BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Diyarbakır mitinginde isteaklerini sıralayarak, “Bu halkın sembolleri üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçin. Yüzde 10"luk seçim barajı düşürülmeden, sayın Öcalan"ın barışa katkı yapacak koşulları yaratılmadan, seçilmişler bırakılmadan, bu ülkede çözümün önünü açmak o kadar kolay değil” dedi.

BDP"nin Diyarbakır İstasyon Meydanı"nda düzenlediği "Kürtsüz anayasa istemiyoruz, sandığa gitmiyoruz" mitingi öncesinde alana Türkçe ve Kürtçe afişler asıldı. Sahnenin iki yanına asılan, "Demokratik bir anayasa için sandığa gitmiyoruz", ve "Demokratik özerklik için sandığa gitmiyoruz" yazılı büyük afişlerin yanı sıra, "Kimliğine onuruna sahip çık, sandığa gitme", "Boykotu yükseltelim demokratik özerkliği inşa edelim", "Ne kadar boykot o kadar demokrasi", "Onurlu barış için boykot" yazılı pankartlar asıldı. Alana gelenler ise ellerinde, "Bu oyunda yokuz, boykot", "Operasyonlar durdurulsun", "Onurlu bir barış için boykot", "Ana dilde eğitim için boykot", "Ne cunta anayasasına, ne AKP anayasasına, ikisini de alın başınıza çalın, boykot" yazılı dövizler taşıdı.

İki gün önce aynı meydanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"ın mitingi öncesinde BDP"nin "boykot" yazılı afişlerinin üzerleri "evet" yazılı bez afişlerle kapatılırken, bu kez AK Parti"nin bilboardlardaki afişlerin üzeri BDP bayrakları ve PKK'yı sempolize eden renklerdeki bez parçalarının yanısıra Kuzey Irak'ta bölgesel Kürt Yönetimi'nin kullandığı bir bayrakla örtüldü.

Polisin sıkı güvenlik önlemleri aldığı miting alanı saat 15.00 sıralarında boşaltılarak bomba uzmanı dedektör köpeklerle arama yapıldı. Güvenlik güçleri, başta sahne olmak üzere tüm alanı didik didik aramadan geçirdi. Aramalar tamamlandıktan sonra gelenler sıkı güvenlik önlemleri altında alana alındı.

Yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı mitingde Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, "Amed seninle gurur duyuyor", "Diren Diyarbakır direnmektir sana can veren" sloganları eşliğinde konuşmasına başladı. Baydemir, Türkçe ve Kürtçe yaptığı konuşmasında bu gecenin Kadir gecesi olduğunu belirterek, “Bu akşam hayır kapıları ve barış kapıları mazlumlara açılıyor. İnşallah bu kapılar Kürt halkına da açılır. Bu akşam Allah"tan büyük duam ve umudum Ya Rabbim halkımın ittifakı ve birlikteliği büyüsün. Halkımın ittifakı ne kadar büyürse o kadar Ortadoğu"da halkların arasında barış ve kardeşlik olur. Şimdi mücadele 80 yıl sonra 90 yıl sonra tarih halkın eline büyük fırsat verdi. Oda 12 Eylül Kürt halkı iradesini isteğini ne şekilde ortaya koyacaktır” dedi.

