İzzet Çapa, bir süre önce silahlı saldırıya uğrayıp ölümün kıyısından dönen ama artık iyileşme sürecine giren İbrahim Tatlıses'i hastane odasında ziyaret etti. Çapa, Tatlıses'i ziyareti sırasında yaşadıklarını gecce.com'daki köşesinde yazdı.

Arabayla kim bilir kaç dakikadır turluyoruz Maltepe'nin arka sokaklarında... İbrahim Tatlıses'in kaldığı Darüşşafaka'yı bulmak için, insanın yanında ya pusula taşıması lazım ya da oymak beyi olması... Üstelik ikinci gelişim bu... Gündüz insan gece kurt olmanın sorunlarından biri de bu olsa gerek... Galiba gün ışığı yaramıyor bana... Sonunda ufukta görünüyor Darüşşafaka ve rahatlıyorum...

*

Ama içimdeki savaş bitmek bilmiyor... Çakma gazetecilik damarı var ya... Geçmiş olsun ziyaretine gelmişim İbo'ya... Biri iki soru sorsam ne olur? Belki bir röportaj? Hem ziyaret hem ticaret ayıp mı olur? Sonunda kendimi olayların akışına bırakmaya karar veriyorum.

*

İbo fizik tedavideymiş... Çalıştığı salona girince gördüğüm manzara karşısında şaşkına dönüyorum.... Resmen ayakları ile bir bisikletin pedallarını çeviriyor.. Hem de makine yardımı olmadan. Neredeyse zımba gibi olmuş... Yanına doktoru Arzu Hanım ve kardeşi Mahmut Tatlı var...

Doğrusunu isterseniz hiç böyle bir manzara beklemiyordum tahmin ettiğimden çok daha sağlıklı ve morali yerinde bir Tatlıses var karşımda... Başından bunca olay geçmiş, kurşunlara hedef olmuş, ölümlerden dönmüş ama hiçbir şey olmamış gibi bizim Gazi - Bilal'in çiğ köftelerini hatırlıyor... Pes ki ne pes...

Bakışlarımdan şaşkınlığımı anlamış olmalı ki "Hasta falan değilim Çapa" diye gülümsüyor "Sadece fizik tedavi görüyorum..."






*

Derken, hiç birimizin beklemediği bir olay gerçekleşiyor.

Koltuk değneklerine bakarak "Sıkıldım bunlardan yaaa" diyor...

Sonra kardeşine sesleniyor " Ne diyorlardı bunlara Mahmut?"

"Baston" diye yanıtlıyor Mahmut...

"Cehenneme kadar yolu var bastonların" diyor ve fırlatıp atıyor iki değneği...

Donup kalıyoruz.. Düşmesi an meselesi... Öyle şaşkınız ki kimse kımıldayamıyor yerinden...

Sonra bir adım atıyor Tatlıses...

Ve bir daha...

Nefesler tutulmuş..

Sanki ağır çekimde bir film sehnesindeyiz...

Bir adım, bir adım daha...

Düşer mi acaba?

Ama gözlerinde öyle bir irade var ki anlatılmaz..

Ve yürüyor İbrahim Tatlıses..

Sanki bir mucize gerçekleşiyor ve ilk kez bastonsuz ve desteksiz yürüyor gözlerimin önünde...

Salondaki derin sessizlik, bir anda inanılmaz bir coşkuya, inanılmaz bir sevince dönüşüyor...

"Bu da sana kapak olsun Çapa" diyor gülümseyerek..

"Artık ben bunu yazarım diyorum....

"Yaz" diyor.. "Bak bakalım ne kadar yürüyeceğim onu da yaz..."

Ve ağır ağır da olsa, uzunca bir zaman aralıksız yürüyor İbo.. Keyfi yerinde, yeniden doğmuş gibi.. Gerçekten inanılmaz bir olaya tanık oluyorum...

Hayranlarına ve sevenlerine müjdeler olsun...

Bomba gibi geliyor İbrahim Tatlıses...

İbo Showlar'da ne çok kullanıldı "Yel kayadan ne alır" lafını. Gerçekten de hiçbir şey alamamış.