7 Hazirandan bu yana tüm çabalara rağmen hükümet kurulamadı.

Bu süreçte hükümet  kurmaya istekli iki parti var.

Ak Parti ve CHP

AK partiye zaten hükümeti kurma görevi verildi.

CHP ise hükümette olmaya istekli diğer parti.

HDP ise AK Partiyle hükümette olmayacağını söyledi.

Bu kararıyla HDP “Çözüm istemediğini” beyan etmiş oldu.

Arkasında % 45 oy olan AK Partisiz “Çözüm” mümkün mü? Hayır.

HDP’nin  tavrını “Çözüm için HDP’ye oy verenlerin” düşünmesi lazım.

 

MHP ise, seçim gecesi seçmeni şaşırtarak hiç bir hükümet formülünde  yer almayacağını söyledi.

Aydınpost olarak vekil adaylarıyla yaptığımız toplantılarda MHP 1. sıra adayı Sayın Ali Uzunırmak’a geçmişte Sayın Bahçeli’nin DYP ve Fazilet partisine yönelik “Dinlensinler” sözünü hatırlatarak koalisyon ihtimali çıkarsa yine aynı mı davranırsınız diye sorduğumda “ Hayır her olay kendi şartları içinde değerlendirir, bugün böyle bir tutum takınılacağını sanmıyorum. Şartlar ilgili kurullarda değerlendirilir” demişti.

Değerlendirme yaptılar mı bilmiyoruz.

MHP’nin başından beri “Oynamıyorum” tavrıyla hükümet çalışmalarına katkı vermediği açıktır.

Birçok partili bu tavrı anlamakta zorlanmaktadır.

Bu tavrı milletimiz enine boyuna değerlendirip, kararını ve oyunu belirleyecektir.

Peki, seçimler olduğunda sonuç değişir mi?

Bunu bilemeyiz.

Bana göre değişir.

Kimsenin şüphesi olmasın.

Her seçimde olduğu gibi “Seçmen” tutumu partilerin tutumuna göre şekillenir.

Seçmen kelimesini tırnak içine almamın sebebi; partili olmayan seçmene işarettir.

Bu seçmenlerin oyları  ülkemizin yönetiminde belirleyicidir.

Karakteristik özellikleri ülkede huzur, güven aramalarıdır.

Ülkede kaos çıksın istemezler.

Bu konuda hassastırlar.

AK Parti ve CHP’nin hükümet kurma çabaları bu seçmenin tavrı için önemlidir.

Tabi MHP ve HDP’nin tutumu da değerlendirileceklerdir.

Bunun yanı sıra ortaya çıkan tablodan sonra, ülkede yaşananlar ve yaşatılanlar da dikkatle izlenmektedir.

 

HDP’nin aldığı oy desteğiyle  hareket edip seçmene güveneceğine, PKK-KCK-YPG ve Kandil’e yaslanarak siyaset yapması ve onların siyasi temsilcisi olduğuna dair beyanı işini bir hayli zorlaştıracaktır.

Sanırım sandıktan gereken dersi alacak.

HDP söylemlerinin ve eylemlerinin cezasını çekecek.

Elini tetiğe götürüp süreci istemediklerini beyan edenlerle aynı yöne bakmanın mazereti olmadığını anlayacaktır.

Anlaşılmıştır ki, HDP yönetimi “Güçlü  Türkiye’den” yana değildir.

Küresel güçlerle bir olup değişik hülyaların peşindedir.

Ülkenin bin yılda oluşan ve İslam’la yoğrulan sosyolojisini parçalama derdindedir.

Bu ayrışmaya başta Kürtler izin vermeyecektir.

Merak ettiğimiz aldığı %13,5 oyun ne kadarıyla aynı hülyaları paylaşmaktadır.

Tekrar seçim bunu açığa çıkaracak.

Yeter ki, devlet sandık güvenliği ve vatandaşın özgürce oy verme hakkını korusun.

Sandık çevresinden tehdit unsurlarını temizlesin.

 

AK Parti yapılacak seçimden başarılı çıkma imkânına sahiptir.

Bunun için terör ve teröristle mücadelede tereddüt göstermemelidir.

Aday listelerini gözden geçirmeli.

Elinde sandık sonuçları mevcuttur.

Partinin oyunu yükseltmeyen veya artırmayan vekillere aday yapmamalı.

Seçmen ve partililerle inatlaşmamalıdır.

Rakip partilerle uğraşmamalı, yapacağı hizmeti “Yeni Türkiye” ülküsünü dillendirmelidir.

İcraatlarında olduğu gibi, üslubuyla kuşatıcı AK Parti milletten daha fazla itibar görecektir.

Bana göre; seçim kararı alınmakla ülkemiz büyük bir felaketten dönmüştür.

Seçim öncesi “Gitsinler diye koalisyon yapanların” hükümet kurmak için birbirlerine ne kadar uzak olduklarını insanımız görmüştür.

Umarım yaptıkları muhalefet biçimi ve üslubunun yanlışlığını görmüşlerdir.

Oturup konuşmayı engelleyecek yıkıcı üslubu bu seçim kampanyasında tercih etmezler.

Ülkenin demokrasi içinde yoluna devam etmesi için “Yeni Anayasa “şartıyla “AK Parti+ CHP’yle Reform Hükümeti” kurulabilirdi.

Ama AK Parti karşıtı cepheyi besleyenlerden “Reform Hükümetine onay” çıkmadı.

Dolayısıyla hükümet kurulmadı.

Yıkım olarak görülen 13 yıllık iktidar dönemiyle “Hesaplaşma” istediği ağır bastı.

Durum bu ve tarafların tutumu böyle olunca “Tekrar Seçim” kaçınılmaz oldu.

Millet “Küresel güçlerin” oyununu sandıkta bozmalıdır.

Silahlı örgütle ülkeyi kana bulayan.

Ülkeyi terör sarmalına sokan

İstikrarsızlığı körükleyen,

Ekonomiyi alt üst etmek isteyen,

Büyümemizi durdurmaya çalışan,

Bölgede; yüz yıllar önce kurdukları düzeni korumaya çalışan dış güçlere ve siyasi hırsları için bu odaklarla  iş birliği yapanlara fırsat vermemeli.

 

Tekrar seçimde aday olamayan ve ilk defa değişik partilerden seçilen vekiller ise; siyaset tarihimize “Kısa Dönem milletvekili” olarak geçeceklerdir.

Bu seçim en çok onlar için kötü olacak.

Ne olduklarını anlamadan vekillikleri son bulacak.

Haklarında hayırlısı olsun.

Dilerim yaşananlardan gerekli mesajı alırlar

Seçim kararı milletimiz, bölgemiz ve Türkiye’ye umutla bakan mazlumlara hayırlı olsun.