Başbakan Erdoğan"ın önceki gün aynı meydanda katıldığı mitinge değinen Baydemir, bir kaç gün önce Amed"e misafirleri geldiğini belirterek, şöyle dedi:
“Türkçe çok sevdiğim bir atasözü var. Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer. Sayın Başbakan da umduğu ile değil, bulduğu ile yetinmek zorunda kalacaktır. Ama sayın Başbakan 12 Eylül günü de Diyarbakır"dan sizin iradenizle umduğunu ile değil bulduğu ile yetinmek zorunda kalacaktır. Şimdi sanıyorlar ki Kürt halkı bir kez daha kandırılabilinir. Geçti o günler. O fırsat kaçtı. O dönem bitti artık. İnsanları kandıramazsın. Biz kardeşlik dedik sen yok dedin. Biz müzakere dedik sen demedin. Elimizi uzattık sen elimizi tutmadın. O elinden kaçtı artık. Kardeşliğine her şart ve koşulda inandığım inanmak istediğim Türk halkına bir çağrım olacaktır. Referandum ilk değil ve inşallah sonda olmayacaktır. Bu halkın çabası ile daha referandumlar Ankara"da da yaşayacağız. Türk ve Kürt halkının iradesinin ortaklaştığı bütün farklılıkların yeni anayasa çalışmalarını birlikte başlatacağız. Ama sayın Başbakan Diyarbakır"a gelip biz fikirlerimizle, beyanlarımızla, inancımızla, onların samimi olmadığını açığa çıkaracağız. Dilimizle ve kalemimizle sadakatimizle onların oyunlarını boşa çıkaracağız.”

CEZAEVİNİ YIKTIRMAYACAĞIZ MÜZE YAPACAĞIZ

Baydemir, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'da 12 Eylül zulmünün fotoğrafını çekmek istediğini belirterek, “Baş göz üstünü. 12 Eylül zulmünün mağduru olanların çocukları torunları şu anda bu meydanda ve E Tipi, D Tipi Cezaevi"nde şu anda. Oraya sana yıktırmayacağız. Orayı müze yapacağız. Orada okul da olmayacak. Başbakan çocuklara Türk"üm, doğruyum, çalışkanımı söyletecek. Tek millet tek dili Diyarbakır"da diyemedi. Bende 73 milyonun huzurunda Diyarbakır halkının başarısı önünde eğiliyorum. Bu sizin başarınızdır. Diyarbakır"da 12 Eylül zulmünden bahsetti. 12 Eylül zulmünün fotoğraflarından biri Mazlum Doğan"ın fotoğrafını gösterdi. Zulmün bedeni ateşe verdiği fotoğrafıdır. Zulme karşı direncin onurun fotoğrafı. Kenan Evren dönemi. Kürt halkının zulme boyun eğmeyeceğinin fotoğrafıdır. Sayın Başbakan"ın 8 yıl iktidarda olduğu dönemin fotoğrafı, Ceylan Önkol. Failler bulundu mu? Yargılandı mı? Hesabını sordun mu? O halde acılarımız üzerinde oynama. Samimi isen baş göz üstüne. Gel beraber yürüyelim üstüne hem de üstüne üstünü. Al sana zulmün fotoğraflarından bir Ferhat Kurtay. Enis Ata kurşun değdi. Ne yaptın sayın başbakan hesap sordun mu? Failleri yakaladın mı?”

HANGİ HAKLA DİYARBAKIR"A GELİYORSUN

Baydemir, konuşmasında bölgede yaşanan olaylarda yaşamını yitirenleri anlatıp, PKK"nın gizli sivil yapılanması Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) operasyonunda aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu tutuklamaları değinip, kelepçeli fotoğraflardan dolayı ikdiradı eleştirdi. Baydemir, Başbakan Erdoğan'ı kadtederek, “Peki hangi hakla gelip bu kentteki kadim halkımı kandırabileceğine inanıyorsun. Bu anayasa, bu pakete bizim bir alerjimiz yok. Bizim derdimiz küstüğümüz için canımız sıkıldığı için sandık başına gitmemezlik yapmıyoruz. Kürt halkı ile alay edip iradesini reddettiğin ve ortaklaşmaya gelmediğin için protesto edip sandık başına gitmiyoruz.”

