Sadece yeni anayasa yapacağız değil somuta dair bir şeyler söylemesi lazım” dedi
 
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı, bağımsızların “tulum” çıkardığı Hakkâri’deki seçim kutlamalarından sonra yakalıyoruz. Yüzde 10 barajına rağmen Meclis’e neredeyse istediği tüm vekilleri sokan BDP, sıkı bir kampanyayla bu seçimden adeta Ak Parti kadar muzaffer bir edayla çıktı. Şimdiyse gözü, yeni anayasa çalışmalarında.
 
BDP çevrelerinde, uzun süredir “15 Haziran Sendromu” yaşanıyor. Parti yöneticileri haftalardır
 
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın seçimden sonra ne mesaj vereceğini, İmralı’da Abdullah Öcalan’ın telaffuz ettiği 15 Haziran tarihine kadar “yeni anayasa” konusunda Kürt cephesini umutlandıracak sinyal gelip gelmeyeceğini merak ediyor.
 
Dün Demirtaş’a balkon konuşmasını nasıl bulduğunu sordum.
 
“Doğrusu çok somut ve güven verici değildi” diye söze başladı BDP’nin genç lideri “seçim sürecinde bu kadar hakaretvari bir dil kullanan birinin bir gecede değişmesi tabii mümkün değil. Hangisi gerçek Erdoğan? Seçim dönemindeki bana daha gerçekçi geliyor. Balkonda ise samimi değildi. Bana güven vermiyor.”
 
Ancak Erdoğan’ın balkon konuşmasında yeni anayasayı toplumun tüm kesimleriyle birlikte yapma isteğinden söz ettiğini hatırlattım. Demirtaş, “Başbakan bizim açımızdan somut adımlar atmadığı sürece sözüne güvenilir bir siyasetçi değildir” dedi. “Başbakan’a güvenmiyoruz, güvenmek zorunda da hissetmiyoruz. Bize daha birkaç gün önce terörist diyordu, bugün gelin birlikte anayasa yapalım diyor. Teröristsek teröristlerle nasıl anayasa yapacak?”
 
Kırgınız
 
Anlıyorum ki Erdoğan’ın seçimden önceki haftalarda BDP’ye yönelik kullandığı sert üslup, parti yönetiminde kolay kolay unutulamayacak. Demirtaş ben sormadan devam etti: “Bakın Başbakan bize çok haksızlık yaptı. Zorla kepenk kapattırmamız mı kaldı, Zerdüştlüğümüz mü! Oy uğruna bu kadar ilkesizlik olur mu diyorum bazen. Bize karşı seçim sürecinde kullandığı dil iz bıraktı, tahribat yaşattı. Kırgınız.”
 
Kırgınlıklar bir yana, “yeni anayasa” konusu BDP açısından en kritik siyasi konu.
 
“Başbakan’dan tam olarak ne duymak istiyorsunuz?” diye sordum.
 
“Başbakan yeni anayasayı birlikte yapacağız diyor ama yöntem ortaya koymuyor. Somuta dair bir şey söylemesi lazım. Soyut bir anayasadan söz ediyor. Ama örneğin Meclis’te bir uzlaşma komisyonu olabilir. Meclis tatile girecek bile olsa bu komisyonun çalışacağını açıklaması somut bir adım olur.”
 
Tesadüf değil
 
Bu tarz bir adımın Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki görüşmelerde gündeme getirdiği 15 Haziran’dan önce mi açıklanmasını istiyor BDP? “15 Haziran tarihini biz koymadık. Devlet PKK’yla doğrudan temasta, savaşı da barışı da onlarla görüşebilirler. Taraflar kendi aralarında konuşsunlar. BDP olarak bizim beklentimiz ise demokratik siyasetin çözüm arayışına şans verilmesidir.”
 
“Demokratik siyaset” vurgusu önemli. Demirtaş BDP’nin başarısını “demokratik siyasete destek” olarak yorumladı. “Bu sıradan bir başarı değil, tesadüf de değil. Medyanın bizi göstermek istediği imajın aksine bir halk hareketiyiz. Binlerce tutuklumuz var; devlet yardımı almıyoruz, sürekli polis baskısıyla karşı karşıyayız. Ama buna rağmen halk bizi anlıyor, destek veriyor. Çünkü biz halkın kendisiyiz. Bana BDP’ye verilen oyun ne anlamı olduğunu soruyorsunuz. Tabii bizler söylemlerimizde, demokratik özerkliği, barışı, Öcalan’ın serbest kalmasını savunduk. Ama en nihayetinde demokratik siyaseti savunduk. Burada verilen oy, demokrasiye verilen oydur.
 
milliyet