Özellikle ev tipi split klimaların ortamdaki havayı kullandığına dikkat çeken TOBB ETÜ Hastanesi göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Numan Numanoğlu, ortam dışından temiz hava taşıyan klimaların tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Ev tipi split klimaların, mekandaki havayı alıp sıcaklığını düşürerek tekrar ortama verdiğini belirten Prof. Dr. Numan Numanoğlu, "Bu tip klimalar dışarıdan temiz hava almaz. Dışarıdan temiz hava alan bazı modelleri vardır ve tüketicilerin bunları tercih etmesi sağlıklı olur" diye konuştu. 
 
BAKTERİ VE KÜF TAŞIR
 
Merkezi klimaların çoklu mekanlardaki ortamlardan emilen havanın merkez ünitede ısısının ve neminin değiştirilerek kanallar vasıtasıyla tekrar ortama gönderilmesi veya merkezde soğutulan suyun mekanlardaki ünitelere gönderilerek orada ısısını bıraktıktan sonra soğutma kulelerinde tekrar soğutulması prensibiyle çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Numanoğlu, "Bu tarz ürünlerde kanallar boyunca, üfleme ağızlarındaki filtrelerde ve suyun açıkta soğutulduğu bölgelerde nemlenme ve açık ortama maruz kalınma gibi sebeplerle bakteri, küf vs. gibi istenmeyen ajanların ortama taşınması muhtemeldir. Ayrıca plazma filtrasyon sistemine sahip klimalarda, yüksek gerilim yardımıyla sigara, kötü koku, bazı bakteriler gibi istenmeyen ajanları parçalayarak havanın temizlenmesi sağlanmaktadır" dedi. 
Bireysel klimaların, ortam havasını soğutmak üzere emerlerken havanın içindeki nemi de alarak dışarı bir ortama tahliye ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Numanoğlu, "Fazla nem alınması bazı rahatsızlıkları tetikleyebilir. Yeni nesil bireysel klimalarda nem oranını konfor şartlarında tutmak için gerektiğinde soğutma gücünü ayarlayan fonksiyonlar vardır" ifadelerini kullandı. 
 
SAĞLIKLI OLAN BURUN SOLUNUMU
 
Klimanın üflediği soğuk hava ile burun içinde konka adını verdiğimiz yapıların şiştiğini ve burun tıkanıklığına yol açtığını kaydeden Numanoğlu, şunları söyledi:
"Sağlık için ideal olan burun solunumu yerine ağız solunumu yapmak çeşitli boğaz ve alt solunum yolu problemlerine yol açabilir.
 
YÜZ FELCİNE NEDEN OLABİLİR
 
Alerjik nezleli ve astımlı hastalar klimalı ortama girdiklerinde, yani ani ısı ve nem değişimine maruz kaldıklarında, hasta olmayan bireylere oranla daha fazla burun tıkanıklığı, burun akıntısı veya gözlerde yanma ve kaşıntı gibi belirtiler gösterebilirler. 
Kronik sinüzitli hastalarda da benzer mekanizmalarla belirtilerde artma görülebilir. Klima havasına direkt maruz kalan kişilerde; yüz felci, kas tutulması ve ağrılar oluşabilir. 
 
KLİMA ATEŞİ
 
Hastalık, mikroplarla kirlenmiş klima veya nemlendirme sistemlerine maruz kalındıktan birkaç saat sonra başlar. Belirtilerin ortaya çıkması 12 saati de bulabilir. Şikayetler genellikle hafta başında veya tatil dönüş günlerinde görülür. Uzun bir süre kullanılmayan klimalar ilk çalıştığında su depoları ya da filtrelerinde aşırı çoğalan alerjenler nedeniyle belirtiler daha fazladır.
Hastalarda ateş, titreme, kas ve eklem ağrıları, yorgunluk, halsizlik gibi gribi hatırlatan şikayetler vardır. İşyerine geldikten birkaç saat sonra başlayan belirtiler, akşama doğru şiddetlenir ve gece eve döndükten sonra devam eder. Hastaların çoğu ortamdan uzaklaşınca 24-48 saat içinde tamamen düzelir. 
Eğer klima ve nemlendiricilerin yaydığı alerjenlere bağlı bu durum uzun süre devam ederse, akciğer hastalığı kronikleşebilir."
 
LEJYONER HASTALIĞI
 
Hastalığın grip benzeri tabloyla karakterli Pontiac ateşi ve ciddi zatürreyle seyreden iki formu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Numanoğlu, "Bu hastalık ilk kez,1976 senesinde Pensilvanya lejyonerlerinin yaptıkları bir toplantıda bulunan kişilerde görülmüş ve toplantı salonundaki havalandırma sisteminden kaynaklandığı anlaşılmıştır. 
Hastalığa neden olan, Legionella Pneumophilia denen bir bakteridir. Bu bakteri, klimaların filtre sistemlerinde, uygun nem ve ısıda kolonize olmakta ve buradan ortam havasına dağılmaktadır. Sıklıkla otel ve hastanelerden kaynaklanan salgınlar yapar, ancak tek tek vakalar da nadir değildir. İnsandan insana bulaştığı görülmemiştir. Dolayısıyla, büyük otel ve iş yerlerinde çalışanlar, havalandırma işçileri ve sağlık personeli riskli gruplardır. Bakteri; şeker hastaları, alkolikler, yaşlılar ve bebekler, kortizon tedavisi altında olanlar, kemoterapi görenler, böbrek yetersizliği ve kronik akciğer hastalıklarına sahip kişilerde ve sigara içenlerde daha kolay hastalık oluşturur.
Hastalarda, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, ateş, huzursuzluk vardır. İlk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülür. Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulguları olabilir. Hastaların %20’sinde sinir sistemi bulguları, ajitasyon, konsantrasyon bozuklukları hatta koma görülebilir. Bu yakınmalarla başka kliniklerde tedavi edilen hastalarda akciğer filmi çekilince pnomoni tanısı konur. Uygun zamanda ve dozda kullanılan antibiyotiklerle hastalığın iyileşmesi tamdır" şeklinde konuştu.
 
ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
 
Numanoğlu, alınması gereken tedbirleri ise şöyle sıraladı:
"- Klima alırken dışarıdan aldığı temiz havayı ortama taşıyanlar tercih edilmelidir.
- Havanın doğrudan vücudunuza gelmemesi için klimaların ayarlanabilen kanatçıklarından yararlanabilirsiniz.
- Klimaların her yıl teknik ve dezenfeksiyon bakımı yapılmalıdır.
- Klimaların iç ünitelerinde bulunan filtrelerin sık sık temizlenmesi gerekir. Ev ve bazı kullanım alanlarında ilkbahar ve sonbahar aylarında yılda 2 defa olmak üzere; ofis ve işyerleri gibi kalabalık ortamlarda ise 3 ayda bir filtrelerin temizlenmesi veya değiştirilmesi gerekir.
- Toplu taşıma araçları ve otomobillerde dışarıdan temiz hava alınan seçenek tercih edilmeli, aynı havanın aracın içinde kullanılmaması gereklidir. "