Baydemir, diyalog ve uzlaşı istenmesi halinde bu halkın her zaman hazır olduğunu belirterek, 13 Eylül"den sonra daha güçlü ve net bir irade ile hazır olacağını söyledi. Anayasa paketinin Kürtlerin dermanı olmadığını ve dermanı olmazsa sandığı gitmediklerini anlatan Baydemir, anayasa paketi için, AK Parti, CHP ve MHP için, Ahmet Akif"in şiirinden alıntılar yaparak, “Bunlar engerekler ve çiyanlar. Bunlar ekmeğimize aşımızı göz koyanlar. Bunlar irademizi tanımayanlardır. Bunlar birlikte yaşama inanmayanlardır. Bunlar onurumuzu reddedenlerdir. Tanı bunları Amed tanı. Tanı Diyarbakır tanı. Tanı ve güçlen, tanı ve büyü, özgürlüğü yürü, barışa yürü, kardeşliğe yürü, birlikte yaşama yürü. Demokratik Türkiye, özerk bölgelere doğru yürü. Yürü kardeşlerim yürü. Güneşe doğru yürü. Güneşi yakalayacağız. barışı yakalayacağız” dedi.

KIŞANAK: DİYARBAKIR BAŞBAKAN İÇİN SON DURAK

daha sonra kürsüye gelen BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, konuşmasına Kürtçe selamlama ile başladı. Başbakan Erdoğan"ın Diyarbakır mitingine değinen Kışanak, “Başbakan Amed"e geldi. Ama bu onun için son duraktı. Oyalama ve tasfiye siyasetinin ve halkı kandırma siyasetinin son durağı idi. Onun için size söyleyecek bir şeyi yoktu. Şiir okuyup edebiyat yaptı gitti. Uçakta giderken halkı bir kez daha tehdit etmekten vazgeçmedi. Bu kürsüde dili tutulan, konuşamayan Başbakan, uçağı binince "Özerklikten bahsetmesinler faturasını öderler" diyor. Sayın Başbakan bu halk bedel ödeyerek bugünlere geldi. Bu halkı korkutmazsın. Bu halk senin tehditlerine pabuç bırakmaz” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan"ın Diyarbakır Cezaevi"ni yıkacakları açıklamasına cevap veren Kışanak, “Orası bizim tarihimiz toplumsal bilincimiz. Orası bizi bugünlere getiren direniş kalemiz, orası ayakta kalacak” dedi. Kışanak, şöyle dedi:
“Eğer Mazlum Doğan, kendini ateşe vermesiydi senin bile esamen okunmazdı bugün. O duvarın bir dili olsada konuşsa diyor sayın Başbakan. Bu halk burada o zulmü gören, o işkenceyi gören, yaşayanlar hala buradalar, konuşurlar, söylüyorlar. Tanıkları ve mağdurları burada, bunları dinleyecek vicdanlı bir Başbakan ortada yok. Eğer vicdanlı bir Başbakan, 30 yıldır çıksaydı orada Kürt halkının evlatlarına Türk"üm dedirtmek için yaptıkları işkenceleri ve yöntemleri 90"lı yıllarda uygulatmazlardı. Biz onun için alayınızı da boykot ediyoruz. 12 Eylül faşizmini de ondan sonra bütün yöntemlerini halka uygulayan iktidarları ile CHP, MHP ve AKP"yi de boykot ediyoruz.”

