Şeytan Taşlamaya” hem alışkın, hem de yatkınız!

Hacda bile, en çok izdiham “Şeytan Taşlamada” yaşanır.

Bunu; Hacın en önemli eylemi gibi algılarız!

Her türlü olayda, anında üretilmiş ve taşlanmak üzere

Önümüze dikilmiş “Özel Şeytanlarımız”  mutlaka vardır.

Bunlara “Yeni Günah Keçilerimiz” diyebiliriz.

Her konu veya durum için rezervde bekletilen bu özel

Şeytanlarımızın ortaya çıkartılmasını bekler ve sürekli

Olarak onu taşlamak için yarışırız. En büyük taşları atmak

İçin özel çaba harcarız. Bunların gerçekte taşlanmaya değer

Olup olmadıkları önemsizdir. Önümüze, birilerince

Hedef gibi dikilmeleri yeterlidir! Bununla oyalanır,

Bununla avunuruz! Tıpkı bir bebeğin gaz çıkarıncaya kadar

Ağlaması gibi, bizler de yeni “Taşlama Görevimizi”

Öğreninceye kadar hep ağlarız. Hasta olup olmadığımız,

Başka bir olumsuzluktan acı çekiyor olup olmadığımızın,

Hiç bir önemi yoktur. O anki “bebek gazımızın “ çıkması

Bizim için yeterlidir. Bizler yalnızca şeytan mı taşlarız?

Elbette hayır! Uygar, demokrat, sivil bir toplum

Olamadığımız, Yurttaşlık bilincimiz gelişmediği, bir

Anlamda “Tebaa” olma kolaycılık ve teslimiyetçiliği

Egemen olduğu için, hep özel çözümler ve “Kurtarıcılar”

Yaratırız. Kurtarıcıların ortaya çıkabilmesi için önce,

Yeni bir “Düşman” bulunmasını bekleriz! Osmanlı

Döneminde de tüm ekonomi, savaş “Sefer Senaryolarına”

Bağlı değil miydi? Yönetilmeyi, bu “Özel Kurtarıcıların”

Sözlerinde, çözümlerinde ve reçetelerinde ararız!

Buyurganlık ve keskin otorite isteriz! Örneğin çok aç

Olduğumuz zamanda bile, uzatılan bir Madalya ile Ekmek

Arasından mutlaka madalyaya uzanırız. Sahte bile olsa

“Kahramanları”  severiz. Yakın dönemdeki

Özel Şeytanımız; “Ergenekon Sanıklarıydı!”

İçlerinde birkaç asker, birkaç “garip kişi” çoğunluğu bilim

İnsanı olan onlarca Yurttaşımızın, bu histerimizle yıllarca

Acı çekmelerini destekledik! Seyrettik! Delillerin düzmece

Olduğunu bile bile lanetledik! “Özel yetkili Savcıların ve

Mahkemelerin Kararlarını “Mutlak Doğru!” saydık.

Öyle olmasını tercih ettik. Çünkü onlar bizlere yeni

Özel Şeytanlarımızı vermişlerdi! Sundukları da taşlanacak

Yeni oyuncaklarımızdı! Sonra “Balyoz Sanıklarımız”

Oldu. Daha da ileri giderek, Bizim Ordumuzun,

Bizim Camilerimizi bombalayacağına hemen ikna olduk!

Bir emirle tüm Askerleri sevk ve idare edebilecek yetki ve

Kudretteki Generallerimizin, Başkomutanın bile;

Terör Örgütü Üyesi ilan edilmelerine “Vay Be!” dedik…

Silivri’de yatırdıklarımıza, CİA Kamplarında tutulan

“Taliban” muamelesi reva gördük! Uzunca bir süredir

“Suriye” ile idare ediyoruz! “Kardeşim Esat’tan,

Esed Rejimine” atladık! Şimdi taşlanacak yeni Şeytanımız

Paralel Devlet! Kim bunlar? 12 yıllık iktidar ortakları!

Ne istedilerse her şeyi verdikleri yol arkadaşları!

12 yıldır, taşlanacak yeni şeytanlarımızı; İktidar nam ve

Hesabına üreten bir cemaat grubu! Artık herkes biliyor ki;

En geçerli siyaset söylemi; “Mağdurum” iddiasıdır!

Yaratılan tüm “Sahte Şeytanlar” ise; Daha çok

Hükmetmenin basit ama geçerli yolu olmuştur!

Gelecekte herkes; Taşlanacak yeni “Şeytanlar”                                                                                                                                                                                                                                          

Olmaya adaydır! Her Yurttaş buna hazır olmalıdır…

 

8 Mart “Emekçi Kadınlar Gününe” Selam olsun!