diye konuştu.

Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Kaya da bir hastada en etkili tetkik yönteminin uygulanmasının önemine işaret ederek, hekimlerin bazen iş yoğunluğundan bunu tam olarak yapamadığını ifade etti.

Çok ileri tetkikler yerine röntgen çekimiyle de çok şey yapılabilirken bunun zaman zaman yapılmadığını anlatan Kaya, ''Bu daha ucuza verebileceğimiz bir hizmeti engelliyor'' dedi.