İşte Türkel'in açıklamasından satırbaşları:

Saygıdeğer basın mensupları Tekel işçilerine sahip çıktığınız ve tarafsız haberciliğiniz için teşekkür ederiz. Ankara esnafı, Ankara halkı, belediye çalışanları hayatımızı normal koşullarda sürdürebilmemiz için bize desteklerini esirgemediler.

AKP hariç parlamento içindeki ve dışındaki tüm isyasi partilerimize şükranlarımızı iletmek istiyorum. Sivil toplum örgütlerimizden ve derneklerimizden olağanüstü destek gördük. Bize çorba veren, üşüdüğümüzde bize battaniye veren o isimsiz kahramanlara teşekkür ediyorum.

Türk-İş, DİSK, KESK ve KAMUSEN ellerinden geldiğince katkıda bulunmaya çalıştılar. Bu dört konfederasyonun emek ve işçi sınıfı mücadelesinde çok önemli bir mücadeler örneği gösterdiler.

Bildiğiniz gibi özelleştirme özel izinlerle başlanmış. Zarar eden işletmelerin özelleştirilmesiyle başlanmış ve daha sonra yağma ve talana dönüşmüş. Gelinen noktadan özelleştirme bir yalandır. Hırsızlığın bir başka boyutudur. İşte bu gerçeği TEKEL eylemiyle bunu anlayan ekonomistlerin, köşe yazarlarının aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen bunu anlayabilmiş olmasına bile seviniyoruz.

Biz bir gün ''özelleştirme ile bu sigara fabrikalarının özelleştirileceğini'' söylediğimizde ''Olur mu öyle şey'' demişti. Biz önlemini alırız demişti. Artık TEKEL"e ait hiç bir şletme yok. Başbakan bunları satıp kimi yerde bütçe açıklarını kapatmak için kullanırken bize de 4/C'yi dayattı.

4/C kölelilk deyince çok tepki aldık. Oysa bizim söylediklerimiz insan hakları sözleşmelerine, hukuk anlamında herşeye uygundur dedik. Oldukça uygun dille eylemimizi gerçekleştirdik.

Yönetme sorumluluğundan bihaber bakanları gördük. Bize 40 katır mı 40 satır mı demeye çalıştılar. Biz yola çıktığımızda dönüş biletlerimizi almamıştık. Biz bu kadar net bir duruş sergiledik.

Biz AKP"yi ziyarete gittiğimizde polis barikatı tanklarla karşılaştık Bizi dinleyebilir memleketimize gönderebilirlerdi. Bir düşmanmışız gibi bizi olağanüstü tepkiler ile karşıladılar.

Abdi İpekçi"ye götürüldük. Bizi oraya götüren devlet bizi ordan çıkarmak için şiddetleri uyguladılar.

Türk-İş Türkiye"deki işçilerin evidir. Burası hiç kimsenin değildir. Burası işçilerin evidir kıblesidir. Artık onların dergahıdır. Her başı sıkışan buraya gelmelidir.

Bazı sendikacı arkadaşlarımız bunlar neden buraya geldi dediler.

Biz eylemlerimizi yaparken bir temel felsefemize oturduk .Gandi modeli deneyeceğiz. Kırmayacağız, dökmeyeceğiz. Bir çiçeği sapından koparmayacağız. Hatta canımıza kastedercesine inatla sürdüreceğiz.

Bizim mücadelemizden bir hafta once Türkiye açılımları konuşuyordu. Gazlar, molotof kokteylleri havalarda uçuşuyorlardı. Burda kardeşçe kimseyi incitmeden bir arada nasıl yaşanabilceğini gösterdik. Biz çocuklarımızla bu onuru paylaşacağız. Bu türk halkının kardeşliğinin bir göstergesidir.

Siz bir şirketin sahibi olsanız bu kadar parayı öder misiniz diye sordular. Bizde soruyoruz. O şirketin sahibi biz olsaydık, o şirketleri o arsaları böyle yok pahasına satmanıza izin verir miydik?

Bu mücadelenin başka bir boyutu daha var. 6 konfederasyonun aldığı ortak bir karar vardı.4 şubat kararlarında bir dayanışma grevi ya da bir eylem adına ne derseniz deyin. Türkiye"de bunu konuşmak artık anayasaya gore suç değildir. Bunlarla ilgili karar vermek de suç değildir. Artık grev kelimesini kullanarak ürkmemek gerekir.

Daha imzası kurumadan bazı konfedaderasyonların nasıl çark ettiğini biliyoruz. Onları biz tarihe bırakıyoruz. Günü geldiğine işçi dünyası onlarıda değerlendirecektir.

4 Şubat eylemi ilk defa kendi menfaatleri dışında bir destek göstermesi için yapılan ilk eylemdir. Ancak bu sefer kendilerinnin dışında bir işçi sınıfına destek vermek için bir karara ortaklık etmişlerdir. Bu karara katılan herkese şükranlarımı sunuyorum. Şubelerine bu iş bizim değildir diye talimatlar verdiklerini biliyoruz.

Konfederasyonumuza bağlı bir kaç sendikamız hariç sendika liderleri sınıfta kalmıştır. Bu mücadele sürerken bu kapıdan geçmemiş sendikacılar biliyoruz. Bu mücadelein başarısız olması için talimatlar verildiğini biliyoruz.

SIR LİMAN İŞLETMELERİNE DE GELECEK

Biliyoruz ki sıra liman işletmelerine, şeker fabrikalarına da sgelecek sendikacılar bunu farkında olmaları gerekiyor.

Bu mücadele içerisinde zaman zaman yalnız kaldık. Eğer Ankara'daki o yoksul insanlar, Türkiye"nin dört bir yanından bize destek olan işiçiler olmasa biz bu eylemi bu kararlılığı gösteremezdik.

ÇADIRLARI SÖKECEĞİZ

Bu mücadele burada bitmedi. Biz birazdan 12.00 itibari ile arkadaşlarımızla konuşup 13.00'de çadırlarımız kaldıracağız. 15.00'de burada çadır eylemini sona erdireceğiz.

Eyleme 15-20 günlük mola vereceğiz. Kendi içimizdeki şu anda işsiz olan işçilerimizi yeniden değerlendirerek 1 Nisan'da 1000 arkadaşımızla buraya gelip burada 1 gece kalacağız. Türkiye"deki her tarafında eylemleri serbest bırakacağız. İktidar partsinin bütün mitinglerinde Tekel işçileri olacak.

HÜKÜMET 1 AYLIK SÜREYİ İYİ KULLANSIN

4/C gibi bir ucube ortadan kalkmadan mücadelemizi bırakmayacağız. Hükümete bu anlamda diyoruz ki 1 aylık süreyi iyi kullanın. Bu fırsatı iyi değerlendirin ve Türkiye"yi hukuksuzluktan kurtarın lütfen. Bu ülkede iyiki hukuk var dedirtecek kararları alan yargıya şükranlarımızu iletiyorum.

Hürriyet