DİYARBAKIR"DA TEK MİLLET, TEK DİL DİYEMEDİ

Erdoğan"ın ana dile karşı çıktığını ancak,Faki Teyran, Ahmet"i Hani"yi ağzına aldığını belirten Kışanak, “Bunlar medreselerde Kürtçe eğitim veriyorlardı. Sen ana dilde eğitime karşı çıkıyorsun. Ne hakkın var o isimleri ağzına alıyorsun sen. 400 yıl öncenin gerisindeyiz. 400 yıl önce bu topraklarda özerklik vardı, halk kendi kendini yönetiyordu. Bir daha Ahmet"i Hani"yi ağzına alma, yakışmıyor senin ağzına. Biz Başbakan İstanbul"da ne konuşursan, Ankara, Rize"de ne konuşuyorsan gel onu konuş dedik. Burada tek millet tek dil diyemedi. Bunu sizin karşısında söyleyecek mecali kalmadı.” dedi.
Kışanak, tek isteklerinin tanınmak olduğunu bunun da bir insanın en doğul ve kutsal hakkı olduğunu söyledi.
12 Eylül"den sonra iki işleri olduğunu söyleyen Kışanak, bunların yeni bir anayasa inşa sürecini hızlı şekilde örgütlemek, ikincisinin barışını yolunu açmak olduğunu belirtti. Kışanak, “Yeni anayasada dilimizi istiyoruz. Kimliğimizi istiyoruz. Tüm kültürlere özgürlük, tüm inançlara özgürlük, örgütlenme özgürlüğü, ana dilde eğitim istiyoruz. Düşünce özgürlüğü, parasız eğitim, sağlık istiyoruz. Demokratik özerk Kürdistan istiyormuyuz? İşte Başkan"a Amed"in evetleri bunlar. Bunları anlamaya niyetin varsa 12 Eylül sabahı sivil demokratik özgürlükçü anayasa için bir platform kuralım. Son bir haftadır CHP ve AKP yeni bir anayasadan bahsediyorlar. Kaç defa söz verdiniz kaç defa yapmadınız bunları biliyoruz. 13 Eylül günü gel, BDP parlamento da. Gelsinler demokratik anayasa sürecini başlatalım” dedi.

ÖCALAN"A YENİ KOŞULLAR

Başbakan"ın bayrak provokasyonu yaptığını öne süren Kışanak, “Bizim bayrakla hiçbir sorunumuz yok. O bu ülkenin ortak değeridir. Hepimizin emeği var o bayrakta. Ama bunu sen bir provokatör gibi her gün her gün yeniden tartışmaya açma. Bizim bu bayrakla sorunumuz yok. O bayrağa emek veren halkları inkar eden zihniyette sorunumuz vardır. Bu ülkenin toplumu bir biri ile uzlaştıracak anayasalara herkes Türk"tür diye yazıyorsunuz. Soruyorum sizlere Türkmüsünüz. İşte sorunumuz budur. Bu kimlikleri kabul edeceksin. Öz yönetimlerini kurmaya tahammül edeceksin. Bu ülkede neredeyse trafik lambalarının rengini değiştireceksiniz. Bizimde değerlerimiz vardır. Bunları yan yana taşımak için biz mücadele yürütüyoruz. Bu halkın sembolleri üzerinden siyaset yapmaktan vazgeçin. Yüzde 10"luk seçim barajı düşürülmeden, sayın Öcalan"ın barışa katkı yapacak koşulları yaratılmadan, seçilmişler bırakılmadan, bu ülkede çözümün önünü açmak o kadar kolay değil. Artık gerçek anlamda” diye konuştu.

