Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye getirildiği 15 Şubat tarihinin yıldönümlerinde, her sene örgüt üyeleri büyük olaylar çıkartırlardı. Bu sene bu görüntüler yaşanmadı. Güvenlik güçlerinin kırsal ve şehirde yaptıkları operasyonlar ve özellikle KCK operasonları sonuç verdi. Her sene sokakları savaş alanına çeviren KCK'lılar emniyetin başarılı operasyonları ile darmadağın edildi.

2012 yılına "final yılı" olarak bakan ve istihbarat raporlarına göre intikam almak için hazırlık yapan terör örgütüne karşı nasıl bir taktik izlenilmeli?

"KCK operasyonunu yapan ekipte moral çöküntüye sebebiyet verecek görevden alma girişimleri bence tehlikeli sonuçlar doğurabilir" diyen Yener Dönmez, "Öfkelerimizi, kızgınlıklarımızı, hata-ceza değerlendirmelerimizi bir kenara bırakıp Bahar/Yaz dönemine yoğunlaşmalıyız" dedi.

İşte Yener Dönmez'in analizi;

PKK'nın 2012'yi "Final Yılı" ilan ettiğini biliyoruz.

TSK'nın 2011'in ikinci yarısından sonra örgütün askeri kanadına başlattığı operasyonlar ve Emniyet'in 2011'in Eylül ayından itibaren örgütün beyni KCK'ya başlattığı operasyonlar neticesinde büyük aşama katedildi.

Vurulan darbenin büyüklüğünü herkesten daha çok Murat Karayılan, Sabri Ok ve Fehman Hüseyin biliyor.

2012 Bahar/Yaz dönemine verdikleri büyük önem bu sebepten.

Büyük bir güç kaybı, lojistik tahribatı, moral çöküntüsü, hareket kabiliyeti kısıtlaması var.

KCK OPERASYONLARI SONUÇ VERDİ

PKK jargonunda Öcalan'ın yakalanıp getirildiği güne "komplo" deniyor ve her 15 Şubat'ta, "komplonun yıldönümü" gerekçesiyle büyük olaylar tertip ediliyor, sokaklar savaş alanına çevriliyordu.

Televizyon bültenleri Diyarbakır'dan Hakkari'ye hatta İstanbul sokaklarına kadar, yağmalanan işyerleri, ateşe verilen otomobiller, molotof kokteyli yangınları ve yaralama/ölüm haberlerinden geçilmezdi.

Dili geçmiş zaman kullandım çünkü bu 15 Şubat'ta böyle bir olay yaşamadık. Sebebi basit: Sokakları savaş alanına çevirecek KCK darmadağın edildi.

Örgütün alan kaybettiği Eylül'den başlayan 4-5 aylık bu zaman diliminde demokratik haklarla ilgili adımlar atılmalıydı.

Yeni Anayasa konusu artık muamma.

Anayasa dışında kanunlarla yapılabilecek pek çok demokratik adım ve hak-özgürlük alanları vardı.

Bunlar yapılabilseydi örgütün psikolojik istismar alanları da yok edilir ve büyük üstünlük sağlanırdı.

Zaman geçmiş değil ama havalar ısınıyor, iklim saldırı için elverişli hale geliyor.

Örgüt elindeki kalan tek enstrümanın Bahar/Yaz döneminde yapacağı büyük saldırılar olduğunun bu nedenle fazlasıyla farkında.

Bahar hazırlıklarının bu günlerde başladığı askeri istihbarat raporlarına yansımış durumda.

Diyarbakır'dan batı illerine sevk edilen 150 kilo plastik patlayıcı Emniyet Özel Harekat'ın operasyonuyla yakalandı.

Bu miktarda patlayıcının 2'şer 3'er kiloluk parçalara bölünmesi demek Türkiye'nin çeşitli illerinde onlarca vatandaşımızın öleceği onlarca eylem demekti.

Durum bu kadar ciddi.

Bu aşamada KCK operasyonunu yapan ekipte moral çöküntüye sebebiyet verecek görevden alma girişimleri bence tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Elini taşın altına koyan ekibe dün olduğu gibi bugün de sahip çıkılmalı.

Geçelim PKK'ya moral üstünlük sağlayacak esas alana.

Toplu karakol baskınlarına, örgütün kısa süreli de olsa belli bölgede üstünlüğü ele geçirme görüntüsü verebilecek hamlelere.

Askeri İstihbarat Birimleri'ne göre örgüt: "Çukurca-Yüksekova-Şemdinli" üçgenini temel saldırı bölgesi olarak belirlemiş.

"Beytüşşebap- Eruh-Cizre ile Diyarbakır-Dicle-Hani-Lice Kulp" arasındaki hat ise yıpratıcı saldırı alanı olarak belirlenmiş.

Burada daha çok El Yapımı Patlayıcı tarzında mayınlar, kamu görevlilerinin kaçırılması, vur-kaç saldırıları olacak gibi.

Bir başka büyük tehlike ise Suriye...

Ülkedeki Nusayri yapılanmanın subayları PKK'ya her türlü lojistik ve silah desteği yapıyor kendi sınırlarında.

Örgüt üyelerinin erzak taşıma gibi bir dertleri bile yok.

Buradan mülteci ve kaçakçı görünümüyle Hatay sınır çizgisinden geçerek, ormanlık arazi şartlarından da faydalanıp büyük eylemler yapmayı planlıyorlar.

PKK'nın yöneticilerini "üç beş çapulcu" diye nitelemek hata olur.

Karayılan, Ok, Fehman gibi adamlar, yerli yabancı pekçok istihbarat örgütüyle on yıllardır aşık atan, hayatları silahlı mücadele üzerine geçmiş adamlar.

Düşmanı hafife almak büyük hata olur.

Çok farklı, komplike, taktiksel hamleler hazırladıkları belli.

Uludere olayıyla TSK'nın morali çökertildi.

KCK operasyonlarını yürüten beyin takımının dağıtılmasıyla burada da aynı durumun baş gösterdiği konuşuluyor.

Memlekete yazık olur...

İnsanlar ölür...

Evlatlarımız toprağa düşer...

Öfkelerimizi, kızgınlıklarımızı, hata-ceza değerlendirmelerimizi bir kenara bırakıp Bahar/Yaz dönemine yoğunlaşmalıyız.

Mazlum milletlerin derdine derman olacak güçlü ve uluslararası çapta sözü geçen bir Türkiye oluşturmanın olmazsa olmazı terör belasından kurtulmaktır.

Asıl mesele buyken, başka meselelere takılmayalım...