Türk araştırmacılar, kalp krizi riskini tayin eden ve dünya genelinde kullanılan klasik testleri büyük oranda ucuzlatacak, sonucu da hemen verecek yeni bir yöntem geliştirdi.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) araştırmacılarının katıldığı çalışmada, moleküler baskılama yöntemiyle “miyoglobin proteini” kandan başarıyla tayin edildi.

Yeni nesil testlerin kalp krizini henüz başlangıç aşamasında mikro boyutlarda tayin edebilme hassasiyetlerinin, mevcutlara göre büyük üstünlüklerinin olduğu belirtiliyor.

Çalışma ürüne dönüştüğünde, dünya genelinde kullanılan ELIZA ve RIA gibi testlerin yerini Türk araştırmacılarının geliştirdiği yeni yöntem alacak.

HÜ Kimya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Adil Denizli, hemen hemen bütün memeli canlılarda kas dokusunda bulunan miyoglobinin, kalp ve iskelet kasında oksijen taşınmasını sağladığını anlattı.

Miyoglobinin kas hücrelerinin normal döngüsü içerisinde düzenli şekilde kan dolaşımında bulunduğunu ve idrarla birlikte atıldığını bildiren Denizli, kasta kalp krizi gibi sorun olduğunda, miyoglobinin kandaki miktarının hızla yükseldiğini kaydetti.

Tedavi edilmediğinde kalp kasının krizden etkilenen bölgesinin ölmeye başladığını, kalp kasının oksijensiz kaldığında vücutta ciddi sorunlar ortaya çıktığını hatta ölümle sonuçlandığını belirten Denizli, kalp krizinden ani ölümlerin genellikle düzensiz kalp atımı nedeniyle geliştiğini dile getirdi.

Denizli, kalp hücrelerinin hasar görmeye başladığında kan dolaşımına farklı enzimler ve moleküller bıraktıklarını, bu tür maddelerin kandaki ve idrardaki düzeylerinin artmasıyla ciddi göğüs ağrısı olan hastalarda kalp krizi riski olup olmadığının kan testiyle tespit edilebildiğini bildirdi.

Kalp krizinin teşhisinde kullanılan testler arasında en sık miyoglobin proteininin tayin edildiğini aktaran Denizli, kalp krizinde bu proteinin miktarının 2-3 saat içinde, bazı durumlarda ilk 30 dakikada arttığını anlattı.

TÜRK ÜRÜNÜ YENİ TESTLER YOLDA

Denizli, Prof. Dr. Rıdvan Say (Anadolu Üniversitesi), Dr. Lokman Uzun ve doktora öğrencisi Bilgen Osman'la ortak çalışmalarında moleküler baskılama yöntemiyle kandaki miyoglobin miktarının tayini için kullanılan testlere alternatif, yeni teşhis kitleri hazırladıklarını açıkladı.

Moleküler baskılama tekniğinin yeni bir yaklaşımı olan mikrotemas baskılama yönteminin kullanıldığı çalışmada, mevcut yöntemlere alternatif, kanda miyoglobin tayinine yönelik moleküler baskılanmış yüzey plazmon rezonans biyosensör hazırlandığını bildiren Denizli, şöyle konuştu:

“Çalışmaya ait ilk sonuçlar, günümüz laboratuvarlarında kullanılan ELIZA ve RIA gibi tayin kitleri ile karşılaştırılacak düzeydedir.

Çalışmamızda miyoglobin proteinini cam bir yüzey üzerine tutturduktan sonra bu yapıyı polimer üzerine baskıladık. Böylece proteinler çok daha küçük boyutlarda dahi olsa yüksek seçicilikle tanınabilir hale geldi. Söz konusu test, tekrar tekrar kullanılabildiğinden ELIZA testleri gibi raf ömürleri bulunmadığından önemli avantajlar sağlıyor.

Çalışmamızın sonraki aşamasında gramın milyarda biri oranındaki nanogram boyutlarda tayin yapabilir hale geleceğiz. Bu durumda da küçük miktarlardaki proteinlerin zamanında teşhis edilmesi ve böylece hastalığın derecesinin ölçülmesi mümkün hale gelecek. Tutarlı olarak elde edilen sonuçlar, doktorlara ön tanı için önemli veriler sunacak.”

“TEST, TEKRAR KULLANILABİLECEK”

Testlerin Türkiye için maliyetlerine değinen Denizli, şu bilgileri verdi:

“Testler Türkiye'ye dışarıdan getiriliyor ve ücretleri de oldukça yüksek. Bizim sistemimiz uygulamaya geçtiğinde tek analizle pek çok hastalığın tayini de yapabilecek. Yani tek kan testiyle hem hepatit hem de kalp krizi riski aynı yöntemle analiz edilebilecek. Çalışma ürüne dönüştüğünde Türkiye için büyük bir ekonomik getirisi olacak. Kan testlerinin sonuçları birkaç dakika içinde alınabilecek. Test tekrar tekrar kullanılabilecek. Çalışmamız literatürde de bir ilke imza attı.”

Miyoglobinin fazla bulunmasının böbrekler için toksik etkiye neden olduğunu, kanda çok fazla miktarda miyoglobin bulunan hastalarda böbrek yetmezliği nedeniyle miyoglobinin tam olarak vücuttan uzaklaştırılamadığını ifade eden Denizli, kandaki miyoglobin düzeyinin izlenmesinin böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesi açısından da önemli olduğunu kaydetti.

SABAH