Demirtaş: Diyarbakır cezaevinin kaderini Diyarbakır halkına bırakacaksın

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 12 Eylül"deki halk oylamasını boykot etmenin demokratik bir seçenek olduğunu söyledi.
İstanbul Çağlayan Meydanı"nda BDP tarafından "Referandumu Boykot" mitingi düzenlendi. Mitingde konuşan BDP Genel Başkanı Demirtaş, Diyarbakır cezaevini kapattırmayacaklarını ifade ederek, "Eğer demokratiksen cezaevinin kaderini Diyarbakır halkına bırak." dedi.
Anayasa değişiklik paketiyle ilgili çalışmalarının başladığı günlerden bu yana Türkiye"nin başka çözüm yollarına ihtiyacı olduğunu anladıklarını belirten Demirtaş, "Biz bu çözüm yolları için çalışıyoruz. Bunun için de 12 Eylül"de sandığa gitmeyerek boykot ediyoruz. Bugün burada referandumu boykot ediyoruz." şeklinde konuştu.
12 Eylül"de sandıklardan ya "evet" ya "hayır" oyu çıkacağını hatırlatan Demirtaş, "Hangisi çıkarsa çıksın, demokrat ve özgürlük mücadelesinin bir tek kazanan gücü olacak o da boykot gücü olacak. Herkese buradan sesleniyoruz, "evet" diyenler "evet" çıkmazsa kıyamet kopar diyorlar. "Hayır" diyenler "hayır" çıkmazsa kıyamet kopar diyorlar. Biz diyoruz ki siz sakın ha korkmayın boykotçular var. Sizi korkutup teslim almaya çalışanlara karşı 13 Eylül sabahı dimdik duracak olan boykot mücadelesi var. Evetçiler ve hayırcılar el birliği, dil birliği ile boykot cephesine saldırıyorlar. Yeni bir anayasa sivil örgütçü bir anayasa konusunda samimiyseniz işte bu güç 13 Eylül sabahı yanınızda olur. Yok bu halkı bir kez daha kandıracaksanız sizin karşınızda dimdik duracak." ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğana seslenen Demirtaş, ülkenin krallıkla yönetildiğini söyledi. Başbakan"ın, Türkiye"nin başında kral edasıyla durduğunu ileri süren Demirtaş, "Biz bunu kabul etmiyor ve boykot ediyoruz. Biz bu krallar önünde diz çökmedik ve çökmüyoruz. Başbakan, önünde diz çökmeyene değer vermeyen bir zihniyete sahip. Senin nokta kadar menfaatin için virgül kadar eğilmeyiz çünkü biz halkız. Senin bürokratın bakanın değil, halkız." şeklinde konuştu.

Başbakan"ın demokrasiye inanmadığını öne süren Demirtaş, "Demokrasiye inanıyorsan Diyarbakır meydanında cezaevini kapatacağını söyleyerek size iyilik yapacağım demeyeceksin. Diyarbakır zindanını Diyarbakır halkına bırakacaksın. Buyur diyeceksin siz ne istiyorsanız onu yapın o zindanlarda siz işkence ve zulüm gördünüz. Eğer biraz demokrat olsaydın halka teslim ederdin. Buyur eğitim merkezi mi, insan kaynakları merkezi mi ne yapacaksanız siz karar verin." diye konuştu.

Konuşmasında, sürekli Başbakan"a yüklenen Demirtaş, "Demokratik olsaydı bizim demokratik özerklik önerimizi elinin tersiyle itmek yerine tartışmaya saf alırdın. Çünkü demokratik özerklik krallığa karşıdır. Demokratik özerklik demokratik cumhuriyet projesidir. Artık ülke iki dudağın arasında yönetilmeyecek demektir. Bu nedenle de özerlik senin zihniyetine karşı demokrasi yönetimin adıdır, o yüzden tartışmazsın sen." ifadelerini kullandı.

Demokratik özerkliği Türkiye"nin her bölgesi için istediğini aktaran Demirtaş, İstanbul için, Marmara için de bölge meclislerini istediklerini söyledi. Demirtaş, "Halk kendini en yakın bölge meclisleri aracılığıyla en demokratik şekilde yönetilsin istiyoruz." dedi.
BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncer de Diyarbakır özgür olmadan, Kürt halkı özgür olmadan Türkiye"nin özgür olmasının mümkün olmadığını ifade etti. 13 Eylül"ün önemli bir milat olacağını belirten Tuncer, "Referandumda "evet" mi çıktı, "hayır" mı çıktı tartışılmayacak hangisi çıkarsa çıksın bizim açımızdan bir şey değişmeyecek. 12 Eylül darbe anayasası olduğu gibi duracak. Sadece "evet" ve "hayır"ın siyasi sonuçları çıkacak." şeklinde konuştu. Konuşmalardan sonra Kürtçe şarkılarla küçük bir konser verildi. Konserden sonra toplanan kalabalık olaysız bir şekilde dağıldı.