TEOG zulmü” nihayet sona erdi.

Şimdi sınavlı sisteme alıştırılanlar “TEOG gider başka sınav gelir” tezini savunuyor.

Böyle düşünmekte haklılar.

Zira geçmiş yıllarda bir sınav sistemi kalktığında bir başkası hemen devreye sokuldu.

OKS-LGS-SBS ve TEOG art arda gelince, yeni sınav modelinin gelmesini beklemek abes değil.

Peki bu sınavlar öğrenciye ve eğitim sistemimize hangi değeri kazandırdı?

Elle tutulur bir kazanım yok, ama zaman kaybı ve çocukların çektiği eziyet var.

Çocuklarımızı liselere sınavla yerleştirince ne oldu?

Servis sektörü ve yapılacak sınava bağlı yayıncılık patladı.

Çocuklarımız hangi liseyi kazandıysa üstüne bir şey koymadan girdiği okuldan mezun oldu.

Sınav sadece seviye belirledi.

Madem seviye belirlemek için bu sınavlar yapıldı, o halde öğrencilere gittikleri ortaokulda niçin seviye sınıfları yasaktı? Ve okul idarecileri seviye sınıfı oluşturamıyordu?

Doğrusunu söylemek gerekirse kendimizi kandıran sınavlar yapıyorduk.

Meslek liseleri dahil bütün liselerde 9. ve 10. sınıflarda aynı müfredat uygulanıyordu.

Alan seçimi ancak liselerin 11. ve 12. sınıflarında yapılıyordu.

Bu düzen, eğitimde “tek tipçiliktir.”

“Tek tipçilik” o kadar ilerledi ki öğrenci ve veli alınacak defter kabının rengini bile öğretmenden sorar oldu.

“Tek tipçilik” öğrencileri aynı kalıba sokma çabasıdır ve bu çaba insan fıtratına aykırıdır.

Çocuklarımız kesinlikle bu zulmün aracı yapılmamalı...

Gelelim TEOG için açılan kursların devam etmesine ve önceden kitapçılarla yapılan bağlantılarının devam edip etmeyeceğine.

Meslekten biri olduğum için biliyorum.

İdareler sistem değişikliği olabilir endişesiyle anlaşma yaparken ihtiyatlı ve tedbirli olurlar.

Yani değişen sisteme göre alınacak kaynağın uygun olması şartını koşarlar.

Bu sebeple olmayacak sınav için kursları sürdürmenin ve kaynak almanın anlamı yoktur.

Sadece önceden bağlantı yapıldı diye, veli ve öğrencileri mağdur etmek doğru olmaz.

Yapılan bağlantılar sınav kalktığı için iptal edilmelidir.

Bunu yapmayan idareler yayınevleri yerine veli ve öğrenciyi mağdur etmiş olur.

Hiç kimse “Efendim nasıl olsa başka sınavlar olacak bu sebeple bağlantısı yapılan kitapların alınmasında bir sakınca yok” diyerek mağduriyete kılıf üretmemeli.

Önümüzde sınav var mı? Yok. Sınav olsa bile formatı ne olacak bilmiyoruz.

Verilen işaretlere bakacak olursak Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Proje Okulları ve kimi özel liseler sınavla öğrenci alacaklar ve sınavlarını da kendileri yapacak.

Hal böyle iken eskiden yapılan bağlantılarla yola devam etmek doğru olmaz.

Bunun yerine müfredata uygun yardımcı kaynak kitapları almak daha isabetli olur.

Mümkünse ve velinin rızası varsa bağlantısı yapılan hazırlık kitapları yardımcı kaynak kitaplarla değiştirilmelidir.

Kısacası sınav yoksa kursta olmamalı, eski düzenin devamı idarelerin başını ağrıtacaktır.

İdareciler, bu riski almamalı, öğrenciyi “Sınav zulmünden” kurtaracak çözümü üretmelidir.

Öğrenimin zorunlu olduğu süreçte liselere sınavla öğrenci alınması zaten abesle iştigaldi.

Bu sınav sisteminin varlığı eğitim öğretim kalitemizi artırmadığı gibi bütün öğrencileri “tek tip eğitim” dayatıyordu.

Dayatmanın varlığı ve anlamsızlığı, öğrencinin yeteneğini ölçen sistemin uygulanmasıyla daha iyi ortaya çıkacak.

Yeni sistemde her öğrenci için katılımı zorunlu olmayan “yetenek ve eğilim belirleme sınavlarının” yapılacağı söyleniyor, söylenen yapılırsa eğitimde bir nebze olsun doğru uygulamaya yaklaşmış olacağız.

Aslında doğru olan öğrenciyi, sınıfa ve okula mahkum etmeyecek sistemin kurulmasıdır.

İnşallah o günleri de görmek nasip olur ve ortaokul ve liseler “toplama kampı” değil, özgür eğitimin yapıldığı mekânlara dönüşür.